Çiğdem AYDIN
Mehmet Ceylanlı, erken emekli çıkan kamu görevlilerinden olmakla birlikte, sendikacı ve siyasetçi kimliği ile tanınıyor. İki kez İskele milletvekili seçilen ve daha sonra siyasetten çekilen Ceylanlı, Kuzey Kıbrıs’taki ekonomik yapının sürdürülebilir olmadığına dikkat çekiyor. Ceylanlı
“Yüzde 60 bütçe Türkiye’den geliyor, bütün yatırımlar yine TC Yardım Heyetinden yapılıyor. Böyle bir ekonomik yapı sürdürülemez ” diyor.
Ceylanlı’nın, Diyalog’a yaptığı açıklamalar şöyle:
Soru:Siyasete ne zaman başladınız ne zman ara verdiniz?...
Yanıt: 1986 yılında Telefon Dairesinde mühendis olarak göreve başladım. Ama öncesinde sivil toplum örgütlerinde çeşitli görevlerde bulundum. Elektrik Mühendisleri Odası Yönetim Kurulunda üç yıl görev yaptım.1992 yılında kendimi Tel-Sen Başkanı olarak buldum. O dönem büyük mücadeleler verdik. Meclis’te sadece UBP vardı ve bizim yaptığımız eylemlerin de etkisi ile bazı şeyler değişti .
Ekonomik ve Sendikal Platform ile Türkiye’ye gittik ve orada Devlet erkanı ile görüştük bu girşimin hemen ardından da 1993 yılında erken seçim oldu. Sosyal Demokrat bir devlet olabilme yolunda bir mücadele verdiğimiz için erken seçime neden olduğumuzu düşünüyorum. 6 yıl boyunca sendika başkanlığı yaptım. 1998 yılında normal seçimler oldu. Ben de İskele bölgesinde Cumhuriyetçi Türk Partisi’nden aday oldum. Bizim için en başarısız seçimdi o dönem sadece 6 vekil çıkarabilmiştik ve ben de kaybettim. 2003 Aralık ayında ilk kez CTP Karpaz bölgesinde vekil çıkardı ve o kişi de bendim. 2005 yılında tekrar aday oldum ve o zaman da seçildim. Bu kez Önder Sennaroğlu da CTP’den seçildi. 2009 yılına gelindiğinde CTP açısından yine gerileme dönemi yaşandı. O seçimde de seçilemedim ve daha sonra da aday olmadım.
Telefon dairesinde amir
Soru: Siyaset öncesinde ne iş yapıyordunuz, şimdi ne yapıyorsunuz?..
Yanıt: Kamu görevlisiydim. 18 yıl boyunca kamu görevlisi olarak hizmet verdim. En son Telekominikasyon Dairesinde, Teknik Şube Amirliği yaptım. Şu anda emekliyim erken emeklilik beni kapsadı ve 24 yıl üzerinden ayrıldım. Herhangi bir iş kurmadım. Çünkü bana riskli gibi geldi. O dönemde Kıbrıs Türk Hava Yolları da battı. Eşim orada çalışıyordu ve o da işsiz kalmıştı. Dolayısıyla piyasada da durgunluk yaşanıyordu iş kurmak gibi bir risk almak istemedim. “
Soru:Ekonomik durumunuz nasıl?. Nasıl geçiniyorsunuz?
Yanıt: Çok büyük bir gelirim yok. Lüks içinde de yaşamam. Mütevazi bir hayatım var.Vekillikten de emekliyim. Emeklilik maaşım geçimimizi sağlıyor.
Soru:Bakmakla yükümlü olduğunuz kimseler var mı?
Yanıt: İki oğlum var. Deniz ve Barış. Deniz veterinerdir Barış ise İngiltere’de sosyoloji bölümü okuyor.
Soru:Son zamanlarda ciddi bir sağlık sorunu yaşadınız mı?
Yanıt: Yaşamadım. Sağlığıma dikkat ederim sürekli kontrollerimi yaptırırım ve yürüşlerimi de ihmal etmem. Kıbrıslı Doğal Dağcılar diye bir facebook adresimiz var orada örgütlendik ve hep beraber Kıbrıs’ın her yerinde bulunan dağlara gideriz yürüyüş yaparız
Şimdi arayan yok
Soru:Siyasetten ayrıldıktan sonra dostlarınızın size karşı ilgisi değişti mi? Arayıp, soran oluyor mu?.
Yanıt: Olmadı. Sadece daha önce her sorun için aranan milletvekilleri ki eminim şu anda da öyledir artık aranmıyorum. Milletvekillerinden her zaman en zor işi bekler vatandaş mutlaka bir yerlerde normal olmayan birşeyler vardır ve vekil onun için aranır. Hatta o dönemlerde beni sırf hatır sormak için aradıklarında şaşkınlığımı gizleyemiyordum. Ama normalde dostluklarım devam eder.
Soru:Bugünkü siyaseti nasıl buluyorsunuz?
Yanıt: 2000 yılında bizim dönemde Kıbrıs sorunu gündemde idi, referandum yasası gibi kamu reformu getirilecekti ve bunun sorumluluğu vardı bizlerin üzerinde. Avrupa Birliği Uyum Yasaları ve yeni bir yapılanmanın temelinin oluşturulması gibi kamuda ikinci iş yapma yasağı ,devletin giderlerinin yüksek olması ve halkın cebinden çıkmaması tüm bunların değiştirilmesi için toplumun dönüştürülmesi gerekiyor. Toplumun ülke için yapılacak olan reformlara katkı koyması gerekiyor. Bunu iradeye dökmek ve katkı koymak önemlidir. Devletin her kuruşunu denetleyen sadece Sayıştay değil toplumun kendisi olmalıdır. İzaz ikramlar, RHA’ların kullanımı, düğün dernekler vs. Bunlara dikkat edilmelidir. Yüzde 60 bütçe Türkiye’den geliyor bütün yatırımlar yine TC yardım heyetinden yapılıyor. Böyle bir ekonomik yapı sürdürülemez .
Çözüm şart oldu
Soru:Kıbrıs sorununun çözümü konusunda ne düşünüyorsunuz?..
Yanıt:Bugünkü aşamada hem Rumlar hem de Türklerin uluslararası hukuka angaje olması gerekiyor. Yani bir çözüm olması şarttır. Ülkenin kalkınması ve dünya yatırımlarıyla buluşması gerekiyor ve bu çözüm 2004 yılında Rumlar hayır dese de şimdi onlar içinde şart oldu. Adadaki doğal kaynaklar süper güçlerin ilgisini çekmiştir ve Rumları da çözüme zorlayacaklardır.
Soru:Kıbrıs Türk tarafı çözüme hazır mı?. Değilse ne yapmalı?..
Yanıt:Politik olarak hazırdır. Ancak alt yapı olarak çözümden sonra özellikle kamuda çok büyük değişiklikler yapılması gerekecek.
Soru:Müzakerelerde en önemli sorun ne olacak?
Yanıt: Toprak konusu en önemli sorunlardan biri. Bence Annan Planındaki oranın dışına çıkılmamalı. Ama üstüne bastığımız toprak mı önemli yoksa üstünde yaşayan insanlar mı ona da karar vermek lazım.
Soru:Çözüm olursa siz ne yapacaksınız?..
Yanıt: Çözümde de yapmamız gereken şövenist unsurlara dikkat etmektir.İki toplumu kaynaştırmak ve çözümü pekiştirmek için bilgi ve birikimlerizi gönüllü olarak sunmaya hazırız.
Yarın:Mustafa Yektaoğlu
Güncelleme Tarihi: 03 Mayıs 2014, 16:25