Adıyaman'da, Kahramanmaraş merkezli 6 Şubat'taki depremlerde yıkılan, 35’i KKTC’li 72 kişinin hayatını kaybettiği İsias Oteli'ne ilişkin 5'i tutuklu 11 sanığın yargılanmasına dün de devam edildi. Davanın dünkü oturumunda yakınlarını kaybeden aileler dinlendi.
İkinci günün duruşması Türkiye saatiyle saat 09.00’da (KKTC saati 08.00) başladı.
Ayşe Akın:İsias bir kum yığınıydı
Duruşmada ilk olarak Doruk ve Alp Akın’ın babası Osman Akın dinlendi. Akın, sanıkların tümünden şikayetçi olduğunu kaydetti.
Beden eğitimi öğretmeni ve okul aile birliği yönetiminde olduğunu söyleyen Akın, “Türk yargısına güveniyoruz, adaletin bu salondan çıkacağına inanıyorum, suçluların en ağır cezayı alacağına inanıyorum.”
Doruk ve Alp Akın’ın amcası Ali Akın da sanıklardan şikayetçi oldu
Mehmet Akif Bilgen: 6 Şubat’ta hayatımız bitti, biz nefes alamıyoruz
Hasan Bilgen’in annesi Fatma Bilgen de sanıklardan şikayetçi olduğunu vurguladı.
“6 Şubat’ta hayatımız bitti, biz nefes alamıyoruz. Ben canımı kaybettim yaşamıyorum şu anda. Bu coğrafyaya hiç gelmedim. İlk tepkim ne işin var oralarda olmuştu. Astım hastasıydı oğlum, el bebek gül bebek büyüttüm. Oğlumuzu en başarılı büyütmek için elimizden geleni yaptık. Depremi öğrendiğimizde hiç bir şey düşünmeden Adıyaman’a geldik.” ifadelerini kullanan Bilgen, Adıyaman’a gelene kadar sağlıklı bilgi alamadıklarını belirtti.
Bilgen, “Bu kadar acının üzerine nasıl dayanabiliyoruz. Oğlumuz havasızlıktan öldü, yaşam üçgeni yok. Kıbrıs’ın en başarılı çocuklarını, gelecek neslini bir toprak yığını altında yok ettiler.
Bunu biz hak etmedik, çocuklarımız bunu hak etmedi. Yüce adalete güveniyoruz, tüm sanıklardan şikayetçiyim.” dedi.
Teberrüken Uluçay: Bir depremde bir aileyi kaybettik
İsias Otel’de hayatını kaybeden Elçin Çavdır, Evren Çavdır ve Havva Çavdır’ın dayısı Teberrüken Uluçay da, sanıkların hepsinden şikayetçi olduklarını söyledi.
“Bir depremde bir aileyi kaybettik” diyen Uluçay, aileden sadece ilkokul 3. Sınıfa giden bir kızları kaldığını anlattı.
“Biz adaletin olması gerektiği gibi olması için buradayız. Bu mücadele devam edecek.
Bu bina böyle olmasaydı, bizim çocuklarımız ve ailemiz de hayatta olacaktı” diyen Uluçay, dün sanıkların ifadelerinden de anlaşıldığı gibi bu binanın bir otele dönüşmemiş olması halinde çocukların hayatta olacağını kaydetti.
Serap İş: Ben oğlumu ölüme gönderdim
Kağan Selim İş’in annesi Serap İş, “Benim oğlumu deprem öldürmedi, vicdansızlıklarla yapılan İsias öldürdü” dedi.
Serap İş, sanıkların duruşma salonuna getirilmesini de talep etti.
Serap İş, oğlunun 4 Şubat’taki doğum gününü, Adıyaman’da arkadaşlarıyla kutladığını belirterek, “Ben oğlumu ölüme gönderdim. Kum yığının altından 93 saat sonra çıkarılabildi. Onun mezarının yanında babasının ve benim mezar yerim ayrıldı” diye konuştu.
Geleceğe dair beklentileri, hayalleri olmadığını da kaydeden Serap İş, “Birinin yasını tutarken diğer çocuğunuza umut olmak zor” dedi.
Enver Karakaya: Bu hesap görülecek
Selin Karakaya’nın babası Enver Karakaya, “Bizim çocuklarımızın hepsi şehit ilan edildi. 1974’ten sonra ilk şehitler bizim çocuklarımızdır. Bu hesap görülecek” dedi.
