banner564

Bafra yatırım alanları gecikmeden hayat bulmalı 

Bafra yatırım alanları gecikmeden hayat bulmalı 
banner598

Türkiye Bafra’dan bahsetmiyorum. Burası Kuzey Kıbrıs turizm sektörünün can damarıdır. Neden bu bölgeye Bafra deniyor? Belki de Doğu Akdeniz Bölgesi’nin en güzel tütünü bu bölgede yetiştiğindendir. Tütün üreticiliği yetmişli yıllardan doksanlı yılların ortasına kadar bölgede devam etmiş. Daha sonraları ise maalesef devam ettirilmemiş. Son yıllarda bildiğim kadarı ile tekrardan tütün yetiştiriciliği bölgede başladı. Ünlü Bafra sigaralarının Kıbrıs Muadili olan Harman sigarasının tütününün çıktığı yerdi bu bölge. Neyse konumuza dönelim. 
 İki binli yılların tam da başında dönemin iktidarı buranın altın kum sahillerini keşfetmiş ve tütün artık para etmiyor burayı turizm destinasyonu yapalım denilmiş. Sadece denilmiş ve bütünleyici planlar yapılmamış. Ne şehircilik, ne de turizm planlama anlamında bütünsel bir plan yapılmamış. Doğudan batı ucuna on dokuz parsele ayrılmış ve Kuzey Kıbrıs turizm ekonomisinde marka olma yolunda büyük bir adım atılmış. Bölgenin ismi aslında “Vokolida: Yani Sığır Çobanının Kızı” anlamına geliyor. Haritadan da göreceğiniz üzere sekizinci parsel hariç TC Elçiliğine tahsis edilirken; diğer parseller de turizm dünyasının hizmetine sunulmuş. Unutmadan bölge sahil şeridi yaklaşık dört buçuk kilometre uzunluğunda. 
Bu arada en son söyleyeceğimi en başta belirteyim. Uzun zamandır hem yakın çevremden, hem de turizm sektörünün içerisinden olan dostlarımdan bu bölgede tahsis edilmiş arazilerin ne olduğuna dair birçok soruya maruz kalıyordum. Bir Kıbrıs Türkü olarak, bu arazilerin yatırıma dönüşmesi hepimizin en büyük isteğidir. Bir akademisyen ve eski bir bürokrat olarak Bafra Bölgesine karşı çok hassas bir duruş sergilemeliyiz. Kimseyi suçlamadan bu bölgenin bir turizm destinasyonu olması en önemli turizm stratejik hamlemiz olmalı. 

Bölge halkı turizm tesisleri ile bütünleşmeli 
Bafra köyü yaklaşık 800 kişi. Bölgenin geçim kaynağı oteller ancak bölge halkı her ne hikmetse bir türlü bölgenin tesislerinden yeteri kadar kazanç sağlayamıyor. Bölgede açık olan dört tesis bölgede yeteri kadar ekoturizm ve agroturizm kapsamında köylünün ürettiklerini (sebze, meyve ve diğer gıda ürünleri) alıyor ama bölge halkı kendilerine tahsis edilen tarımsal arazilerin gerekli altyapısını devlet kanadından (yol, su, elektrik) sağlanamadığı için bir türlü gerekli üretim bölge otellerine sağlanamıyor. Zaman zaman Mehmetçik Belediyesi ve bölge otelleri, temizlik ve altyapı ihtiyaçları için ters düşüyorlar. Ama öyle büyük bir sıkıntı yaşanmıyor bildiğim kadarı ile. 
Bölge fiziki planlaması yapılırken bütünlüklü bir plan yapılmadı. Geçmişte sahil şeridi boyunca yapılan parselasyonlar ne yazık ki köy ile entegre edilmedi. Otellerden arda kalan bölgeler turizm destinasyonu olarak design edilmemiş yani planlanmamış açıkçası. Örneğin, otellerin dışına çıkmak isteyen kişiler için rekreasyon alanları (park, eğlence alanları, restoranlar, cafeler, alışveriş çarşı alanları oluşturulmamış. Bölgenin florası, faunası ve diğer kültürel ve tarihi yerleri turizm olgusu içerisine dahil edilmemiş. Bir de faunadan bahsetmişken, yıllardır bölgedeki otellerin arıtmasını yapan tesis, yıllar içerisinde yetersiz kalmaya başlayınca sivrisinek ve diğer böcekler bölgeyi hem ziyaret edenleri, hem bölge halkını, hem de bu milyon dolarlık yatırımları zaman zaman çok zor durumda bırakıyor. 

