Mert ÖZDEŞ
Cumhuriyet Meclisi eski Başkanı Sibel Siber, bugüne kadar ülkeyi yönetenlerin yarattığı durum nedeniyle siyasete güvenin yok denecek kadar azaldığını söyledi. Diyalog’a konuşan Siber “Ya reformlar yapılacak ve bu sistem devam edecek, ya da Başkanlık sistemine geçilecek” dedi.
Kamuda savurganlığın had safhada olduğunu belirten Siber, otorite boşluğundan söz etti. Ülkede üretime dayalı bir yapının bulunmadığını ifade eden Siber, atamalardan, partizanlıktan ve popülizmden yakındı.
Siyasetçiye güven yok
Diyalog TV’de yayınlanan Odak Noktası programına katılan Meclis eski Başkanı Dr. Sibel Siber, gündeme dair açıklamalarda bulundu. Mevcut siyasi duruma değinen Siber, “Bugüne kadar yönetenlerin yarattığı durumun sonuçları ortadadır. Siyasete güven yok denecek kadar az, Siyasetçiye güven yoktur. Kamuda savurganlık hat safhadadır. Üretkenliğe dayalı bir yapı yoktur. Atamalar, partizanlıklar, popülizm derken devlet kaynakları dağıtıldı. Hantal bir yapı yarattık. Bu durumda halkı elini taşın altına koyma çağrısı karşılık bulmuyor” şeklinde konuştu. “Devlette esas olan denetimdir” diyen Siber, devletin kurumlarını denetlemesi gerektiğini ifade etti. Yasaların, tüzüklerin uygulanması ve denetlenmesi gerektiğini de söyleyen Siber, “Birçok sorunun altında otorite boşluğu yatıyor. Vatandaş devleti omuzlarında hissetmiyor” dedi.
Şimdiki yapıyla bu iş yürümez
Reformların yapılmamasından yakınan Siber şöyle devam etti:
“Mevcut parlamenter sistemi savunanlar olduğu gibi başkanlık sistemini savunanlar da var. Eğer siz kurumsal yapınızı oluşturamaz, siyasetçi birey arasındaki patronaj sisteminin önüne geçemezseniz iki sistem de arzu edileni veremez. Şu anki yapıyla bu iş yürümez. Ya çok ciddi reformlar yaparak bu sistemi yürütmeliyiz ya da başkanlık sistemine geçmeliyiz. Ancak mevcut sistem üzerinde reform yapmak, yeni bir sisteme geçmekten daha kolaydır. Ama bunu da başaramıyoruz.”
Tek yol federasyon eleştirisi
Kıbrıs sorunuyla ilgili olarak da görüşlerini de belirten Siber, çözüm için tek yolun federasyon olduğunu savunanları eleştirdi. Siber şunları söyledi:
“Tek yolun federasyon olduğunu söylemek ‘uğraşmayın, biz beceriksiziz, öz güvenimiz yok’ demektir. Bizi kurtarsın diye birilerini bekliyoruz. Sizi kimse kurtaramaz. Eğer sizin devlet yapınız, kurumsallığınız, yönetiminiz, devlet-birey ilişkiniz tamam değilse sizi kimse kurtaramaz. Yok, olup gidersiniz. ‘Bizden bir şey olmaz bekleyelim AB bizi kurtarsın’ demek çok yanlış bir düşüncedir.
Şüphesiz çözüm bu ülkeye çok pozitif katkı sağlayacaktır. Ancak çözüme giderken ‘uğraşmayalım, çözümden sonra kurtuluruz’ demek başkadır, ayakları üzerinde duran bir ülke için el birliği ile çalışarak çözüme gitmek başkadır.”
Meclis bilgilendirilmeli
Siber, Cumhurbaşkanının Parlamentoya karşı sorumlu olduğunu, toplum lideri olarak görüşmecilik görevi olan bir makamda bulunduğunu ancak diğer taraftan ise halkın iradesinin yansıdığı Meclis bulunduğunu söyledi. Siber, “ Sağlıklı bir görüşme sürecinde Cumhurbaşkanının Meclis’i bilgilendirmesi, Meclis’in de kendisine görüş bildirmesi gerekir.
Meclis Başkanı olduğum dönemde bilgilendirme yapıldı. Fakat Crans Montana dönüşünden sonra Meclis’e bir bilgilendirme yapılmadı. Guterres Çerçevesi ile ilgili Meclis’te hiçbir kapalı veya açık oturum gerçekleştirilmedi. Meclis tarafından da bir girişim olmadı. Niye Meclis kendini böyle bir konuda devre dışı bıraktı” şeklinde konuştu.
Bazı şeyler neden tartışılmadı?
“Guterres Çerçevesi’ndeki altı madde neden tartışılmadı” diyen Siber sözlerini şöyle sürdürdü:
“Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı, Guterres Belgesi’nin altına imza atarım dedi. Atsın mı Cumhurbaşkanı imzasını? Meclis’teki altı siyasi partinin de görüşü böyle midir?
Neden tartışılmıyor bu konu? Neden Cumhurbaşkanı New York’a daha güçlü bir şekilde gitmiyor. Sadece siyasi parti başkanlarını davet ederek bu iş olmaz. Siyasi parti başkanı bütün vekillerin düşüncelerini, görüşlerini aktaracaksa o zaman milletvekillerine ne gerek var? Meclis’i ikinci plana atamazsınız.
Öte yandan toplumsal bütünlük, endişelerin giderilmesi, kutuplaşmanın önüne geçilmesi için bana göre New York öncesi Meclis’in bilgilendirmesi şarttır. Bence bu bir açık oturum olmalı. Parlamentonun bilgisi dışında açıklama yapılamaz mı evet yapılabilir ama bu sizi karşı tarafa göre zayıf düşürür.”