Sanıklardan şikayetçi olduğunu söyleyen Enver Karakaya, dün yalanlarıyla konuşan baba Bozkurt ve "laubalice" konuşan oğul Bozkurt’un "suçlu" olduğunu kaydetti.
“Ben yaşadığım acıyı nasıl anlatayım, keşke sanıklar da burada olsa ve yüzlerine bakarak konuşsaydık” diyen Karakaya, şöyle devam etti:
“Bizim çocuklarımızın hepsi şehit ilan edildi. 1974’ten sonra ilk şehitler bizim çocuklarımızdır” vurgusu yapan Karakaya, “Laubaliliğe tekrar dikkat çekmek istiyorum. Bu hesap görülecek.”
Ruşen Yücesoylu Karakaya: Biz can parçalarımızı toprağa gömdük
Selin Karakaya’nın annesi Ruşen Yücesoylu Karakaya da, sanıklardan şikayetçi olduğunu söyleyerek, Selin’in, her şeyi, tek gailesi, bütün hayatı olduğunu ifade etti.
“Tüm geleceğimizi tek çocuğumuz üzerine kurduk” diyen Karakaya, “Mezar olarak inşa edilen İsias’ta çocuklarımızı kaybettik. 11 sanık yüzünden biz bir neslimizi kaybettik” şeklinde konuştu.
Ali Karasel: Hiç birimiz yaşadıklarımızı hak etmedik
Ali Karasel’in eşi Fatma Karasel söz alarak, “Her şeyimizi İsias enkazında bıraktık… Hiç kimse böyle bir ölümü hak etmiyor. Hiç birimiz yaşadıklarımızı hak etmedik” dedi.
Karasel, sanıklardan şikayetçi olduğunu söyledi. Eşinin sorumlu öğretmen olarak Adıyaman’a gittiğini ifade eden Karasel, deprem olduğunu öğrendiği andan itibaren eşine ulaşmaya çalıştığını, umudunu hiç kaybetmeden eşinin kurtulacağını düşündüğünü söyledi.
Karasel, “Enkaza gittik, üzerine çıkıp toprak atmaya başladık. Enkaz kum yığınıydı, biz her şeyimizi İsias enkazında bırakıp geldik… ” dedi.
Şenay Konuklu: Cesetlerin yüzlerinde korkuyu gördüm
Şenay Atakan Konuklu, oğlu Atakan Celal Konuklu ve eşi Pamir Konuklu adına sanıklardan şikayetçi oldu.
Şenay Atakan Konuklu, 4 yaşındaki kızına ‘Suçluları cezalandırmak için Adıyaman’a gidiyorum” dediğini söyleyerek, şöyle devam etti:
“Benim oğlumun, küçük bir çocuğun, eşimin, bir öğretmenin katilisiniz. Ben AFAD’ı da suçluyorum. Cesetlerin yüzlerinde korkuyu gördüm, hepsini ezim ezim ezdiniz... Oğlum yaşayabilirdi, geç kaldılar. Biz size güvendik canlarımızı buraya yollarken…”
Çetiner ailesi de sanıklardan şikayetçi oldu
İsias Otel’de hayatını kaybeden Perihan Çetiner’in babası Mehmet Çetiner ve Osman Çetintaş’ın babası Nafi Çetintaş da sanıklardan şikayetçi oldu.
Çetiner, 6 Şubat sabahını anlatarak, enkaza ilk gidenlerden bir olduğunu söyledi.
“Kızımı neredesin kuzum diye aradım.” diyen Çetiner, günlerce enkazın üzerinde kovalarca kum taşıdıklarını, çıkanların hiç birinin canlı olmadığını ve son güne kadar umutla beklediklerini kaydetti.
Öte yandan, Osman Çetintaş’ın babası Nafi Çetintaş da sanıkların hepsinden şikayetçi oldu.
Çetintaş, oğlunun yerinden kıpırdayamadığını, kum yığınlarının içinde öldüğünü kaydetti.
Perihan Çetiner’in annesi Deniz Çetiner de, sanıkların en ağır cezayı almasını istediğini söyledi.
6 Şubat gününü anlatan Deniz Çetiner, “hiç bir ses yoktu. Benim çocuğum donarak ölmedi, karın baskısı ve iç kanamadan öldü. Yalan dolanlarla yarattıkları cehennem keşke sizin başınıza çökseydi, inşallah hapiste çürüsünler.” ifadelerini kullandı.
