banner564

Böyle şampiyonluk olmasın

Güneyde denetim altında 2, kuzeyde ise çoğu denetimsiz ve AB standartlarının çok gerisinde 30 tane mezbaha var

Böyle şampiyonluk olmasın
banner598

Züleyha KARAMAN

 

  

   Kuzey Kıbrıs’ta son zamanlarda hastalıkların artması nedeniyle daha çok sebze ve meyve üretimi tartışılıyor. Ancak, küçük ve büyükbaş hayvan kesimlerinin yapıldığı mezbahaların durumu irdelenmiyor.

   Diyalog, konuyla ilgili olarak yaptığı araştırma sonucunda, güneyde sadece 2 tane mezbaha bulunmasına karşın, kuzeyde 30’dan fazla mezbahanın olduğunu ortaya çıkardı. Güneydeki mezbahalar, Avrupa Birliği standartlarında, tam teşekküllü ve sağlık açısından tam kontrollü hizmet verirken, kuzeydeki mezbahaların büyük bir çoğunluğunun denetimsiz, kontrolsüz veya sağlık açısından endişe verici bir durumda olduğu belirtiliyor.

   Bir belediye başkanı “eğer o mezbahalarda yapılan hayvan kesimlerini görseniz, bir daha et yemezsiniz” derken, Hayvancılar Birliği Başkanı Mustafa Naimoğulları, konunun ciddiyetine değinerek “mevcutların tümü kapatılmalı, sadece 2 tane mazbaha kalmalı ve onların durumu da AB standartlarına getirilmelidir” dedi.

   Diyalog’a açıklamalarda bulunan Naimoğluları, Lefkoşa’da mezbaha yapımı için Avrupa Birliği’nden kaynak sağlandığını anımsatarak “bu kaynak daha önceki belediye başkanı döneminde sağlanmıştı. Sonucu ne oldu bilmiyoruz” şeklinde konuştu

   Birçok mezbahada veteriner hizmeti verildiğini, ancak denetimden kaçırılanların olabileceğini vurgulayan Naimoğluları “herkesin güvenle et yiyebilmesi için mevcut mezbahaların tümü kapatılmalı, sadece 2 tane ile hizmet verilmelidir”dedi.

 

Kaçak kesimlere dikkat

 

   Mezbaha dışında kaçak küçükbaş hayvan kesimlerinin yapıldığını doğrulayan Naimoğluları, bunun yüzde 10 ile 20 arasında olduğunu belirterek şunları kaydetti:

   “Büyükbaş hayvanların kaçak kesimi zordur. O nedenle küçükbaş hayvanlarda bu olabiliyor. Ve hijyen olmayan koşullarda, veteriner denetiminden uzak yapılan kesimler insan sağlık açısından tehlikelidir. Hükümet bu konuda gerekli önlemleri almalı ve kaçak kesimlerin önüne geçilmelidir. Bize göre en önemli adım mevcut mezbahaların kapatılması, 2 tane tam teşekküllü mezbaha ile sağlıklı kesimlerin yapılmasıdır.”

   Kuzey Kıbrıs’ın kış aylarında aylık kuzu tüketiminin 10 ile 12 bin adet, büyükbaş olarak da 800 adet olduğunu söyleyen Naimoğluları, yaz aylarında küçükbaş hayvan tüketiminin ayda 15 bine, büyükbaşın da bin 500’e ulaştığını kaydetti.

 

Hayvanlardan, insanlara geçen hastalıklar

 

   Uzmanlar, hayvanların mutlaka veteriner kontrolünden geçmesi gerektiğini belirtirken, bunun yapılmaması halinde bazı hastalıkların insanlara geçebileceği uyarısında bulunuyorlar.

   Hayvanlardan, insanlara geçebilen 150`den fazla hastalık bulunduğuna dikkat çeken uzmanlar, bunlar arasında ‘Kuduz, şarbon, tüberküloz, bruselloz, BSE, Kırım Kongo Kanamalı Ateşi’ninçok önemli olduğunu vurguluyorlar.

 

Antibiyotik kullanımı yaygın

 

    Hayvan Üreticileri ve Yetiştiricileri Birliği Başkanı Mustafa Naimoğulları, Güney Kıbrıs’ta olduğu gibi KKTC’de de hayvanlarda yoğun antibiyotik kullanıldığını söyledi.

