Kıbrıs’ın en kuzey batısında iki güzel köy var… Birinin adı Kayalar, diğerinin Sadrazamköy…
Burada denizle bütünleşen müthiş bir doğa var… İmkanların gelişmesi halinde turizm, hayvancılık ve seracılık açısından önemli işlerin yapabileceğini söyleyen 500 kadar köy sakini devletin ilgisizliğinden yakınıyor.
Diyalog’a konuşan Sadrazamköy Muhtar Mehmet Çakır ile Kayalar Muhtarı Mürsel Kurt, en büyük sorunun yol ve işsizlik olduğunu belirtirken; Karadeniz’den 1976’da ‘Tarım İşçisi’ olarak getirildiklerini ve bölgeye yerleştiklerini söyleyen vatandaşlar “O günden sonra kendşi halimize terk edildik” diyor.
Diyalog Tv’nin Halk Meclisi programına Lapta Belediye Başkanı Mustafa Aktuğ, Sadrazamköy Muhtarı Mehmet Çakır ve Kayalar Köyü Muhtarı Mürsel Kara’nın yanı sıra iki köyün sakinleri katıldı. Programa söz alan konuşmacıların görüşleri şu şekilde oldu:
Mehmet Çakır (Sadrazamköy Muhtarı):
Gözden uzak olan gönülden de uzak oluyor. En büyük sorun yol sorunudur. Yol sorununu çözebilsek diğer sorunların çözülmesi de daha kolay olacak. Bunun yanında kıyılarımız çok kirli, temizlenmesi gerekiyor. Başıboş köpekler ciddi sıkıntılar yaratıyor. Tarım ve hayvancılıkla geçiniyor köylüler ama şu anda gençler köyden göç ediyor. İş yok, gençler başka yerlerde ekmek arıyor. Ürettiğinizi de satma gibi bir sorunumuz var. Pazar sıkıntısı da büyük.
Mürsel Kurt / Kayalar Köyü Muhtarı
1976 yılında bölgeye geldik ve adeta unutulduk. O günden bugüne yoksullukla savaşıyoruz. Her gelen bir vaatte bulundu, not aldı gitti bir daha gelmedi. Yollarımız berbat. Biz her gün bu yolları kullanmak zorunda kalıyoruz. 8.00’de iş başı yapmak için 6.00’da kalkmamız lazım Lapta’ya gidebilmek için. Kışın toprak kaymaları oluyor daha da kötü oluyor. Bayındırlık Ulaştırma Bakanı’ndan randevu istedim, alamadım. Geçen gün Büyükelçimiz maçımıza geldi onla konuştuk, bize bu yıl sadece köy yollarını yapacağı sözü verdi, o nedenle umutluyuz. Üretim yapmaya çalışıyoruz ama su lazım. Tarım Bakanımıza sesleniyorum, bize sulama suyu lazımdır. Türkiye’den gelen su denize akmasın, köyümüze aksın”
Kemal Barbet:
Ben Karşıyaka’dan geliyorum. Bu yoldan gelirken arabamdan garip sesler çıkmaya başladı. Bu devlet bu yolları neden yapmıyor. Karayolları Dairesi var ama yok, insaf diyorum artık. Hangi parti isterse olsun siyasiler insana değer versin. Bu köyde serdar Denktaş’ın, Mehmet Ali Talat’ın evleri vardır.
İsmet Çakır:
Ben bu ülkeye 13 yaşında geldim, ben dede oldum ama hala yetkili görmedim bu köylere gelen. Burada balıkçılık var, ben birçok yetkiliye gittim balıkçı barınağına yatırım yapılsın istedim. Kimse ilgilenmedi Türkiye’deki bakanlıklara mektup yazdım, onlar sesimi duydu buradaki elçiliğe yazı gönderdiler barınak için. Ama 40 yıldır balıkçı barınağına bir Türk Lirası harcamadılar. 70 kilo voppa çıkardık geçen gün satamadık. Et balık kurumu olması lazım ki bunları değerlendirsin. Çıkan balıklar Rum tarafına satılıyor. Ana yola bakan yok. Burada yaşayan yabancılar kendileri para topladı ve temizlik yaptırdı başka şirkete. Hiç bakan yok.