Ozan Dağlı: İki kızım ve eşini kaybettim
Nazife ve Abide Dağlı’nın babası, Mülkiye Dağlı'nın eşi Ozan Dağlı dinlendi.
“Sanıklar ömür boyu hapiste kalsalar bile bizden daha iyi yaşayacaklar” diyen Dağlı, sanıkların hepsinden şikayetçi olduğunu söyledi.
Eşi ve çocuklarını en son 3 şubatta gördüğünü belirten Dağlı, enkazı gördüğünde dizlerin üzerine çöktüğünü anlattı. İki kızı ve eşini kaybettiğini, büyük kızı ve eşinin önce bulunduğunu daha sonra da küçük kızının bulunduğunu söyleyen Dağlı, büyük kızı ve karısını birbirine sarılmış halde bulduklarını belirtti.
Sibel Kumsal: Her iki cihanda da yakanızdayım
Hayal Gençalioğlu’nun annesi Sibel Kumsal sanıkların hepsinden şikayetçi olduğunu belirterek, “Her iki cihanda da yakanızdayım” dedi.
“Ben onu senelerce gözümden sakınıp büyüttüm” diyen Sibel Kumsal, “Ben kızımın cesedini göremedim, lohusalığımı yaşayamadım. İki çocuğumun arasında kaldım. Bu vicdanla karar verin. Sanıklar istiyorum ki karşıma gelip yüzüme baksınlar. Çocuklarımız tonlarca baskının altında kaldı. Her iki cihanda da yakanızdayım.”dedi.
Hayal Gençalioğlu’nun üvey babası Burak Kumsal ve amcası Mustafa Gençalioğlu da, sanıkların mahkemede hazır olmalarını talep ederek, binada çocukların nefes alacak alanı kalmadığı için öldüklerini söyledi.
İçme: Çocuklarımızın hayallerini söndürdüler
Özgür İçme’nin babası Meriç İçme ve annesi Necla İçme de sanıklardan şikayetçi olduklarını belirtti. Necla İçme, “Çocuklarımızın hayallerini söndürdüler, 72 can aldılar şikayetçiyim” dedi.
İçme, “Ben çocuğuma, ‘Özgür’üm, babam ben buradayım’ diye defalarca bağırdım. ‘Donarak öldüler’ diyen Bozkurt var ya, çocuklarımızdan hiç ses yoktu. Siz çocuk katilisiniz” şeklinde konuştu.
Katillerin cezasını kesmeye, adaleti sağlamaya geldiklerini vurgulayan Meriç İçme, “Bunu geride kalan yek kızım için istiyorum” dedi.
Annesi Necla İçme de, oğlu adına sanıklardan şikayetçi olduğunu söyledi. Oğlunu aramaya gidemediğini dile getiren İçme, eşine, “Bana oğlumu getir” dediğini kaydetti.
Pervin İpekçioğlu: Ben her gün mezara gidip kızımın saçını okşar gibi toprağını okşuyorum
Serin İpekçioğlu’nun babası Sertaç İpekçioğlu da sanıklardan şikayetçi olduklarını kaydetti.
İpekçioğlu, “Hapse girmekten korkuyorlar, ben ömür boyu hapse gitmeye razıyım yeter ki kızım geri gelsin. Ben bir kızımı kaybettim, onlar 72 kişiyi öldürdüler. Adıyaman’da tek can kaybı olan otel İsias’tır. Bunun da tek sorumlusu bu insanlardır.” ifadelerini kullandı.
Kılıç: Havin’i teşhis için çağırdıklarında yüzüne bakamadım
Havin Kılıç’ın babası Recep Kılıç sanıklardan davacı olduğunu söyledi.
Recep Kılıç, “Her gelen Havin mi diye gergin bir bekleyiş içine girdim. Eşim ikinci kafileyle geldi. Önce yanlış haberlerle hastaneleri aradık… Havin son çıkarılanlardandı… Teşhis için çağırdıklarında yüzüne bakamadım, kabullenmek istemedim. Annesini çağırdım. Annesi çığlık atıp yere düştü. Ben sonra bakabildim” dedi.
Ahmet Bozkurt, bütün annelerin kardeşlerin babaların acısını içinde yaşadığını, soruya vereceği cevabın bu olduğunu söyledi.