Çiğdem AYDIN
Hasan Hasipoğlu, hem hukuk, hem de siyaset çevrelerinin iyi bildiği bir isim. Bir zamanlar Ulusal Birlik Partisi’nde aktif olmuş, girdiği ilk iki seçimi kazanamayınca umudunu yitirmemiş ve üçüncüsünde parlamentoya girmeyi başarabilmişti.
Hasipoğlu, Meclis’in bugünkü yapısını üretken bulmuyor ve milletvekillerinin yarısının doktorlardan oluşmasını ‘önemli bir yanlışlık’ olarak görüyor.
Hasipoğlu “kimse yanlış anlamasın ama hukuçuların, iş adamlarının da parlementoda olması gerektiğini söylüyorum” dedi.
Hasan Hasipoğlu, Diyalog’un sorularını şöyle yanıtladı:
Soru:Siyasete ne zaman başladınız ne zaman ara verdiniz?..
Yanıt: 1985 yılında Ulusal Birlik Partisi’nin (UBP) yetkili organlarında görev aldım. 1990 yılında milletvekili adayı oldum. 1993 seçimlerinde yine aday oldum fakat kazanamadım. Bu kez kuralına göre oynamaya başladım. Yani örgütler ve partilillerle iyi diyalog içine girmeye başladım.1993’ten 1998 yılına kadar bir dahaki seçimi kazanmak için çalıştım. Üçüncü kez 1998 yılında yeniden seçimlerde aday oldum ve bu kez kazandım. Güzelyurt o zaman ilçe olmuştu ve kendi bölgemde aday oldum ve tam 6 vekil çıkarmıştık. 2003 yılına kadar vekillik yaptım.
KKTC tarihinde ilk kez iki kardeş aynı zamanda mecliste vekillik yaptık. Ertuğrul Hasipoğlu ve ben. 2001 yılında kardeşim Meclis Başkanı idi ve Eroğlu’na karşı partide rakip oldu. Daha sonra partiden kerdeşim ayrılmak zorunda kaldı ,ben de onu yalnız bırakamazdım ve birlikte partiden ayrıldım. Adalet ve Barış Partisi’ni kurduk ve Enver Emin’in kurduğu parti ile birleştik. Seçim oldu barajı geçemedik ve Demokrat Parti’’ye geçtik. 2009 yılında ise UBP’ye geri dönüp aday oldum ama taban beni hiç affetmedi.Yani o dönemde ya kazanırsa ve yine partiden kaçar diye endişeler hakimdi bu nedenle kaybettim. 2009 yılından beri de UBP yetili organlarında görev yapıyorum ama bir daha seçime girmeyi düşünmüyorum.
38 yıldan beri avukat
Soru:Siyaset öncesinde ne iş yapıyordunuz, şimdi ne yapıyorsunuz?..
Yanıt: Asli mesleğim avukatlıktır ve hala mesleğime devam etmekteyim. 1976 yılında avukat oldum o günden bugüne tam 38 yıldır bu mesleği yapıyorum. Gece gündüz demeden hafta sonu demeden çalışıyoruz avukatlık sadece mahkeme günleri yapılmaz hayatınızın her alanında avukatsınız. Çünkü birilerini savunacaksınız hakim karşısına çıkacaksınız iyi bir çalışma yapmanız gerekir.
Soru:Ekonomik durumunuz nasıl?.
Yanıt: Ekonomik sıkıntı elbetteki yaşıyoruz. KKTC’nin ekonomik döngüsü oldukça durağandır şu sıralar ama her kul kendi kısmetiyle geçinir. Tabi benim durumum biraz daha farklı mesela siyaset dönemimde meslekten biraz koptum. O dönemde haliyle yoğunluk arttı. Şu anda vekillikten emekliyim, Sosyal Sigortalardan emekliyim ve mesleğimden kazandığım parayla geçiniyorum.
Soru:Siyasete girmekten hiç pişman oldunuz mu ?
Yanıt: Hiç pişman olmadım. Siyaseti seviyorum ve hukukçuların da mecliste olması gerektiğini düşünüyorum. Bugünün ve dünün meclisine baktığımda birçok yasa yapılmasına rağmen meclis hukukçular yönünden yoksundur. Siyaset bana birçok dostluk kazandırdı sadece maddi yönden kayıplarım oldu diyebilirim.
Artık torun sahibi
Soru:Bakmakla yükümlü olduğunuz kimseler var mı?.
Yanıt:Şu anda yoktur. İki kızım vardı ikisini de evlendirdim. Şu anda bir torunum vardır.
Soru:Son zamanlarda ciddi bir sağlık sorunu yaşadınız mı?.
Yanıt: Çok şükür yaşamadım. Stersten uzak bir hayatım var. Ben biraz geniş yürekliyim her şeyi kafama takmam. Kıbrıs tabiri ile söyleyecek olursam didinmem yani. Telaşlı bir insan değilim. Biraz da sağlığıma dikkat ederim.
Soru:Aktif Siyasetten ayrıldıktan sonra dostlarınızın size karşı ilgisi değişti mi?
