Çiğdem AYDIN

   Cumhuriyetçi Türk Partisi’nin (CTP) önemli isimlerinden, Güzelyurt eski milletvekili ve eski ilçe başkanı Vasfi Candan, Kıbrıs sorunununda çözüme en yakın bir dönemden geçildiğini söyledi. Candan “Kıbrıs Türk tarafı açısından burada bilmemiz gerekir ki al-ver sürecinde verebileceğimiz sadece topraktır.1974 öncesinde Türklerin tapu düzeneğinin çok üzerindeyiz şu anda bunun birazını vermemiz gerekiyor” dedi.

   Candan, toprak tavizine karşılık 1960 Kıbrıs Cumhuriyeti’ndeki haklarımızı da artık geri almamız gerekiğini belirtirken, dengeli bir anlaşmadan yana olduğunu ifade etti.

   Candan, “Rumların endişesi Türkiye’nin daimi garantörlüğüdür.Türkiye’nin de bu noktada taviz vermesi gerekmektedir. Artık soğuk savaş dönemleri geri kalmıştır. Bir takvimlendirme ile orta vadede asker de azaltılmalıdır” dedi.

   Vasfi Candan, Diyalog’un sorularını şöyle yanıtladı:

Soru:Siyasete ne zaman başladınız, ne zaman ara verdiniz?

Yanıt: “Siyasete, 1993 yılının Aralık ayında milletvekili olarak başladım. Cumhuriyetci Türk Partisi’nden (CTP) Lefkoşa Milletvekili adayı oldum ve kazandım. 5 yıl vekillik yaptım . Daha sonra CTP Merkez Yönetim Kurulu Basın ve Halkla İlişkiler görevinde 3 yıl bulundum. 2004 yılında BRT Yönetim Kurulu Başkanlığına geldim ve BRT’nin kendi tüzüğüne göre partideki bütün görevlerimden istifa etmeliydim, ettim. Haziran 2009  yılında bu görevim de sona erdi. Aynı gece, yani 4 Haziran’da Güzelyurt ilçe Başkanlığı seçimlerine katıldım ve kazandım. 2011 Ekim ayında kendi isteğimle ilçe başkanlığı görevimi bıraktım. Mayıs 2013 yılında tekrar ilçe yönetim kurulu sekreterliğine seçildim ve hala devam ediyorum. 1993 yılından 2004 şubat ayına kadar parti meclisi üyeliğinde idim. Gönüllü olarak 1998 yılından bu yana da partim ve ülke çıkarları için hizmet veriyorum.”

Öğretmenlikten vekilliğe

Soru: Siyaset öncesinde ne iş yapıyordunuz, şimdi ne yapıyorsunuz?

Yanıt: “Siyasetten önce İlkokul öğretmenliği yaptım. 1970 yılının Eylül ayında başladığım öğretmenlik görevim 1993 yılına kadar devam etti.”

Soru: Ekonomik durumunuz nasıl? Nasıl geçiniyorsunuz? Ne kadar maaş alıyorsunuz?

Yanıt: “Ekonomik durumum normal. Geçinecek kadar. Milletvekilliği emekli maaşı alırım 7 bin 500 TL civarında, eşim de emekli.”

Soru: Bakmakla yükümlü olduğunuz kimseler var mı?. Kimlerdir? Ne iş yapıyorlar?..

Yanıt: “Bakmakla yükümlü olduğum kimse yok. Kızım evli ve Tarih öğretmeni. Oğlum da milletvekili, şu anda herkes kendi geçimini sağlayabilecek güçte.”

Soru: Son zamanlarda ciddi bir sağlık sorunu yaşadınız mı?. Yaşadıysanız ne tür sorunlar?..

Yanıt: “Hayır sağlık sorunu yaşamadım. Çok düzenli beslendiğimi söyleyemem ama ben biraz geniş yürekli bir insanım olaylar karşısında panik olmam serin kanlıyımdır ve pozitif bakarım her şeye.Yani her şeyin kötü yanını değil iyi yanını görürüm. Sanırım bu nedenle de stresten uzak bir hayatım var sağlıklı yaşamı buna borçluyum.Tabi ki alkolü çok az olmakla beraber sigara da kullanmam.”

Soru: Siyasetten ayrıldıktan sonra dostlarınızın size karşı ilgisi değişti mi?. Arayıp, soran oluyor mu?..

Yanıt: “Benim dostlarım hiç eksilmedi. Zaten siyasete de ara vermedim. Dostlarım her zaman yanımda oldu. Bağımız hiç kopmadı. Ben hiç toplumdan da kopmadım, kimseye küsmedim, kimseye kırılmadım darılmadım.”

Sağ partilerde zigzaglar daha fazla

Soru: Bugünkü siyaseti nasıl buluyorsunuz? Yanlışlar nedir? Neler yapılmalı?

