Kıbrıs'ta Türklerin uğradığı baskı ve zulmü ortadan kaldırmak ve Ada'ya barışı getirmek amacıyla Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK) tarafından 20 Temmuz 1974'te gerçekleştirilen Kıbrıs Barış Harekatı'nın gazileri, harekatın Ada'ya ve Kıbrıs Türklerine huzur ve özgürlük getirdiğini söyledi.
Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti (KKTC) Şehit Aileleri ve Malül Gaziler Derneği üyeleri ile Kıbrıs gazileri Yaşar Gevrek, Ersoy Taluğ ile eşi Jale Taluğ, üzerinden 47 yıl geçen Kıbrıs Barış Harekatı ile ilgili AA muhabirine açıklamalarda bulundu.
Gazi Gevrek, 1972'de "mücahit" olduğunu ve 1974'e kadar "Koçero Tepeleri" anılan yerde bu görevini sürdürdüğünü söyledi. 15 Temmuz 1974'te Rum-Yunan cuntasının Kıbrıs'ta darbe yaptığını ve o andan itibaren alarma geçtiklerini belirten Gevrek, 19 Temmuz'a kadar mevzilerde kaldıklarını ifade etti. Gevrek, "19 Temmuz'da bize ikişer saatlik izin verdiler, 'Gidin ailenizle helalleşin, yarın sabah çıkartma var ancak ailenize de söylemeyin.' dediler. Sabah 4 civarında iki Türk jeti başımızın üzerinden geçti ve bazı yerleri vurmaya başladı. Biz sevinçten havaya sekmeye başladık çünkü Türk askerinin gelip müdahale edeceğine inanmazdık. Birbirimize sarılıp kucaklaştık. Saat sabah 9-10 civarında korkunç bir uğultu duyduk, 'Eğer ki bu uğultu Rumların tanklarıysa yandık.' dedim. Uğultu çoğaldı ve batı tarafından kara kara uçaklar gördük. Uçaklar paraşüt atmaya başladı. Arkadaşlarla 'Türk askeri geldi.' diyerek kucaklaştık." dedi.
1963-1974 arasında Rumların Türklere yapmadığının kalmadığını hatırlatan Gevrek, Kıbrıs Türklerinin o tarihlerde çember altında yaşadıklarını kaydetti. Gevrek, "Biz Rumların baskısı yüzünden denize bile gidemezdik, deniz niyetine havuza giderdik. Barikatlardan geçerken binbir çeşit baskı görürdük. Kıbrıs Barış Harekatı sayesinde biz bu baskıdan kurtulduk. Biz Türk askerini gördüğümüzde bayram ettik. Kıbrıs Barış Harekatı öncesi Türkiye'den gelen dergilerde silahlı Mehmetçik fotoğrafı görürdük ve onları evde saklardık. Kıbrıs Barış Harekatı olmasaydı ya Kıbrıslı Türklerin hepsi eninde sonunda Rum olacaktı ya da tek bir Türk kalmayacaktı. Harekat, Kıbrıslı Türkleri özgürlüğüne kavuşturdu." ifadelerine yer verdi.
"1963'ten 1974'e kadar Rum tarafından çok çektik”
Gazi Taluğ, 1974 harekatı öncesinde Rum kesiminde Larnaka'ya bağlı Taşkent köyünde yaşadıklarını belirterek bu köyde 450 Türk, 350 Rum'un yaşadığını ve 1963-1974 arasında köyde hiçbir olay olmadığını söyledi. Diğer yandan 1963'ten 1974'e kadar bir bölgeden başka bölgeye gidemediklerini anlatan Taluğ, yollara kurulan barikatlarda Rumların, Kıbrıs Türklerini sorguya çektiğini ve bu barikatlarda birçok kişinin kaybolduğunu kaydetti.
Taluğ, "1963'ten 1974'e kadar Rum tarafından çok çektik, bizlere devamlı hakaret ederlerdi, aşağılarlardı. 1974'te Türk askeri Ada'ya geldiğinde sevindik, birbirimize sarıldık ve sevinç gözyaşları döktük çünkü Rum'un zulmünden kurtulmuştuk artık." dedi.
14 Ağustos 1974'te aynı köyde yaşadıkları ve yeri geldiğinde yemeklerini paylaştıkları Rumların Türk mahallesine gelerek erkekleri topladıklarını hatırlatan Taluğ, 15 Ağustos'ta topladıkları kişileri Limasol'daki esir kampına götürdüklerini ve aynı köydeki Rumların pencerelerden esir erkeklerle dalga geçtiğini anımsattı. Taluğ, "(Köydeki) Katliam duyulduktan sonra KKTC'nin Kurucu Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş'ın baskısıyla, Ekim 1974'te Birleşmiş Milletler Barış Gücü ilk bizim köyü Ada'nın kuzeyine getirdi. Ben kaçak yoldan geldim buraya. Ne zaman geldim ve Türk bayraklarını gördüm, toprağı öptüm ve gözlerimden yaşlar aktı." dedi.
"Türk bayrağını gördük 'işte kurtulduk!' dedik"
Harekatı ve o süreci yaşayan Jale Taluğ da 20 Temmuz 1974'te Türk askeri Kıbrıs'a geldiğinde babasının kendilerine "Türk askerleri Kıbrıs'a geldi." dediğini ve çok sevindiklerini söyledi. Jale Taluğ, yaşadıklarını şöyle anlattı:
"Rumlar, 14 Ağustos 1974'te evlerimizi bastı. Amcamları alıp gittiler. Babam benden küçük olan kardeşimi samanlığa sakladı. Babam muhtardı ve Rumlar ona 'Bir kağıt imzalayacaksın ve aldıklarımızı serbest bırakacağız' dediler. Babam iki erkek kardeşimi de aldı ve onları son görüşümdü. Ondan sonra katliamı öğrendik, hepsini öldürdüler. Ne zaman bu tarafa (Kuzey'e) geçtik ve Türk bayrağını gördük 'İşte kurtulduk!' dedik. O günleri hiçbir zaman unutmayız."