Dr. Cem Kınay, hemen hemen hiç doktorluk yapmamış. 1987 yılında turizm dünyasına o dönemin müthiş girişimci ruhlu devlet otoritesini de kendi yanına da alarak, Türkiye’de Magic Life oteller zincirini kurdu. Buraya kadar her şey normal gibi gözükse de Türkiye'de turizm dünyasına yepyeni bir konsepti getirdi. Otelcilik dünyasında yatak kahvaltı (BB), Yarım Pansiyon (HB) konseptlerinin yanına her şey dahil ( All İnclusive) konseptini de koydu. Aslında turizm ve otelcilik dünyasında daha fazla kriz dönemlerinde sırf daha fazla turist ülkeye çekilsin ve tabiri caiz ise "sürümden kazanılsın” mantığından hareket ile uygun fiyatlı odalar büyük tur operatörleri tarafından daha kolay pazarlanır mantığı ile öncelikle Antalya'nın belirli bölgelerinde, daha sonraları ise tüm Akdeniz çanağı ve Ege'nin bazı yerlerine yayılır hale geldi. Tüm dünyada Secure misafirin en fazla rağbet ettiği Türkiye destinasyonuna da doksanlı yıllardan beri oturmuş, kimi zaman eleştirilen (otelden misafir çıkmıyor diye) ama büyük oranda kabul edilen bir turizm felsefesi oturmuş durumda.
Girne Amerikan Üniversitesi Covid-19 döneminde başlattığı online canlı sohbetler kapsamı içerisinde şahsım da geçtiğimiz günlerde söylenildiğine göre müthiş bir sohbet etme fırsatı yakaladım. Şimdiki bu süreci, daha sonrasını ve turizm dünyamızda neleri alabilmeniz gerektiği üzerinde bir saatlik bir yolculuğa çıktık. Programın gerçekleşmesinde emeği geçen başta Nilgün Gülen Hanımefendi’ye, Türkiye Pazarlama Direktörü Simge Erdal'a ve enerjik bilgeliği ile bizlere bu fırsatı veren Dr. Cem Kınay Beyefendi'ye sonsuz sevgilerimi sunuyorum.
Covid-19 sonrası senaryolar
Geçen hafta ünlü Amerikalı danışmanlık şirketi Kearney`nin Türkiye turizm dünyası hakkındaki olası senaryoları bu sütunlarda bahsetmiştim. Eninde sonunda bitecek olan Covid-19 sonrası muhtemel senaryoları Sn. Cem Kınay’a da sorarak söyleşiye start verdik. Kendisi bu konudan dolayı çok iyimser olduğunu, umut aşılamak istediğini, Pandemi etkilerinin baharla birlikte yazın geleceğini ve güneşin tekrardan ışık yayacağını söyledi. Turizm sektörünün başrol oyuncusu olan misafirlerin kendilerini güvende hissettiği yere gitmek istediğini bunu da Türkiye`de salgın etkilerini erken atlatan (Haziran başı) Türkiye’ye gelmek isteyeceğini belirtti. Burada en önemli unsurun, tekrardan yazılmaya başlayan fiyat politikalarının ( fiyat kırmadan) Türkiye’nin destinasyon olarak geriliği olduğu Avrupa destinasyonlarına oranla mukayeseli bir avantaj yakalayacağını belirtti.
Rekabetçi fiyatlar virüsü erken atlatan ülkelerde avantaja dönüşecek
Avrupa genelinde ortalama bin Euro olan kişi başı elde edilen turist gelirinin, ülke doğası, tarihi kültürleri ve mirası, üst yapıdaki (oteller kalitesi) artıda olması gerekirken çok aşağısında olma nedenini ise Cem Kınay şöyle aşıladı. “Belki 90’lı yıllarda her şey dahil sisteminin misafirleri o dönemlerde buna uygun bir profil iken, şimdilerin yeni Z kuşağı jenerasyonuna tamamlayıcı etkenleri sunmak için çalışmalıyız dedi. Her şey dahil modeli misafir tarafından istenilen bir model olmasına rağmen, tamamlayıcı (exploring) yapma arzusunu tetiklememiz gerektiği üzerinde durdu. Dünyanın en büyük açık hava müzesi olan Türkiye’nin tarihi ve doğal güzelliklerini açıkçası turistlere pazarlayamadığımızdan şikayet etti. Şimdiki jenerasyonun aslında araştıran, meraklı ve özellikle eğlenmeyi de seven bir formatta olduğu üzerinde durdu.