Bölgedeki aktif oteller
 Bölgeye ilk açılan otel Kaya Artemis 2007 yılından beri hizmet veren bölgenin en eski oteli. İlk açıldığı dönemlerde Rumları bile kıskandıran bir mimaride yapıldığı için (Artemis tapınağı tema olarak kullanılmış) yatak sayısı ile (yaklaşık 1300 yatak) buranın göz bebeği oldu. Kaya Grubu bildiğiniz üzere 2018 yılında Girne’ye müthiş bir yatırım daha gerçekleştirerek Kaya Palazzo Oteli’ni yaptı. Yatırım anlamında misyonunu devam ettirdi ve Karaoğlanoğlu Bölgesi harika bir tesis kazandı. 
Takvimler 2010 yılını gösterdiğinde yine müthiş bir tesis Nuh peygamberin müthiş gemisinden ilham alınarak projelendirilen Nuh’un Gemisi Otel Kıbrıs Türk turizm sektörüne kapılarını araladı. Çok görkemli olan açılışı hala daha belleklerimizde yer etmektedir. 
Turizm ve Çevre Bakanlığı Müsteşarlığı dönemimde sırası ile 2018 yılında Limak Cyprus ve Concorde Otel açıldı. Yarattıkları istihdamlar ve bin yataktan fazla kapasiteleri ile hem Kıbrıs turizminin standart otelcilik hizmet ve servis katsayısını yükselttiler, hem de adanın turizm destinasyonu olarak dış dünyadaki algısının müthiş derecede değişmesine katkı koymaya başladılar. Bu tesisler öylesine profesyonelce tasarlandılar ki, gerçek anlamda Güney Kıbrıs’taki turizmci dostlarımıza “İşte bu iş böyle yapılır“ dedirttiler. 
Şüphesiz Limak ve Zafer İnşaat yatırımcıları ile sağladığımız güven ortamı, o dönemde bizlerin de sektörün içerisinden gelen kişiler olarak yaptığımız gayretler bu tesislerin hayat bulmasında önemli bir role sahipti. Bu kişilerin önüne zaman zaman konulan bürokratik engelleri aşmak için herkesin üstüne düşen vazifeyi yaptığını hatırlarım. 

Yatırımı bekleyen parseller
Sizlere haritadaki parsellere bir bakmanızı tavsiye ediyorum. Eksen Proje (Nuh’un Gemisi), Kaya Turistik tesisleri (Artemis), Şimşekler (Limak), Zafer Taahhüt (Concorde) büyük bir özveri ile bu arazileri yatırıma dönüştürmüş. Diğer parsellerin güncel durumunu bilmiyorum. Parsel 17’de adı geçen Bilgili Güney Tur Yatırım LTD (Pegas Kıbrıs) olarak değişmiştir. (Bu harita bir yıl öncesinin haritası). Kimseyi de zan altında bırakmak aklımın ucundan geçmez. Ancak yatırıma dönüşmeyen parsellerin birçoğunda ne fiziki iyileştirme yapılmış ne de hala daha taş taş üzerine konulmuş durumda. Ben açıklamayım ama isteyen Turizm Bakanlığından bu parsellerin kimlere ait olduğunu sorabilir. 
 Hiç unutmam, bu yatırıma dönüşmeyen arazilerin tahsisi yapılmış kişilere 2018 sonunda kendi imzam ile yazı göndermiş ve hepsini teker teker bakanlığa çağırmıştık. Bu araziler üzerine yatırım yapılması en başta daha önce de belirttiğim gibi en başta beni mutlu eder; ama ne yazık ki bu parselleri elinde tutan ama yıllardır yatırıma dönüştürmeyen kişiler bir an önce ellerini taşın altına sokmalı. Asla bu yerleri bazı kesimlerin söylediği gibi bir kısmı rant için tutuyorlar, satmak için emlakçılara yetki verdiler de demeyeceğim. Bildiğim kadarı ile bazı parsellerin yatırımcıları gerçek dışı gerekçeler göstererek bu yatırımı yapmıyorlar ve zamana oynayarak süre uzatması istiyorlar. Bizim yetkili olduğumuz dönemde ben buna müsaade etmedim ve bu asla kabul edilebilir değildir. Buradan bir çağrı yapmak istiyorum yeni Turizm ve Çevre Bakanımıza.
Yapacağı en önemli icraat, bu yatırımcıları bakanlığına çağırması ve bu yatırımların ne zaman gerçekleşeceğine dair izahat istemesi. Gerçek yatırımcı, gerçek olmayandan ayrılmalı. Kıbrıs Türkü’nün malı olan bu güzide yerlere şark kurnazlığı ile konmasına veya menfaat sağlamasına asla izin verilmemeli. Haritada parseller ve yatırımcıların kimler olduğu yazmaktadır. Yatırım yapmayacaklar ise, yatırımı gerçekleştirecek kişilere verilsin bu kadar net. 
Bu yatırımların hayat bulması ile ancak turizm sektörümüz şahlanıp ayağa kalkabilir, yeni istihdamlar ve destinasyon olarak mevcut yatak kapasitemiz 26 binden, 40 bine çıkabilir. Yatırımların hayat bulması turizm destinasyonumuza sınıf atlatır. Bölgede kurulacak Mağusa içerisine feribot seferleri ve diğer kolay, ucuz ulaşım ağı bölgeyi bir anda tüm Kıbrıs adasının göz bebeği yapar. Güney de dahil. Sağlık ocağı, güzel bir çarşı, restoran, cafeleri bir anda gözünüzde canlandırın. “Hayal edebilmek her şeydir” der Einstein. Bunlar uzak hayaller olmamalı. Kıbrıs Türkü bunu hak ediyor.

Güncelleme Tarihi: 12 Temmuz 2020, 04:05
YORUM EKLE
SIRADAKİ HABER

banner608

banner473