Yanıt: “Dönem dönem hayretler içerisinde kalıyorum. Siyasal ve ekonomik statüsü oturmamış  bizim gibi ülkelerde  siyasiler davranış biçimlerinde gel gitler olur. İnsan ilişkileri, meclis çalışmalarında bu gel gitler çok fazla oluyor. Bu özellikle sağ partilerde oluyor. Sağ partilerde siyaset yapan arkadaşların kişisel davranışları, zigzagları ve halka verilen sözlerin tutulmaması toplumda bir güven eksikliği yaratıyor. Sol partilerde bu davranış şekilleri genelde yoktur ve daha çok parti ilkeleri doğrultusunda hareket edilmektedir. Bana göre ülke genelinde CTP’de siyaset yapan arkadaşlar toplum sorunlarına daha duyarlıdır. Yapılan en büyük yanlış siyasette ray değiştirmektir ve topluma verilen sözlerin tutulmamasıdır. Acil çözülmesi gereken ve toplumun beklentileri olan sorunlar bulunmaktadır. Ama ne yazık ki bir lakayıtlık vardır bu konuda ve bu lakayıtlığı da sağ partilerde görüyoruz. İşte bu yapılan en büyük yanlışlardır. Eğer bir icraat yapılacaksa bu toplumun genelinin menfaatine olmalıdır, birkaç kişinin çıkarları uğruna bir icraat yapılmamalı. Öncelikli sorunlar ele alınarak bunlar çözüme kavuşturulmalıdır ve siyasiler de bu yönde tavır almalıdır. Halk bunu takdir eder. Hükümette kim olursa olsun yapılan iyi icraatlar muhalefet de dahil olmak üzere halk meclisi bir bütün görür ve bunu takdir etmesini bilir. Oy çokluğu değil yasalarda oybirliği olmalıdır kimsenin aklında bir soru işareti olmamalı. Özellikle meclis iç tüzüğü ivedi olarak değiştirilmelidir 26 yeter sayısı ortadan kalkmalı ve meclisin işlevselliği bu şekilde artırılmalıdır. Çünkü hal böyleyken yasama, yürütme, yargı kolları direk olarak etkileniyor. Örneğin yargı konusu Güzelyurt’ta 2 tane yargıç var ve Lefke’ye de bakıyor. Davalar birikiyor bu defa halkın adaleti uzun süre beklemesi söz konusu oluyor. Yani diyorum ki devlete yapılan istihdamlar da ülkenin, toplumun ihtiyacına ve aciliyetine göre yapılmalıdır.”

Çözüm iklimindeyiz, yemek servise hazır

Soru: Kıbrıs sorununun çözümü konusunda ne düşünüyorsunuz?

Yanıt: “Sanırım bugüne kadar yapılan girşimlerin çözüme en yakın girişimlerinin içerisinde olduğumuz bir iklimdeyiz. Bu konu sadece Türk-Rum değil Avrupa Birliği, İngiltere için de en uygun zamandır yani davranışlar çözüm yönündedir. Şu anda iyi bir fırsat vardır çözüm için. Doğalgaz konusu da bu süreçte iyi bir ivme katabilir. Her iki tarafında ekonomik durumları ve Avrupa Birliği ilişkilerine de bakılacak olursa Kıbrısta bir çözüm için oldukça müsait bir dönemin içerisindeyiz. 1974 yılından itibaren bakacak olursak eğer 40 yıldır bu konuda mutfak çalışmları yapılmıştır artık yemeğin servis edilme vakti gelmiştir.”

Soru: Kıbrıs Türk tarafı çözüme hazır mı?. Değilse ne yapmalı?..

Yanıt: “Bana göre Kıbrıs Türk tarafı hazırdır. Özellikle 1974’ten sonra en mağdur bırakılan kesim Güzelyurt’ta yaşıyor. Artık ülke insanı üzerindeki bu belirsizliği tüketmek lazım. Ganimet düzeni ile oluşturduğumuz bir yapı var. Ama bundan sonra bu ganimet düzeni üzerine kurduğumuz kurumları Dünya normlarına uyumlaştırmamız gerekiyor. Bu bu şekli ile gitmez ve sürdürülemez. Yasalarımızı, yaşantımızı çağdaş dünayaya uydurmak ve buna göre yaşamamız gerekmektedir.”

Toprak verilecek haklar alınacak!

Soru: Müzakerelerde en önemli sorun ne olacak? Ve bu nasıl çözülebilir?..

Yanıt: “En önemli sorun toprak ve mülkiyet konularında yaşanabilir. Kıbrıs Türk tarafı açısından burada bilmemiz gerekir ki al-ver sürecinde verebileceğimiz sadece topraktır. 1974 öncesinde Türklerin tapu düzeneğinin çok üzerindeyiz şu anda bunun birazını vermemiz gerekiyor ama 1960 Cumhuriyetindeki haklarımızı da artık geri almamız gerekiyor. Yani biz toprak vereceğiz mesela onlar da bize 60 Cumhuriyetindeki haklarımızı geri verecek. Dengeli bir anlaşma olmalıdır. Rumların endişesi ise Türkiye’nin daimi garantörlüğüdür. Türkiye’nin de bu noktada taviz vermesi gerekmektedir. Artık soğuk savaş dönemleri geri kalmıştır. Bir takvimlendirme ile orta vadede asker de azaltılmalıdır. Ve askerin tuttuğu yerlerde adım adım iade edilmelidir. Eğer bir göç yaşanacaksa da bu göçün ne zaman nasıl ve nereye doğru yaşanacığı topluma anlatılma ve bunun planlaması iyi yapılmalı. Yani eğer ben göç edeceksem burada nereye gideceğimi ve gittiğim yerde nasıl geçineceğimi de bilmeliyim gibi.”

Soru: Çözüm olursa siz ne yapacaksınız?..

Yanıt: “Çözüm olursa kendime yeni bir dünya kuracak değilim. Tabi ki mevcut koşullara uyacağım.Ve ailemi insanlarımızı oluşacak olan yeni koşullara uyumlaştırmak için elimden gelen katkıyı yapacağım. Çözümü artık görmek istiyorum.Geleceğimizin ne olacağının belirlenmesini görmek isterim. Özellikle Kıbrıs Türkü için.”