Yasal sorunlar
KKTC Yargısının Saygınlığı (2)
Yazan:
Taner Erginel
Emekli Yüksek Mahkeme Başkanı
Türk ordusu subaylarının Anglosakson hukuk sistemini uygulaması
KKTC de uygulanan Anglosakson hukuk sisteminin temel ilkelerini anlatmaya başlarken geçmişte yaşadığım bir olay aklıma geliyor. Eski Askeri Ceza Yasasına göre Kıbrısta bulunan Güvenlik Kuvvetleri Askeri Mahkemesinde bir sivil yargıcın yanında iki subay görev yapardı. Mahkemeye atanan subaylar genellikle Türk ordusuna bağlı Harp Okulu mezunu binbaşılardı.
Yargıç olduğum ilk yıllarda bu Mahkemede görev yapmaya başlayınca birlikte çalışacağım binbaşılara sistemimizin ilkelerini anlatmaya çalıştım. Tabii kendim bildiğim kadarını anlatabiliyordum. Şaşırarak dinlediler. Anlattığım ilkeleri birlikte uyguladık ve mahkemede en küçük bir sorun bile yaşamadık.
Onlara anlattığım Anglosakson hukukunun temel ilkeleri idi. Aynı ilkeleri bu yazı dizisinde sizlere de anlatmaya çalışacağım. Özetle “Her davada iki taraf vardır. Biz tarafsız bir konumda iki tarafın yani savcılık ve sanığın iddialarını dinleyeceğiz ve dürüst bir şekilde değerlendirip hangisinin hangi ölçüde haklı olduğunu saptayacağız” dedim. Bu yaklaşım Kontinental sistemin uygulandığı prosedürden farklıdır. Orada yargıcın inisiyatifi ele alarak otoriter bir şekilde bazı kuralları uygulayarak yargılamayı yapması gerekir.
Kıbrıs Rumlarının Askeri Mahkemede yargılanması
1974 ü izleyen yıllarda Güvenlik Kuvvetleri Askeri Mahkemesinde görevimizin büyük bölümü sınırlarımızı izinsiz geçen kişileri yargılamaktı. Bazen sanıklar arasında Kıbrıslı Rumlar da bulunurdu. Onların doğal olarak Türk ordu mensuplarına karşı tepkili olacaklarını düşünüyorduk. Buna rağmen bazen farklı yaklaşımlarla karşılaştık.
Bir gün Askeri Mahkeme Mukayyidi yargıçların odasına geldi ve bekleme odasında Rumların aralarında konuştuklarını, kendisinin Rumca bildiği için ne konuştuklarını anladığını söyledi. Rumların aralarında konuşurken birbirlerine “Merak etme bu yargıçlar bizimkilerden iyidir.” diyorlarmış. Yani Türk subayların dahi Rum yargıçlardan daha adil olduğunu söylüyorlarmış. Onların böyle düşünmelerinin nedeni ne olabilirdi?
Bunun nedeni hukuk sistemimizin temel ilkelerini doğru uygulamamız olabilir miydi?
Sistemimizin temel ilkelerinin takdir edilmesi gerektiğini anlatan örnekleri çoğaltmamız mümkündür. Buna karşılık sistemin temel ilkelerinden uzaklaşıldığı zaman şikayetlerin arttığını gösteren örnekler de az değildir. Bu olaylar bugün karşılaştığımız sıkıntılara ışık tutamaz mı? Bugün yaşadığımız sorunların nedeni benim eskiden subay arkadaşlara anlattığım hukuk sistemimizin temel ilkelerinin genç hukukçular tarafından bilinmemesi ve uygulanmaması olamaz mı?
Bu ilkeler nelerdir? Nasıl bir yöntem salonda davaları dinleyen Rumların bile kaygılarını gideriyor ve mahkememizi övmek zorunda bırakıyordu? Bu sorulara doğru bir yanıt verebilmek için KKTC de uygulanan hukuk sistemini incelememiz, sitemim temel ilkelerini öğrenmemiz gerekmektedir. O zaman son zamanlarda yargıya yönelik şikâyetlerin sistemin doğru uygulanmamasından kaynaklanıp kaynaklanmadığını anlamamız mümkün olacaktır.
