Melin DOBRAN
Kıbrıs sorunun çözümüne yönelik devam eden müzakerelerde, Rumların iadesini istediği Güzelyurt bölgesinde yaşayan Kıbrıslı Türkler, bu talebi kesin bir dille reddediyor.
Güzelyurt’un verilmesini kesinlikle istemediğini dile getiren vatandaşlar, kurulu düzeni bozup, yeniden bir düzen kurulmasının çok zor olduğunu söyledi. Bölgesini sevdiğini ifade eden Güzelyurtlular, tekrar göçmen olmak istemediklerini ifade etti.
Güzelyurtlular, “Burayı savaşla aldık, kan döktük, şehit verdik. Burası vatanımızdır. Ne diye verecekler? Sebep ne? Sebebini söylesinler bize” diyerek öfkesini dile getirdi.
Vatandaş ne dedi..??
Kısmet İzanoğlu: Ben Güzelyurt’un verilmesine karşıyım. Evim de dükkânım da burada. Verilmemesi için elimden geleni yaparım. Yatırımlarımızı kendi bölgemize yaptık ve kendi bölgemizin kalkınmasını istiyoruz. Bütün halk da buna duyarlı olsun ve yatırımlara devam etsin. Daha önce Annan planında bizi kandırdılar. Havuzlu evler falan dediler o zaman. Evet dedik ama sonucunun ne olacağını bilmezdik. İlerleyen süreçten sonra her şeyi anladık. Bir referandum yapılırsa kesinlikle hayır diyeceğiz. Rum kesimi devamlı bu bölgenin verilmesini istiyor. Biz karşıyız çünkü yatırımlarımız burada. Böyle güzel bir bölgenin elimizden gitmesini istemiyoruz.
Bereket İzanoğlu: Güzelyurt’un Rum’a verilmesine şiddetle karşıyız. Çocukluğumuz burada geçti. Buraya yatırım yaptık. Evimiz, iş yerimiz burada, çocuklarımızın geleceği burada. Rum tarafının yaptığı açıklamalara şiddetle karşıyız. Annan Planı’nda daha müreffeh bir hayat sunacaklarını ve havuzlu evler vaat ettiler. Hepsi hayal ürünüydü. Biz bunu geç anladık. Anastasiadis diyor ki biz Güzelyurt’u almadan anlaşmaya oturmayız. Hayır Güzelyurt’u vermeyiz. Bunun arkasındayız ve sonuna kadar mücadelemizi vereceğiz. Bekleyip göreceğiz. Güzelyurt’un verilmesinden yana değiliz. Anlaşmanın da olacağını sanmıyorum sadece zamana oynuyorlar.
Gazi Güney: Bence artık söylem politikalarının bittiği noktadayız. Zaten ülkenin durumu belli. Ülkedeki müzakere ve barış süreci bir şiir, bir türkü oldu. Şunu bilmek lazım bu anlaşma global güçlerin onayı olmadan asla onaylanamaz. 2002 yılında Doğancı’da barış ateşi yanmıştı. İkinci Cumhurbaşkanı Mehmet Ali Talat’ın, orada şu söylediği kulaklarımdan hiç gitmiyor. 3 ayda ben barışırım. Bizim Türkiye Cumhuriyeti’ne de garantörlere de ihtiyacımız yok demişti. Günün sonunda öyle bir şey olmadı. Sonra Eroğlu görevi devraldı, orada da bir şey olmadı. Akıncı da aynı vizyon ve misyonla geldi ama belli başlı cümleler dışında, anlamları aynı fakat söylemleri farklı olan diyaloglar var. İcraatta bir şey var, mı yok. Kamuoyunu bir şekilde bir şeye alıştırıyorlar, biraz heveslendiriyorlar. Bazen bunu siyasi rant olarak kullanıyorlar. Bu siyasi odakların bu dönemde çözülmeyeceğini düşünüyorum. Güzelyurt’un verilmesini kim isteyebilir ki. Bunu isteyemeyiz.
Tüner Şevki: Biz Baf’tan Güzelyurt’a 1975’te geldik. Çocuklar burada doğru büyüdü. İş yerim var, kurulu bir düzenim var. Açıkçası buradan göç etmek istemiyoruz. Bulunduğumuz yerde yaşamaya devam etmek istiyoruz. Bu işi takaslarla veya tazminatla hükümetlerin çözmesi gerekir diye düşünüyorum.
Mustafa Gül: Bu söylemler insanlara çok basit gelir, veriliyor derken. Bunu nasıl kabul edecek insanlar? Bazı çıkarcılar söyler, Rum lideri de söylesin değişen bir şey olmaz. Verilmesine ben razı değilim. Kesinlikle verilmesi mümkün değildir. 40 yıldır bunu dinliyoruz. Değişen bir şey olmadı. Ancak bu halde yaşarız.
Naim Çuvalcıoğlu: Güzelyurt’un verilmesi imkânsız bir şeydir. Bu halk Güney’den bütün köyünü, varlığını bırakıp buraya geldi. Ada 1974’te bölündü zaten ve bu iş orada bitmiştir. Halk arasında evet hayır oldu. Rumlar hayır dedi, biz evet dedik. Verilmesi söz konusu bile değildir. Verilemez. Verilmemesinden yanayım.
Mustafa Sadrazam: Güzelyurt’un Rum’a verilmesini istemiyoruz. Burayı savaşla aldık, kan döktük, şehit verdik. Burası vatanımızdır. Ne diye verecek? Sebep ne? Sebebini söylesin bize. Ben 18 yaşında Güzelyurt’a geldim. 1974’te askerdim. Burada askerliğimi bitirdim, iş kurduk, hayatımız burada geçti, nasıl verelim? Atölyemizi iki elimizle yaptık. Bu toplum nereye gidecek? Bu saatten sonra verilmesini kabul etmeyiz.
Hasan Kıral: 40 yıl bu topraklar üzerinde yaşadık, boş olan yerlere ev yaptık. Şehidimizi, ölümüzü, babalarımızı, abilerimizi gömdük. Buraların verilmesini asla istemiyoruz. Herkesin bölgede kurulu bir düzeni var.
Güncelleme Tarihi: 18 Temmuz 2016, 09:35