Yanıt: Hayır değişmedi. Çünkü gerçek dostlarımı siyasette de yaşadım ben. Başka siyasi partilerden de arkadaşlarım vardır benim. Siyasi görüşler farklı olsa da tartışma platformları başka yerlerdir sosyal hayata yansıtılmaz bende yansıtmadım zaten. Dostluklarım ne partiseldir ne de menfaat üzerine benim dostluklarım kişiseldir.
Profil değişmeli
Soru:Bugünkü siyaseti nasıl buluyorsunuz?. Yanlışlar nedir?
Yanıt: Bugün eskisi gibi üretken,verimli bir meclis olmadığı inancındayım. Bana göre mecliste her kesimi temsil eden meslekler yoktur veya görüşler. Yarısı doktor olan bir parlemento vardır burada doktorları küçümsemek için söylemiyorum yanlış anlaşılma olmasın. Ama hukuçuların , iş adamlarının da parlementoda olması gerektiğini söylüyorum. Bu parlemento profili bize doktorların kendilerini bu topluma daha çok kabullendirdiğini gösteriyor. Bu arada bir yanlışlık var hatta bana göre profil değişirse sıralayabileceğimiz birçok yanlış en aza indirgenebilir. Toplum içerisinde iz bırakacak yasalar geçmiyor. Parti politikaları ne yazık ki mecliste daha ön plana çıkıyor. Reform niteliğinde bir durum yoktur.
Soru:Söylediklerinize bakılırsa toplumun doktorlara daha çok oy verdiği ortaya çıkıyor
Yanıt: Bakın ben bu sorunuza kendi başıma gelen bir olayla yanıt vereyim. Sanırım en somut açıklama bu olur ve herkes aslında ne demek istediğimi iyi algılar. Seçime giriyoruz yine Taşkınköy’de kapı kapı geziyoruz arkadaşlarla. Kapının birini çaldık bir bayan çıktı. Hoşgeldiniz falan derken bende kartımı uzattım. Yüzüme baktı ve aynen şöylşe dedi: ‘Hasan bey, hasan bey ben sana oy vereceğim. Çıktın geldin kapıma oy isten benden oy ha. Sen beni dava ettin icraya verdin da sana oy vereceğim ben.’ İşte mesleklerin seçimlerdeki etkisi. Tabi hoş karşılayan da olmadı değil .Ama doktorlar hangi kapıyı çalsa hayat kurtarandır.
İki devlet olmalı
Soru: Kıbrıs sorununun çözümü konusunda ne düşünüyorsunuz?..
Yanıt:Kıbrıs sorununda ilk başlarda umutlu idim. Özellikle Sn.Özersay saraya geri döndüğünde , bu iş sonuçlanacak dedim kendi kendime. Fakat bugün Rumların beyanatlarına bakıyorum yüzde 20 nüfusa sahipsiniz deyip yüzde 50 hak talep ediyorlar. Ben çözümün iki kurucu devlet temelinde olması taraftarıyım. İnşallah coğrafyamızda hem barış, hem de çözüm hakim olur.
Soru:Kıbrıs Türk tarafı çözüme hazır mı?. Değilse ne yapmalı?..
Yanıt: Çözüme üçte ikisini hazır görüyorum. Bizim neyimiz eksik ki, bizimde imkanlarımız Güneydeki gibi olsa bizde de çok değerli arkadaşlarımız vardır, gençlerimiz vardır toplum ve ülke için ellerinden gelen bilgi birikimi bizimkilerde de mevcuttur ama bizde imkan yok. Bir tek lisan konusunda toplumun genelinde eksiklik var. İngilizce dil eğitiminde biraz daha yaygınlaşma ,özel kurslar düzenlenmelidir. Ekonomik yönden de kendimizi kalkındırmamız aslında zor değil. Dünya bize kapılarını açtığı anda ekonomik açıdan da hazır olacağımız inancındayım. Açıkçası ben bu konularda negatif değilim.
Soru:Müzakerelerde en önemli sorun ne olacak? Ve bu nasıl çözülebilir?..
Yanıt: Bana göre mülkiyet olacaktır. Ama toprak da çok önemli bir sorundur. Belli bölgeler verilecek deniliyor peki bu verilecek bölgelerdeki insanları nereye yerleştireceksiniz nereye gidecekler, gidecekleri yerde ekonomilerini nasıl sağlayacaklar ne iş yapacak hayvancısı, çiftçisi. Bu saydıklarım açıklığa kavuşturulması ve güven verici olması gerekiyor. Ancak bu şekilde de olsa kalıcı ve sürdürülebilir bir anlaşma olmalıdır. Gençlerimiz, torunlarımız umutsuzluğa düşmemelidir. Kıbrıslı Türkler de Kıbrıslı Rumlar da bunu iyice idrak etmelidirler.
Soru:Çözüm olursa siz ne yapacaksınız?..
“Çözüm olsa da olmasa da 2-3 yıl daha mesleğime devam edeceğim. Daha sonra bırakacağım. Yani adam akıllı bir emeklilik yaşayacağım. Planım budur.
Yarın:Süha Türköz
Güncelleme Tarihi: 28 Nisan 2014, 05:14