   Naimoğuları, Güney Kıbrıs’ın, hayvanlarda, insan sağlığı açısından zararlı olabilecek antibiyotik kullanımında, 2011 yılında AB ülkeleri arasında birinci olduğu yönündeki haberleri değerlendirerek, “Bizde de durum farklı değil” dedi.

   Ülkede, ne kadar fazla antibiyotik kullanıp kullanmadığını denetleyen bir mekanizma olmadığını, Veteriner Dairesi’nin koruyucu hekimlik yaptığını ifade eden Naimoğlulları, “Güneyde olduğu gibi Kuzey’de de yoğun antibiyotik kullanılıyor. Antibotik  kullanımını daha minimun seviyeye getirmek lazım” diye konuştu.

   Naimoğulları, üreticinin hayvanına küflü balya yedirmek zorudna kaldığını bunun sorumlusunun hükümetler olduğunu savunarak, “İleriki günlerde bu çürük balyaları da bulamayacağız” ifadesini kullandı.

 

 

Bir çok hastalık var

 

   Güney Kıbrıs’ın ve KKTC’nin küçük bir ülke olduğunu, AB ülkelerine göre antibiyotiğin bilinçli kullanılmadığına işaret eden Naimoğulları,  kuraklık, dengesiz hava koşulları ve dengesiz beslenmeden dolyı hayvanlarda bir çok hastalık olduğunu belirtti.

   “Bizim ülkemizde bir çok hastalıklar var” diyen Naimoğulları şöyle devam etti:

“Dengesiz hava koşullarından, dengesiz beslenmeden ve özellikle  kuraklıktan dolayı, Avrupa ülkelerine göre daha büyük sıkıntılar yaşıyoruz. O yüzen hem hayvanlardaki hastalıklar, hem Kuzey’de hem Güney’de çoktur. Ama diğer AB ülkelerinde imkanlar çok. Yeşil ot, bala imkanı çok. Bizim ülkemizde yeşil ot yok, balya hiç yok, yem imkanları da çok pahalı olduğu için hayvancılık edilemiyor. O yüzden AB’nin yaptığı araştırmada Güney Kıbrıs’ta antibiyotik kullanımı yüksektir. Aynı şekilde bizdeki durum da farklı değildir. Bizde ki durumda aynıdır.”

 

Bazı hayvancılar bilinçli değil

 

   Bazı hayvancıların, hastalanan hayvanına kendilerinin antibiyotik verdiğini ve antibiyotik kullanımında  yeterli bilince gelmediğini kaydeden Naimoğulları, şunları söyledi:

    “Çok veteriner hekim olmasına rağmen hayvancılarımız kendi hayvanlarının tedavilerini kendileri yapmaktadır, tabiki bu tedaviler de sonuç vermediği için bu hayvanlar telef olmaktadır. Antibiyotik kullanımından dolayı bu hayvalar mezbahaya gitmez, bu ülkede bütün mezbahalar kontroldedir, antibiyotik kullanılmışsa o et imha edilir.

    Kuzeyde yeni doğmuş yavrularda çoklu ölümler vardır. Neden ölümler vardır; dengesiz beslenmeden dolayı, bala olmamasından dolayı, kurak bir dönem geçirmemizden dolayıdır. Bu antibiyortikleri kullanmaya mecbur kalıyorsunuz, ki hayvanlarınıza daha iyi bakabilesiniz.”

    Antibiyotiklerin, Veteriner Dairesi’nin izni olmadan ülkeye girmediğini ifade eden Naimoğlulları, hayvancıları, kendi kendine değilde veteriner kontrolünde antibiyotik kullanmasıyönüdne uyardı. Naimoğulları, “Çünkü hem kendi ceplerine zararlı, hem de doğru tahilil yapmadıkları için hayvanlar telef olmaktadır” dedi.

 

Denetleyen yok

    KKTC’de hayvanlarda antibiyotik kullanımı denetleyen bir birim olmadığını vurgulayan Mustafa Naimoğulları, ne kadar dozda antibiyotik kullanılması gerktiğini kimsenin bilmediğini kaydetti. Naimoğlulları, “Ne kadar fazla antibiyotik kullanıp kullanmadığımızı bir şekilde denetleyen bir mekanizma yoktur. O yüzden Veteriner Dairesi koruyucu hekimlik yapıyor. Güney’de olduğu gibi Kuzey’de de yoğun antibiyotik kullanılıyor” dedi.

