Kıbrıs Türk Esnaf ve Zanaatkarlar Odası (KTEZO) devletin giderlerini karşılamak için sürekli zam yaptığını savunarak, eylem sinyali verdi.
Odadan yapılan yazılı açıklamada, “Bir araya gelmek, hedefleri birlikte ortaya koymak, dünden bugüne yanlışı, eksiği saptayarak yeniden yola çıkmaktan başka çare kalmadı” denildi.
KTEZO’nin açıklamasında şunlar ifade edildi:
“İğneden ipliğe, gübreden akaryakıta, elektriğe her şey zamlandıkça zamlanıyor. Temel tüketim maddesiymiş, stratejik ürünmüş bakan yok. Zamların bir kısmı TL’deki değer kaybına bağlı olarak yaşanırken, bir kısmının da üretim yetersizliğinden kaynaklandığı görülüyor. Bir kısmı ise kurumların veya devletin borçlarından kaynaklanan faizlerin fiyatlara yansımasından başka bir şey değil…
Bu kadarla kalsa neyse… Bütün bu zamlar yetmediği için şimdi de Fiyat İstikrar Fonu’na yapılan zamlar sıraya girdi. Bazı ürünlere yapılan fon artışları yüzde ellinin üzerine çıktı.
Peki neden? Herkeste biliyor ki bütçede para kalmadı. Borç, devlet ve kurumlarda paçalardan akıyor. Bu büyüklükteki zamların pek çoğu, devlet iki yakasını bir araya getiremediği için oluyor.
Gizleyen de kalmadı zaten. Maliye devlet giderlerini karşılamak için zam yöntemini kullanıyor. İki yıldır da bu böyle gidiyor. O kadar ki tahsil edip edemeyeceğini düşünmeden, insanlarda ödeme gücü var mı yok mu umursamadan zam yöntemine sarılıyor. Tam bir çaresizlik…”
Devlet yoksulların ekmeğine göz dikti
Belediyeler değişiklik yasa tasarısı adı altında getirilmek istenenin de zamdan başka bir şey olmadığının savunulduğu açıklamada, şunlar belirtildi:
“Borçlu belediyelerin borç yükü olduğu gibi halkın ve işletmelerin sırtın yükleniyor. Kısacası devler bütün bunları bir hak, bir lütufmuş gibi yapmayı kendisine ayrıcalık sayıyor. Giderlerde kısma, harcamalarda tasarruf, dayanışma devlete ait kitabın hiçbir sayfasında yazılı değil.
Bu böyle gider mi? Gitmediği çoktan belli oldu. Devlet yoksulların çorbasını geçti, ekmeğine de göz dikmeye başladı.
Bir araya gelmek, hedefleri birlikte ortaya koymak, dünden bugüne yanlışı, eksiği saptayarak yeniden yola çıkmaktan başka çare kalmadı. Dünün tükendiği, devraldığımız kötü mirasın devam edemeyeceği, eski alışkanlıklarla yürüyemeyeceğimiz artık açığı çıktı. Belki de daha önemlisi bütün bunları bu ülkeye reva görenlerin sorumsuzluğu, yanlarına kar olarak kalmış olmasıdır. Bu yolu, hayatı can çekişerek mi yürüyeceğiz yoksa onurumuzla mı? Tercih bizim!”