Mustafa Çakır:
YDÜ İlahiyat Fakültesi mezunuyum. 80 mezunuz biz fakat hala günümüzde din kültürü ahlak bilgisi öğretmeni ve imamlar Türkiye’den getiriliyor. Ülkede yetişmiş eleman var ama hala Türkiye’den getiriliyor. Bu anayasaya da aykırıdır. Ben taksicilik yapıyorum.
Murat Çakır:
Köyden şehre göç genel bir sorundur. Bu durdurulamaz ama yavaşlatma yapılabilir. Burada iş yapamadığım için ben de Girne’ye taşındım. Köyde sportif aktivite yapılacak bir yer yok. Bunla ilgili hükümetten destek bekliyoruz. İki köy bir araya gelip bir futbol takımı kurduk, destek bekliyoruz.
Adem Çakır:
En büyük sorun göç… Bir de başka sorunumuz köye dönüş yolunda gece kulüpleri var. Bunlar rezalettir. Çocuklara nasıl anlatacaksınız buralarının ne olduğunu? Bunların kaldırılması gerekiyor. Köyümüzde hayvancılık çok iyi yapılabilir ama yapan kalmadı. Küçük başta iddia ederim adadaki en tatlı ettir.
Menşir Çakır:
Köyün kadınları olarak sorunumuz çok. Ne bir okulumuz var ne de sosyalleşeceğimiz bir toplantı yeri. Ancak mandıraya ve bahçeye gider eve geliriz. Devletin eli buraya hiç uzanmadı. Devletten hiçbir şey göremedim ben.
Binnaz Aslantürk:
45 yıldır burada yaşıyorum. Çocukluğumuzdan beri tarım ve hayvancılıkla uğraşıyorum ama hiç biri para etmedi. Ben 44 yaşında onkoloji hastası oldum. Tedavi gördüğüm müddetçe iki yıl boyunca devlet bana maaş bağladı. Daha sonra kesildi maaş. Doktor bana çalışmayacaksın dedi ama çalışmak zorundayım. Ahçılık yaptım bir otelde ama bir de zihinsel özürlü bir oğlum da var. İşimi bırakıp bakamıyorum çocuğuma. Ben işe başladığımda mecburu bir araba aldım ama 2 yılda araba hurdaya çıktı bu yollardan dolayı. Devletten ben destek istiyorum bize yakın yerlerde iş yerleri açabilirler, uzaktaki köylere ilgi göstersinler. Köy kadınlarına yönelik bir faaliyet yok. Kurslar yok, yakın köylerde de olsa gidebiliriz ama yok.
Mümtaz Türüt:
Burada ürettiğimiz sebze ürünlerini düşük fiyattan alıyorlar. Biz de açık pazarda satmak istiyoruz ama Girne ve Lefkoşa belediyesi bize izin vermiyorlar.
Mustafa Aktuğ (Lapta Belediye Başkanı)
Kuzey batının en uç noktası, en ücra yeri gibi, programın daimici konukları dahi gelmedi. 15 köye hizmet veriyoruz. 28 belediyenin en büyük toprak sahibi belediyeyiz. Tam 1 yıl oldu göreve geleli. Bir gecede köyler belediyeye bağlanınca bugünkü durum ortaya çıktı. Belediyelerin mali yapıları güçlendirilmeden yapılan bu bağlamalar mevcut hizmetin da aşağı düşmesini getirdi. Hem hizmet kalitesi düştü hem de mali yapı düştü. 24 milyon TL borçla bir belediye teslim aldık bir de sel yaşadık ve bunların üzerinden kalkmaya çalışıyoruz.
Programda söz alan çocuklar park ve halk plajı istedi. Park konusunda hemen harekete geçeceğini söyleyen Başkan Aktuğ, halk plajı konusunda da çalışmalar yaptıklarını sözlerine ekledi.