    Antibiyotkiklerin hayvanlarda fazla kullanılması insanlar açısından bir sıkıntı yaratmayacağını savunan Naimoğulları, “Çünkü hasta hayvanlar kesinlike mezbahaya gitmez. Fazla antibiyotik kullanımın maddi olarak sıkıntısı vardır. Hem hayvancının cebinden para gider, yanlış teşhis ve aşırı kullanımdan dolayı hayvanlar telef olur ve ülke ekonomisine zarar veriyor. Mezbahalarda kesinlikle veteriner kontrolünde kesim yapılmaktadır, en küçük antibiyotik dahi bulunsa hemen imha edilmektedir” diye konuştu.

 

Güney’de sınırlama var

 

Hayvanlarda kullanılan antibiyotiklerin ithalinde Güney Kıbrıs’ta sınırlama getirildiğini

AB ülkelerinden alındığını anlatan Naimoğulları, KKTC’ye ise bir çok ülkeden antibiyotik getirildiğini, bunlara sınırlama ve belli kriterler konulması gerektiğini söyledi.

   Ülkde çok fazla firmanın antibiyotik sattığını, bunların getirdiği ilaçların da denetlenmesi gerektiğini ifade eden Naimoğlulları, “Bana göre, AB ülkeleri dışındaki ülkelerden antibiyotik getirilmesine sınırlama koymak lazım. Bir veteriner hekim olarak söylüyorum, Güney’de olduğu gibi KKTC’de de çok fazla antibiyotik kullanılıyor, kullanılmaması gerekir, boşuboşuna ekonomiye zarardır” dedi.

 

Küflü balya olayı

 

   Bazı mandralarda küflü balya olayı yaşandığını belirten ve balya konusunda geçmiş hükümeti suçlayan Naimoğulları, önceki hükümet döneminde balyaların yurtdışına çıakrtılası karşı çıktıklarını, tepkilerine rağmen 5 bin ton balşyanın Türkiye’ye ihraç edilidiğini söyledi.

   Ülkede kuraklık yaşandığını ve büreticinin iki-üç yıllık stokda olan balyaları hayvanlar ayedirmek zorunda kaldığını anlatan Mustafa Naimoğuları, şöyle devam etti:

 

Küflü balyalar hayvanlar için sıkıntılı

 

    “Bir çok mandrada iyi olmayan balya vardır, bazı köylerde kullanıldı. Biz her gün için sütlerden numune alıyoruz. Akıncılar bölgesinde yaşanan olay balyadan değildir, sorun tamamen ithal olarak getirilen mısırdadır. Balyadan çıkmış değildir. Oradaki hayvancının hatasından dolayı olmuştur. Mısır nem ortamına hassas bir yemdir, üreticileri her zaman uyarıyoruz;  çok fazla alıpta depolamamaları gerekiyor, silolar sağlıklı değil. Az almaları gerekiyor. Küflü balyalar hayvan sağlığı açısından sıkıntılıdır, küflü balyaları yiyen hayvanlar gaz yapmakta, her gün için hayvancımızın onlarca hayvanı ölmektedir, büyük üzüntü duyuyoruz”.

    Naimoğuları halkın sağlığına çok öenm verdiklerini, tarladan sofraya gıda güvenliği olması için  yasalara her zaman saygılı olduklarını ifae ederek, “Sütte tahlilleri her gün yapıyoruz, o konuda hiç bir sıkıntı yoktur. Süttüe ve ette sağlık yönünden en ufak bir şey olsa en başta biz bunları telafi etmek için elimziden geleni yaparız. Süt Kurumu bir gün dahi sütte bir problem olsa hemen o sütü imha etmektedir. 

   Antibotik  kullanımını daha minimun seviyeye getirmek lazım. Bu çürük balyaların kullanılması hükümetlerin suçudur. İleriki günlerde bu çürük balyaları da bulamayacağız” diye konuştu.

Güncelleme Tarihi: 29 Ocak 2014, 05:38
YORUM EKLE
SIRADAKİ HABER

banner471

banner474