Cumhurbaşkanı adayı Tufan Erhürman, Rusya ve ABD Dışişleri Bakanları’nın Kıbrıslı Türkleri görmezden gelmesinin kabul edilemez olduğunu vurguladı, “çok acil aktif dış siyaset” vurgusu yaptı.
Erhürman, “Hidrokarbon konusunda da yetki alanları konusunda da Maraş konusunda da Kıbrıs sorununun bütünlüklü çözümü konusunda da doğru yol uluslararası hukuk, diyalog ve iyi diplomatik ilişkilerdir.” dedi.
Yapılan açıklamaya göre, Erhürman, Fox TV’de katıldığı programda, ABD Dışişleri Bakanı Mike Pompeo’nun Adayı ziyaretinde Kıbrıs Türk toplumu lideri Mustafa Akıncı’yı ziyaret etmemesinin kabul edilemez olduğunu söyleyerek, Pompeo’dan birkaç gün önce Rusya Dışişleri Bakanı Lavrov’un da Kıbrıs’a geldiğini ve aynı şekilde Kuzey’e geçmediğini anımsattı ve aktif dış siyaset vurgusu yaptı.
Programa görüntülü bağlanan Erhürman Doğu Akdeniz’deki gelişmeler ve Cumhurbaşkanlığı seçimlerine dair açıklamalarda bulundu.
Kıbrıs Türk halkının Adada var olduğunu ve Adanın sahiplerinden biri olduğunu vurgulayan Erhürman, “Şu anda Güney Kıbrıs BM üyesi, AB üyesi ama bu üyeliklerin tamamı 1960 Anayasası çerçevesinde ve Zürih-Londra Antlaşması çerçevesinde gerçekleşen üyelikler. Bu metinler de Kıbrıs Türk halkını doğrudan doğruya da Adanın iki sahibinden, iki kurucu ortağından biri olarak ilan ediyor” dedi.
Doğu Akdeniz’deki hidrokarbon çalışmalarında Kıbrıs Türk halkının bugüne kadar görmezden gelindiğini kaydeden Erhürman, “Bu adanın etrafında ve üzerinde her ne varsa, biz burada hak sahibiyiz” ifadesini kullandı.
“Anastasiadis ne kadar liderse…”
Kıbrıs adasının Doğu Akdeniz’deki konumu dolayısıyla Pompeo ve Lavrov’un buralarda ilişki kuracaklarsa, Kıbrıs Türk halkının da burada varolduğunu bilmek ve Kıbrıs Türk halkının seçilmiş liderleriyle de ilişki kurmak zorunda olduklarını söyleyen Erhürman şunları söyledi:
“Bu, KKTC’nin tanınıp tanınmamasından bağımsız bir durumdur. Çünkü BM çatısı altında sürdürülen tüm görüşmelerde hep iki liderden bahsediyoruz. Anastasiadis ne kadar Kıbrıs Rum halkının lideriyse, bizim Cumhurbaşkanımız da Kıbrıs Türk halkının lideridir. İki toplum lideriyle de ilişki, mutlak suretle kurulmalıdır.”
“Güney Kıbrıs her zaman zaman kazanmaya çalıştı”
Annan Planı referandumunda Kıbrıslı Türklerin plana “evet”, Kıbrıslı Rumların ise “hayır” dediğini hatırlatan Erhürman, Annan Planı’nın bir sene öncesinde Kıbrıs Rum Meclisi’nin Münhasır Ekonomik Bölge ile ilgili bir planı meclisten geçirdiğini ve deniz yetki alanları ile ilgili başka ülkelerle anlaşmalar yapmaya başladığını söyledi.
“Acil çok aktif dış politika izlenmeli”
Tufan Erhürman, Cumhurbaşkanlığı seçimlerine ilişkin soruları da yanıtladı.
Cumhurbaşkanlığı makamının ekim ayının sonundan itibaren çok çalışması gerektiğini vurgulayan Erhürman, “İçerde ve dışarda acilen bir liderliğe ihtiyaç duyulduğunu ve acil çok aktif dış politika izlenmesi gerektiğini” söyledi.
AB ülkelerine Kıbrıslı Türklerin konumunu bir kez daha net bir şekilde anlatmak gerektiğinin altını çizen Erhürman, “Biz bu adada varız, biz Doğu Akdeniz’de de varız. Kimse de bizi görmezden gelemez. Biz buralarda yüzyılı aşkın süreden beri iki kurucu ortaktan biriyiz ve biz bu adada özneyiz. Bütün bunları çok aktif bir dış politikayla anlatmalıyız. Çünkü maalesef unutuluyor, ya da unutulmuşluktan geliniyor. Ama burada Kıbrıs Türk halkının hem tarihi hem de hukuki hakları vardır” şeklinde konuştu.
Erhürman, “Hidrokarbon konusunda da yetki alanları konusunda da Maraş konusunda da Kıbrıs sorununun bütünlüklü çözümü konusunda da doğru yolun uluslararası hukuk, diyalog ve iyi diplomatik ilişkiler” olduğunu vurguladı.