Çiğdem AYDIN
İçişleri Bakanı Ayşegül Baybars, artan suç olaylarına karşı daha etkin önlemlerin gündemde olduğunu söyledi. Diyalog’a konuşan Baybars, 280 kişilik kapasitesi bulunan cezaevinde halen 537 mahkûm veya tutuklu bulunduğunu belirterek, bunlar ilgili dökümleri verdi.
Cezaevi’ndeki tutuklu veya mahkûmlardan 150’sinin KKTC vatandaşı, 285’inin de hem TC, hem KKTC vatandaşı olduğunu belirten Baybars “Geriye kalanların 97’si turist, 70’e yakını öğrenci ve 104 tanesi çalışma izinli olanlardır” dedi.
***********
Soru: Suçların çeşitliliği konusunda nasıl bir tablo var?
Baybars: Sosyo- ekonomik analizlerini yapabilmek için suç tiplerini de ayırmak lazım. Bir istatistik halkımızın da bilgisine gelsin diye söylüyorum. Cezaevinde halen 537 mahkûm veya tutuklu var. Bunların 70’e yakını öğrenci, burada üçüncü ülkelerden gelen öğrenci sayısının daha fazla olduğunu görüyoruz.
70’e yakın öğrencinin 45’i üçüncü ülkelerden gelenlerden, 18’i de Türkiye Cumhuriyetinden gelenlerden oluşuyor. Çalışma izinlilere bakıldığında 104’ü Türkiye’den gelenler, 20’si de üçüncü dünya ülkesinden gelenlerden oluşuyor. Cezaevinde bulunan 285 kişide KKTC-TC çift uyrukludur. Sadece KKTC vatandaşı olan kişi sayısı ile 150’dir.
Dolayısıyla cezaevinde 500 kişinin 5’te biri turist ise eğer bu demektir ki ülkeye giriş çıkışların biraz daha kontrol altına alınması gerekiyor.
Son 10 ayda ülkeye Bir buçuk milyon kişi girip çıkmış. Bir buçuk milyon işlem yapılmış.
Mesela 2012 yıllarına baktığımızda cezaevindeki toplam kişi sayısı 200 ile 300 arasında değişiyordu.
Bu anlamda son 5 yılda 2 katı kadar artış oldu. Nüfusa göre mahkûm ve tutuklu sayısında AB ortalamasında makul olduğu varsayılıyor. Polise yansımayan ama toplum huzurunu bozan olaylar, asayiş için ülke içerisinde bir kayıt sisteminin olması gerekiyordu.
Fasıl 105 Yabancılar ve Muhaceret Yasamıza göre ülkeye yabancı olarak geldiyseniz ve turist değilseniz ya öğrenci izniyle ya da çalışma izniyle kalabilirsiniz
Öğrenci statüsünde iseniz de mutlaka izin almanız gerekiyor ve son 10 yıldır, izin alınmıyordu. Öğrenciler istedikleri zaman gidip geliyorlardı, kayıt tutulmuyordu. Böyle olunca öğrenci mi, işçi mi, başka bir şey mi bulunamıyordu.
Biz 1 Ekim 2018’den itibaren yazılımımızı yaptık ve artık hem polis, Sağlık Bakanlığı, Maliye Bakanlığı ve İçişleri Bakanlığı arasında bir online sistem oluşturuldu.
Üniversiteler bize öğrencilerinin bilgisini veriyorlar o öğrencilerin bilgisi ile birlikte öğrenciler bizim İçişleri Bakanlığımızın web sayfasından online işlemlere girip öğrenci izinlerini çıkarabilecek duruma geliyorlar.
Sağlık Bakanlığında zaten laboratuvar testi yapılması gerekiyordu o aynen kalıyor.
Soru: Ülkemizde adli suçlarda ciddi artışlar var. Polis sayısı yeterli mi? Veya polis, kaymakamlık ve belediyelerin işbirliği söz konusu olabilir mi?
Baybars: Aslında ifade edildiği gibi bir koordinasyon var.
He ilçede kaymakamlık başkanlığında emniyet kurulu diye bir kurul var.
