banner564

Boşnak baharı

Tuzla’da başlayan ve ülkenin birçok noktasına yayılan eylemler her geçen gün artarak devam ediyor

Boşnak baharı
banner598

Bosna Hersek'in kuzeydoğusundaki Tuzla kentinde, sosyal haklarından mahrum bırakıldıklarını savunan kamu çalışanları tarafından başlatılan, ardından Saraybosna, Bihaç ve Banya Luka'ya yayılan protestolar, çeşitli siyasi analistler tarafından "Bosna Baharı" olarak adlandırılıyor.

Türkiye'de okurların "Derviş ve Ölüm adlı eseriyle tanıdıkları Bosna Hersekli ünlü edebiyatçı Mehmed Meşa Selimoviç, uzun yıllar önce Boşnak halkını "Hiçbir şeyle ilgilenmeyen, etrafındaki olaylara umursamaz gözlerle bakan, fakat birden herşeyle ilgili olan, düzü tersine çeviren, sonrasında ise tekrar 'uykuya dalan'" bir millet olarak tanımlıyor. 

Sosyal haklarından mahrum bırakıldıklarını savunan kamu çalışanlarının önceki gün başlattığı protestolar, ülke geneline yayıldı. Tuzla'da başlayan protestolara, başkent Saraybosna'dan, daha sonra ise Zenitsa, Mostar, Banya Luka, Priyedor ve Bihaç'tan destek geldi.

Ülkenin en kalabalık nüfusuna sahip olan ve özellikle savaştan sonra başta Srebrenitsa olmak üzere Bosna'nın doğusundan çok sayıda nüfusun göç ettiği Tuzla kenti, en büyük madencilik ve sanayi bölgesi olarak biliniyor. Bosna Hersek'in "kapısı" olarak da adlandırılan Tuzla'da, ülke genelinde olduğu gibi işsizlik oranı yüzde 48 civarında ve çok sayıda insan özelleştirmelerden dolayı bu bölgede işlerini kaybetmiş durumda. Tuzla Kantonu İstihdam Ofisi'nin verilerine göre, Tuzla Kantonu'nda yaklaşık 81 bin kişi çalışırken, yaklaşık 100 bin kişi ise iş arıyor. 

Tuzla Kantonu bölgesinin linyit rezerveleri, önemli miktarda kaya tuzu ve diğer minerallerin üstünde bulunması nedeniyle özellikle eski Yugoslavya döneminde burada elektrik ve kimyasal imalat şirketlerinin açılmasına sebep oldu. Tuzla bölgesi, her zaman elektrik, tuz, kömür, deterjan, gübre, odun işleme ve mobilya üretimi ve tekstil endüstrisi ile ünlü bir bölge olarak biliniyordu. Bosna Hersek'te 1992-1995 yaşanan savaşın ardından bu fabrikaların çoğu kapandı. Yerel sendikaların verilerine göre, Tuzla bölgesinde savaştan sonra 66 fabrika kapatıldı. Savaştan sonra kapanmayan fabrikaların bir kısmı ise son 10-15 yılda özelleştirildi. Özelleştirilen devlet şirketlerinde ise, başarısız özelleştirme, yatırımcıların çekilmesi, maaşların, sağlık ve emeklilik sigortalarının aylarca yatırılmaması çalışanları memnuniyetsizliğe itti. Ayakkabı fabrikası "Aida" çalışanları daha önce birkaç kez protesto düzenledi. Tuzla Kantonu'na bağlı Jivinitse kentinde bulunan "Konyuh" mobilya fabrikasında çalışan yaklaşık 1000 çalışan ise başarısız özelleştirilme sonucu işsiz kaldı. Ülkenin en eski deterjan üreten şirketi "Dita" çalışanları ve diğer birçok şirketin işçileri de mağdur duruma düştüklerinden dolayı protestolar düzenledi. Çalışanların daha önce belli periyodlarla memnuniyetsizliklerini duyurmak amacıyla yaptığı bu eylemler, hükümet yetkililerince karşılık bulmadı.   

Çalışanların birçoğu, sigortalarının yatırılmamasından dolayı ne emekli olabiliyor, ne de devlet hastanelerinde tedavi görebiliyor. Senelerdir bunları kamuoyuna yansıtmaya çalışan vatandaşlar, sonuç alamayınca Şubat ayının başlangıcında eylemlerini sık aralıklarla yapmaya başladı.

Tuzla Kantonu hükümet binası önünde önceki gün toplanan kabalığa polisin müdahale etmesiyle olaylar bir anda büyüdü. Polisin müdahalesine protestocuların karşılık vermesi üzerine barışçıl bir şekilde devam eden eylemler, bugün hükümet binasının yakılmasıyla devam etti. 

Tuzla'da önceki gün başlayan bu olaylar hızlı bir şekilde Bosna Hersek'in diğer kentlerine de yayıldı. Tuzla'nın ardından dün Saraybosna, Zenitsa, Bihaç'ta devam eden protestolar, bugün Sırp nüfusunun yoğun yaşadığı Banya Luka, Priyedor ve Doğu Saraybosna'da da görüldü. 

Analistlerin görüşleri

Banya Lukalı ünlü analist Svetlana Ceniç,  "açlığın Bosna Hersek'i bütünleştirebileceğini" söyledi. Vatandaşların protestolarda bir olmasının Bosna Hersekli siyasi yetkililer için bir kabus olduğunu savunan Ceniç, "Halkın bir olmaması için her şeyi yapacaklardır. Banya Luka'da yaşayan birinin Saraybosna'ya destek veremeyeceğini söyleyeceklerdir. Protestoları sonlandırmak için yapmayacakları şey kalmayacaktır. Fakat çok önceden söylediğim bir şey var 'açlık hepimizi bir araya getirecek" diye konuştu.

Saraybosna Üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğretim Görevlisi Dr. Zdravko Grebo ise protestoların "yeni ve büyük bir olay" olduğunu ve bunun "Boşnak baharı"nın başlangıcı olduğunu iddia etti. Protestolarda koordinasyon eksikliğinin hissedildiğini belirten Grebo, "Yine de bu bilincimizin uyandığını gösteriyor. Önümüzdeki 2-3  ayda önemli bir şeylerin değişmesi lazım" dedi.

Saraybosna Üniversitesi Siyasi Bilimler Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Şaçir Filandra ise Tuzla protestolarının sadece bir başlangıç olduğunu ve ülkenin diğer şehirlerinde daha büyük protestoların olacağını iddia etti. Bosna Hersek'te yaşanan derin siyasi krizin sosyal krize yol açtığını dile getiren Filandra, tüm bunların varoluşsal krize dönüştüğünü ileri sürdü.

Siyasi Analist İbrahim Prohiç ise psikolojik teorilere göre sosyal isyanın daha önceden gerçekleşmesi gerektiğini açıkladı. 

Mostar Üniversitesi Sosyal Bilimler Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Slavo Kukiç ise Bosna Hersek'teki durumun sadece protestolar ile değiştirilebileceğini söyledi. 

 

Güncelleme Tarihi: 08 Şubat 2014, 03:22
YORUM EKLE
SIRADAKİ HABER

banner608

banner474