KKTC Başbakan Yardımcısı ve Dışişleri Bakanı Kudret Özersay, Kıbrıs'ta 50 yıldır görüşülen paylaşmaya dayalı federal ortaklık modelinin denenip tüketildiğini belirterek Kıbrıs Rum tarafı, paylaşmaya dayalı bir ortaklık modeline yanaşmayacaksa iş birliğine dayalı bir ortaklık modelinin denenmesi gerektiğini ifade etti.
Kudret Özersay, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Güney Kıbrıs Rum kesiminin Doğu Akdeniz'de tek yanlı yaptığı doğal gaz arama faaliyetlerini uluslararası referanslar bağlamında yaptırabileceğini daha önce de dile getirdiklerini anımsattı.
Özersay, KKTC'nin Türkiye Cumhuriyeti ile verdikleri lisans çerçevesinde kendilerine ait olan alanlarda doğal gaz arama faaliyetlerine başlayacağını bildirdi.
Güney Kıbrıs Rum tarafını Doğu Akdeniz'de doğal gaz arama faaliyetlerinde Kıbrıs Türk tarafının da rızasını almaya teşvik etme konusunda uluslararası topluma ve enerji şirketlerine düşen görevler olduğuna dikkati çeken Özersay, bugüne kadar bunun gerçekleşmediğinden bahsetti.
Biz de bu kazıları yapacağız
Özersay, Kıbrıs Türk tarafının uluslararası toplumun adım atmasını bekleyecek durumda olmadığını dile getirerek sözlerini şöyle sürdürdü:
"Madem bizim de hakkımız var. Biz de bu kazıları yapacağız. Elimizdeki enstrümanla Kıbrıs Rum tarafını hakkaniyet içerisine girmeye zorluyoruz. KKTC olarak Türkiye Cumhuriyeti ile kendi elimizdeki imkan ve kabiliyetleri, enstrümanları kullanarak Kıbrıs Rum tarafını hakkımızı gasbetme noktasından geriye iteceğiz. Kendi haklarımızı kendi elimizle biz elde etme yoluna gideceğiz. Diplomatik ve barışçıl bir yolla bunu yaptığımızı herkesin not ettiğini düşünüyorum."
Müzakere süreci aslında çöktü
KKTC'nin Üçüncü Cumhurbaşkanı Derviş Eroğlu döneminde Kıbrıs Türk tarafının müzakerecisi de olan Özersay, İsviçre'nin Crans Montana kentinde yapılan Kıbrıs Konferansı'ndan sonra müzakere sürecinin aslında çöktüğünü, Birleşmiş Milletlerin (BM) de yaklaşımının bu yönde olduğunu dile getirdi.
BM Genel Sekreteri Antonio Guterres'in raporunda kullandığı ifadelerin "tarafların bundan sonra nereye gideceğiyle ilgili görüşmeye hazırız" şeklinde olduğuna dikkati çeken Özersay, BM Genel Sekreteri'nin göreve gelmesinin hemen ardından kendisini "bu başarısızlık ve çöküş sürecinin" içerisinde bulduğunu anlattı.
Çok net söylüyorum
Özersay, şunları kaydetti:
"Çok net söylüyorum. Bu federasyon kötü bir model olduğu için değil. Kıbrıs'ta federasyonun oluşmasına yardımcı olacak şartların bulunmamasındandır. Yönetimi ve zenginliği paylaşmaya dönük bir federasyon için yönetimi ve zenginliği paylaşmaya hazır iki taraf lazımdır. Şu anda herkesin üzerinde hemfikir olduğu husus 'Kıbrıs Rum tarafının yönetimi ve zenginliği paylaşmaya hazır olmadığıdır.' Rumları bunu paylaşmaya hazır duruma getirecek miyiz? Ada'daki şartlar nedeniyle aradan geçen 50 yıldan sonra kanıtlanmış ve ispatlanmış olan şey federasyonun mümkün olamayacağıdır."
Rum tarafından kısır döngü
KKTC Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı ve Rum lideri Nikos Anastasiadis'in 26 Şubat'ta yapacağı görüşmeye ilişkin uyarıda bulunan kaydeden Özersay, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Kıbrıs Rum tarafı, aslında bilerek ve isteyerek suları bulandırmaya çalışıyor. Kıbrıs müzakerelerine kaldığı yerden devam noktasına getirip yeniden o kısır döngünün içerisine çekmek için yapıyor. Suyu bulandırarak aslında kendinizi müzakerenin içinde buluyorsunuz. Hani bunun ucu kapalı, takvimli, sonuç alıcı hali. Kıbrıs Türk tarafını bu kısır döngünün içine sokmaya çalışıyor. 26'sında yapılacak liderler görüşmesi öncesi Anastasiadis kendine göre ortaya attığı ademimerkeziyetçi federasyon fikrini kendine göre detaylandıracağını söylüyor. Kıbrıs Türk tarafı da 'bunu detaylandır' diyor. Tarafların önce neyi müzakere edeceklerini anlaşmaları gerekir. Bu noktadan ayrılmamak gerekir. Anastasiadis'in suları bulandırmak için attığı bu adımlara kendimizi aynı kısır döngünün içine hapsetmememiz gerekir. Kıbrıs Türk tarafının buna dikkat etmesi gerekir."
Kudret Özersay, Kıbrıs sorununda konunun özünün "aynı ortaklık var mı yok mu" meselesi olduğunu belirterek bazı kesimlerin konunun özünü görmeden yöntemini konuştuğunu vurguladı.
Sadece müzakerenin yönteminden bahsederek işin esasının kaçırılacağına dikkati çeken Özersay, "Ortak bir vizyon olmadan girilecek olan herhangi bir müzakere aynı şekilde başarısızlıkla sonuçlanmaya mahkumdur. Bu, Kıbrıs Türkünü müzakereye ve statükoya hapseden bir yaklaşım olur."
Denendi ve tüketildi
Özersay, 2004 Annan Referandumu döneminde tarihli, ucu kapalı bir müzakere yönteminin denendiğini ve tüketildiğini ifade ederek şöyle konuştu:
"Sanki bir bu kaldı denenmeyen de bunu denersek Kıbrıs sorunu çözülecekmiş gibi insanlara yanlış mesajlar verilmemesi gerekir. Bu da denenmiştir. 26'sındaki görüşmede 'Kıbrıs Türk tarafı Rum tarafının kısır döngüsü ve taktiklerine düşürülmemesi gerektiğini' düşünüyorum ve ikazda bulunmak istiyorum. Kıbrıs müzakerelerinde neyin olamayacağının, kanıtlanmış bir döngü olarak hepimizin önümüzde durduğunu düşünüyorum. Bunun öğrenilmiş çaresizlik sendromuyla olamayacağı, bugün bu Ada'da şartların bulunmayacağı federasyon tartışması içerisinde boğulmaya gerek olmadığı kanaatindeyim.
Kıbrıs'ta 50 yıldır görüşülen ve paylaşmaya dayalı federal ortaklık modeli denendi ve tüketildi. Kıbrıs Rum tarafı paylaşmaya dayalı bir ortaklık modeline yanaşmayacaksa iş birliğine dayalı bir ortaklık modelin denenmesi gerekir. Rum tarafı, iş birliğine dayalı bir ortaklık modeline de yanaşmaması durumunda ise kendi rızası dışında Ada'yı paylaşmak durumunda kalacak."
Ozersayin gorusu dogrudur, federasyon fikri cokmustur, inkar etmenin bir anlami yok.