İlçe Emniyet Kurulu her ay toplanıp özellikle o ilçede bulunan eğlence mekânlarının açılış kapanış saatlerinde, o ilçedeki huzur ve sükûnu bozan mahallelerin nereleri olduğundan, polisin nereye müdahale etmesi gerektiğinden bahsediliyor ve tespitler yapılıyor.
Polis şu anda 800 kişi eksik çalışıyor. Yasaya göre polis sayısının 3 bin olması gerekiyordu.
Polis sayısının arttırılması gerekiyor, çünkü ülkemizde toplumsal huzur ve asayişi sağlamak önemli. Ülkede asayiş çok ciddi anlamda bozuldu değil ama ülkede artık sokağa çıktığımız zaman hepimiz birbirimizi tanımıyoruz.
Polisin sayısını arttırmak için 80 kişilik bir münhal açılmıştı. 2019 yılında da bu sayı biraz daha arttırılacak. Tabi suçların önlenmesi açısından polis sayısının arttırılmasından ziyade teknolojik donanıma da kavuşturulması çok önemlidir. Umuyorum ki bu dönem Bilişim Yasasını Meclis’ten geçireceğiz. Siber suçlarla mücadele edebileceğimiz bir ortama da gelebileceğiz.
Polis sayısı evet arttırılacak polisin daha fazla görünür olması daha fazla devriyelerin özellikle beli bölgelerde olması gerekiyor. Bu ‘polis devleti oluyoruz, polis bizi denetleyecek’ gibi bir güvensizlik ortamı değil.
Soru: KKTC’ye turist vizesiyle gelip kontrolsüz bir şekilde suça karışan veya sokaklarda yatıp kalkan kişileri son zamanlarda görür olduk. Bu kapsamda turistler denetlenecek mi?
Baybars: Arda arda gelen ve kamunun huzurunu bozan toplumun güvenliği ile ilgili tartışma yaratan bir takım haberler olduğu doğrudur. Fakat bizlerin öncelikle bunları önleyebilmemiz için bazı istatistik verilere ihtiyacımız vardır.
Duruma baktığımız zaman 1991 yılında Türkiye Cumhuriyeti ile bir anlaşma yapıldığını görüyoruz. Anlaşmaya göre; 3 aya kadar kimlik ile girişlerde vize izni veriliyor. 27 yıl önce bir anlaşma yapılmış ve uzun zamandır, ‘bunu kaldıralım mı, kaldırırsak ne olur, iki ülke arasındaki ilişkiler zedelenir mi’ gibi söylemler var. Ben bunları çok doğru bulmuyorum…
Çünkü 27 yıl başka bir ihtiyaçtan doğan iki ülke arasında bir anlaşma yapılmış şu anki duruma baktığımız zaman çok ciddi şekilde değişiklikler oldu.
Bu değişikliklerin en başında da ülkeye nüfus olarak gelen, hem vatandaş sayısı arttı hem de ülkeye gerek Türkiye Cumhuriyetinden özellikle son 5 -6 yılda da Türkiye Cumhuriyeti dışında da çok fazla giriş var. Ben özellikle suç oranlarına bakıyorum ülkeye giriş çıkışlarla ilgili nasıl bir tedbir almamız gerekiyor, suç işleme oranları ülkeye hangi yolla girenlerdir veya ülkeye girenler değil de vatandaş olanlar mı diye baktığım zaman ortaya çıkıyor.
Soru: Partinize mensup milletvekili Gülşah Sanver Manavoğlu, hintkenevirinin kontrollü kullanımına destek vermişti. Bakanlığın bu konuda herhangi bir çalışması var mı?
Baybars: Bakanlığımızın böyle bir çalışması yok. Zaten şu anda sağlık için kullanılıyor ama eğer ekimi dikiminden bahsediyorsak zaten Denetimli Serbestlik Yasası var ve özellikle tasarruf eden kişilerle ilgili olarak cezaevi uygulaması da yok zaten. Bilmiyorum bu çok ciddi bir çalışma gerektiriyor, benim uzmanlık alanım da değil. Denetimi sağlayamazsanız çok kötü olur şu anda denetimi sağlamak mümkün değil.