Kuzey Kıbrıs’ın stratejisi Kuzey Kıbrıslı Otoriteler tarafından yazılmalı
Ülkemize yansımalarının nasıl olabileceği üzerine karşı sorduğum soruya ise, aslında dünya trendlerini takip ederken, özellikle 2017 Kasım ayında Türkiye’de gerçekleştirilen Turizm Bienalinin öneminden bahsetti. Buradaki otoritelerin, Türkiye’deki çok önemli otoriteler tarafından yaklaşık altı ay sonunda görüşlerin yazıldığı sonuç bildirgelerine mutlaka danışılması gerektiğini söyledi. “Sizler orada yazılan tamamlayıcı (alternatif) turizm modellerini Kuzey Kıbrıs ölçeğinde uygularsanız mukayeseli avantajları yüksek bir destinasyon olabileceğimizi vurguladı. “Dıştan gelen otoriteler Kıbrıs’ın dinamiklerini bilmesi mümkün değil dedi. Casino sektörünün olumlu yanlarını da konuşurken, ülkenin para getiren, başarılı olmuş bu sektörün mutlak surette yan sektörler ile desteklenerek marka haline dönüştürülmesi gerekliliği üzerinde hem fikir olduk. Özellikle Las Vegas örneğinde yerel tatların, müziğin, eğlencelerinin müthiş bir dinamizm kazandırdığına vurgu yapan Kınay “Uluslararası trendler, yerel kültür ile mutlaka buluşmalı“ dedi. Buradan anlaşılan “Ülkemizi ziyaret eden misafirlere, dışarıda para harcayabilecek, eğlenecek unsurlar olan, yerel gastronomi, restoranlar, meyhaneler ayrıca clublar, diskolar, burada özellikle Kuzey Kıbrıs Turizm destinasyonunu bu anlamda ileriye taşıyacak önemli faktörler olduğunu bildirdi. Artık misafirler herhangi bir ülkeye gittiklerinde önemli dijitalleşmeye ihtiyaç duyduğunu bu bahsedilenlerin hepsinin içerisinde olduğu bir aplikasyonun mutlaka yazılması gerektiğini söyledi. Geçmiş hükümetin Turizm Bakanlığı döneminde böyle bir aplikasyonu yaptırdığımı ve Ercan Havalimanı’na inen her misafirin bu uygulamayı ücretsiz olarak (hem IOS hem de Android ) olarak indirebileceğini belirttim. (İçerisinde günlük değişen kurlardan tutun da, oteller, restoranlar, clublar, tarihi yerler, hastaneler) kısaca her şey avuçlarının içinde deyince çok mutlu olduğunu hissettim. Ancak şimdiki dostlarımız bu güzel uygulamayı devam ettirmemiş maalesef. İşte en önemli sorunlarımızdan birisi de bu.
Green and Clean yani yeşil ve temiz
Dünyada en popüler uygulamalar olan Go Green (Doğaya, yeşile dönüş ) konseptlerinin mutlaka adamızda uygulandığından bahsederken bir öğrencimiz bunun yanına clean (temiz) unsurunu da eklememiz gerekliliği üzerinde durdu. Çok haklıydı aslında çünkü Kuzey Kıbrıs destinasyon olarak çok temiz bir ülke olarak bilinmiyordu aslında. Tamamlayıcı turizm sektörü üzerinde en önemli alternatifin aslında sağlık turizmine yönelmek üzerinde de hemfikir olduk. Özellikle saç ekimi, diş, göz ameliyatlarında Avrupa’nın fiyat ve kalite anlamında en fazla tercih edilen ülke olmasının bizlerin de adada buna benzer atılımlar yapabileceğimizi söyledi. Ben de ileri yaş altmış yaş üstü turizmine yani, potansiyel soğuk Avrupa ve İskandinav ülkelerinden turistler için ülkemizde en az dört, beş ay kalmayı müsait kılacak tam donanımlı turistik tesislerin, teşvik kapsamına alınarak, adanın mutlaka bu sektöre adım atması gerektiği üzerinde hem fikir olduk.
Güncelleme Tarihi: 05 Nisan 2020, 10:27