Türkiye’de uygulanan Kontinental Hukuk Sisteminin özellikleri
Türkiyede uygulanan hukuk sistemine, Kıta Avrupası sistemi, Kontinental hukuk sistemi veya Sivil Hukuk sistemi denir. Yaptığımız araştırmalarda bu sistemin temelinin 1804 Fransız Medeni Kanununa dayandığını görürüz. 1804 Fransız Medeni Kanununu yaptıran Fransız İmparatoru Napolyon Bonapart olduğu için bazen sistem de Napolyon un ismi ile anılmaktadır. Kontinental sistem dünyanın yarıya yakınında uygulanmaktadır.
Kontinental Avrupa ülkeleri ve bu arada İsviçre de bu sistemi uygulamaktadırlar. İsviçre Medeni Kanununda yer alan Kontinental yargılama yöntemi 1926 yılında Türkiyeye gelmiştir. Türkiye hukuk fakültelerinde okuyanlar doğal olarak usul hukuku adı altında bu sistemi öğrenirler. KKTC hukuk fakültelerinde de Kontinental sistem öğretilmektedir. KKTC hukuk fakülteleri mezunları da Kontinental sistemi öğrenerek mesleğe atılırlar.
KKTC de uygulanan Anglosakson hukuk sistemi ise İngiliz yargıçların uzun bir süreç içinde “Yargılama nasıl adil olabilir?” sorusunu sorarak buldukları kurallardan oluşmaktadır. Bu sistem Kontinental sistemden çok farklıdır.
Anglosakson hukuk sisteminin yani İngiliz usul hukukunun İngiltere hukuk fakültelerinde öğretildiği sanılır. Halbuki gerçek böyle değildir. İngiltere’de avukat veya yargıç olarak çalışabilmek için önce bir hukuk fakültesinden mezun olmak ve daha sonra da usul hukukunun okutulduğu bir yüksek okul olan “Inns of Court” dan mezun olmak gerekir. Fakültelerde genel hukuk bilgileri öğretilir. Yüksekokulda ise usul hukuku yani sistem öğretilir.
İngiltere’de avukat veya yargıç olmak için her iki okuldan mezun olmak zorunlu olduğu halde Kıbrısta bu okullardan birinden mezun olmak yeterlidir. Kıbrıslı Türk öğrenciler genellikle, bir fakülteden mezun olup mesleğe atılırlar. Böylece İngiltere’de hukuk tahsili yapanlar da sistemi öğrenme fırsatı bulamamaktadırlar.
Bu nedenlerle KKTC de hukukçuların sistemi öğrenmeden meslek icra etmesi sorunu ortaya çıkmıştır. Hukukçuların okullarda öğrenemedikleri sistem ile ilgili bilgileri özel bir gayret ile öğrenmeleri mümkün olabilir. Ancak çalışıp para kazanmaya başlayan bir hukukçunun genellikle bunu yapacak vakti olmaz. Bu nedenle KKTC, sistemi öğrenme olanağı bulamayan hukukçuların çalıştığı bir yer olma tehlikesi ile karşı karşıyadır. Yargıya yönelik şikâyetlerin artmasının nedeni bu olabilir.
Birlikte çalıştığım hukukçu arkadaşlarla okullarda öğrenemediğimiz Anglosakson hukuk sistemini öğrenmek için özel bir gayret gösterdik. En fazla yararlandığımız kitap “Odgers on Pleadings and Practice” isimli kitap oldu. Bunun yanı sıra bazı İngiltere Yargıtay kararlarından da çok yararlandık. Yaptığımız çalışmalar sonunda elde ettiğimiz bilgilerle “Kusursuz Yargı Oluşturma Çabaları” isimli kitabı yazdım. Bu kitapta, Kıbrıs’ta uygulanan Anglosakson sistem ile Türkiye’de uygulanan Kontinental sistemi inceleyerek farklarını anlatmaya çalıştım.