Soru: Vatandaşlık konusunda son durum nedir? Mesela 6 yıl ve üzerinde sürekli ikameti bulunanlar hak sahibi olur mu? Vatandaşlık bekleyen kaç kişi vardır?
Baybars: Vatandaşlık konusunda gün boyunca uğraştığımız en temel konulardan biri. Gerçekten ciddi anlamda bir yoğunluk var vatandaşlık konusunda. Özellikle eş ve çocuklarla ilgili onların başvuruları da olduğu için ciddi bir yoğunluk var. Biz bir sistem değişikliği yaptık düzene sokmaya çalışıyoruz. Biraz eski tarihlerden sıraya koymaya başladık.
Çünkü 2014’ten bekleyen kişiler var ,5 yıldır vatandaşlık alamıyorum diyenler var, bu kişiler gerçekten çok fazla. Şu anda bir sayı veremiyorum ama yüksek bir rakam var. Başvuran sayısı var bir de, başvurmayan ama bekleyenler var. 11 mührün üzerini biz tespit edebiliyoruz ama özellikle eş ve çocuk sayısını bilemiyoruz. Ama geçtiğimiz dönemde 7 bin tane bakanlık onayı ile vatandaş yapıldığını baz alırsak bunların eş ve çocuklarının sayıları ciddi boyuttadır. Bunlarla ilgili eskiden yeniye doğru yapmaya çalışıyoruz, fakat muhaceret dairesinin de belli bir kapasitesi var.
Çok acil bir durumu varsa kişinin örneğin askere gidecekse, işe girecekse vs. Aciliyeti olursa yapıyoruz ama suiistimal edilmemeli. Günde 100 kişiye işlem yapabilmek mümkün değil. 2019 yılında randevu sistemine geçeceğiz, online başvuru ile hiç insan teması olmadan. Çünkü bir evrak getirmek için bile gelen var ama çok sayıda muhaceret memurumuz yok.
5 yıl ve üzeri kesintisiz hak kazanıyor ama hak kazanıyor.
Soru: Rum tarafı ‘para karşılığı’ vatandaşlık uygulamasından 5 milyar Euro’ya yakın para sağladı. Bizde benzeri bir uygulama düşünülüyor mu?
Baybars: Aslında biz Rum tarafının yurttaşlık yasasını da inceledik.
Özellikle tabi onların ‘vatandaşlık yolu ile yatırımın önünü nasıl açarız’ noktasında ciddi propagandaları var. Bunun pazarlamasını da yapıyorlar, bu kapsamda ciddi çalışmaları vardır.
Sanıyorum 2 milyon avro gibi bir rakamdır. Kesinlikle şu anki yasamızda yatırımcının bir tanımı yok. Kişi keyfine göre bir ev alana da yatırımcı diyebilir, başka bir şekilde de bu da biraz istismara yol açabilir.
Biz bunu değiştirdik yurttaşlık yasasında ciddi anlamda bir kısıtlama da getirdik.
Beyaz kimlikle ilgili olarak verilen hakları da kaldırdık. Yıllara göre kademeli olarak bu tasarıyı ben Bakanlar Kuruluna sundum 4 partinin ve muhalefetin de olurunu alarak Meclis’ten geçmesi önemli.
Yurttaşlık ve beyaz kimlikle ilgili olan uygulamaların son geri dönüşler yapılıyor şimdi birkaç noktada diğer arkadaşlardan ve bunlarla birlikte meclise girecek. Yurttaşlığın yatırımla ilgili kısmında yaptığımız açılımlarda yasada biz de bir rakam sınırı koyduk.
Bu ülkeye yatırımcı olarak gelecekseniz şu kadar rakam olacak sürekli bir teşvik sitemi ile parayı nasıl kaybederiz demeyeceğiz.
Devletin kazanımları neler olacak ve bir de yatırım rakamı olmaksızın şu kadar da yerli istihdam olması şartını koyduk. Hem doğru yatırımcıları ülkemize çekebileceğiz diye düşünüyorum.