Bugün yargının saygınlığı tartışma konumuz olduğu için bu bilgileri sizlerle de paylaşmaya çalışacağım. Niçin Anglosakson sistemin temel ilkelerine bağlı kalındığı zaman halkın yargıya daha büyük saygı duyduğunu öğreneceğiz.
KKTC de uygulanan Anglosakson sistemin özellikleri
Anglosakson sistemin diğer ismi Common Law sistemi veya İçtihat Hukuku sistemidir. ABD, Kanada, Hindistan ve Avustralya gibi eski İngiliz kolonileri dahil dünyanın önemli bir bölümünde uygulanmaktadır.
Bu sistemde uygulanan yargılama yöntemine “Adversarial” denir. “Adversarial” yargılama yöntemi, “Karşılıklı Mücadele” yöntemi anlamına gelir. Yargılamanın iki eşit tarafın karşılıklı mücadelesi olarak gerçekleşmesi demektir. Bu yöntemde esas yargılamayı yargıcın değil tarafların yapması beklenir. Yargıç, tarafsız bir konumda önündeki mücadeleyi izleyecek ve yönetsel kararlarla, taraflardan birinin diğerine haksızlık yapmasını veya haksız avantaj elde etmesini önleyerek gerçeği bulmalarına yardımcı olacaktır. Karar aşamasına kadar yargıcın davaya fazla bir müdahalesi olmayacaktır.
Bu yöntemde yargıç son derece pasif konumdadır. Bir futbol hakemi gibi davayı ve duruşmayı yönetmektedir. Daha sonra karar verirken iki tarafın iddiaları arasında hangisini tercih ettiğini gerekçeleri ile belirterek davayı sonuçlandıracaktır.
Anglosakson usul kuralları, yargıcın tarafsız bir konumda mücadele eden tarafları nasıl yöneteceğini belirleyen kurallardır. Bu kurallar gerçeğin doğru ve tam bir şekilde ortaya çıkması için konmuştur.
Yargıç daha sonra karar aşamasında yasaların kendisine tanıdığı geniş takdir yetkisini de kullanabilecektir. Bu alanı da geçmiş içtihatları dikkate alarak dolduracaktır. Önündeki olayı geçmiş içtihatlardaki olaylarla kıyaslayacak ve adil bir sonuca ulaşacaktır. Adalet bu kıyaslamanın doğru yapılması ile gerçekleşebilir.
Eğer bir konuda geçmişte verilmiş bir içtihat yoksa yargıç kendisi içtihat oluşturmaya çalışacaktır. Oluşturulan içtihatların bir süre sonra yasal kurallar haline geleceğini böylece hukukun gelişeceğini bilerek hareket edecektir.
Anglosakson sistemde yargıcın tarafsızlığı sistemin en önemli özelliğidir. Yargıcın tarafsız olması önemlidir fakat yeterli değildir. Mahkemeye gelen herkesin yargıcın tarafsız olduğunu görmesi ve tarafsızlığından kuşku duymaması gerekir.
Bir davada taraflardan biri yargıcın tarafsızlığından şüphe ediyorsa yargıcın o davadan çekilmesi ve davayı bir meslektaşına devretmesi gerekir. Bu konuda bir yasa veya tüzük olmasına gerek yoktur. Çünkü tarafsızlık sistemin temel ilkelerinden biridir. Kendiliğinden uygulanması gerekir. Uygulanmadığı zaman sistem bozulacaktır. İngiltere’de taraflardan birinin yargıcın tarafsızlığından şüphe ettiğini ima etmesinin bile davadan çekilme sonucunu doğurduğu söylenir.
Devam edecek
6 bölümden oluşan bu yazı dizisinde KKTC yargısının sorunlarını tartışacak, yargının eleştirilmesini önlemek ve saygınlığını artırmak için görüşler üretmeye çalışacağız.