Aytuğ TÜRKKAN
Türkiye’den gelen Anamur suyu hala adanın tümüne dağıtılamadığı gibi, bazı bölgelerde asbestli boruların yenilenmemesi nedeniyle çok ciddi kayıplar yaşanıyor. Ayrıca asbestli boruların sık sık patlaması nedeniyle susuzluk çeken binlerce insan, kanser tehlikesiyle yüzleşiyor.
Kuzey Kıbrıs’ın ‘tahıl ambarı’ olarak bilinen; tarımsal üretimde en önemli köylerden biri olan Alaniçi’nin muhtarı Cemal Yıldız, 3,5 kilometrelik asbestli boruların değişmesi için yaklaşık 800 bin TL’ye ihtiyaç duyulduğunu belirterek, bu kaynağın acilen yaratılması için Diyalog aracılığıyla yetkililere çağrı yaptı.
Diyalog Tv’de her hafta yayınlanan ve ülkedeki sorunlara ışık tutan Halk Meclisi programında bu kez Alaniçi sakinlerinin dertleri kamuoyu ile paylaşıldı. Yaklaşık bin kişinin yaşadığı köyde hala kanser yaptığı ispatlanan asbestli su boruları kullanılıyor.
Köyde kanser vakası her geçen gün artıyor
Köydeki 3,5 kilometrelik asbestli borular sürekli patlıyor. Köy sakinleri bu konudan yana oldukça dertli. Köyde kanser vakalarının sürekli arttığını söyleyen köy sakinleri, hem Yeni Boğaziçi Belediyesi’ni hem de gelmiş geçmiş tüm hükümetleri adım atmamakla suçluyor.
Yeni Boğaziçi Belediye Başkanı Katip Demir programa katılmadı ancak programdaki yoğun şikayetler üzerine dün bir basın toplantısı düzenledi. Demir, sorunu birçok merciye ilettiklerini ancak sonuç üretemediklerini ifade ederek, Umarım sesimiz duyulur ve halk sağlığını tehdit eden bu sorunun çözülmesi için adımlar atılır” dedi.
Yıldız: Asbest dünyada yasak ama…”
Programda söz alan köy muhtarı Cemal Yıldız, “Köyümüze ana depodan su temin eden boru asbesttir. Bugün dünyada asbest borular yasaklanmıştır biz ise bu borulardan akan suları içiyoruz. Bu konuyu çok gündeme taşıdık ama hiçbir adım görmedik. Kanser vakaları da artmaya başladı köyümüzde. Yetkililere sesleniyoruz lütfen bu konuda bir adım atsınlar. Türkiye’den su geldi susuzluk bitti ama şimdi de sürekli olarak bu boru patlıyor. 3,5 kilometrelik bir mesafesi var bu borunun. 800 bin TL’lik bir maliyeti varmış bu borunun değişimi için ama bir türlü bulunamadı” diyerek eleştirilerde bulundu.
Muhtar Yıldız, “Seçim zamanı geliyor, yarın gene köye gelip oy isteyecekler. Seçimden seçime değil de o koltuklara oturmasınlar. Çıkıp gelsinler köylere sorunları dinleyip sorunlara çözüm üretsinler” dedi.
Yalçın: Seçimde siyasiler köye giremeyecek
Yeni Boğaziçi Belediye meclis Üyesi Sertaç Yalçın da konuyla ilgili süreçte verdikleri mücadeleyi anlattı:
Yalçın “Asbest boru konusunda muhtar ile birlikte gitmediysek 100-150 de fa bakanlıklara gittik, tık yok. Nasıl bir devlet nasıl bir yerel yönetim? Ne söylesek boş. Yıllardır söylüyoruz ama iş yok, 2017’ye geldik ve asbest boru olacak hala… Bakanlıklara gittik, Türkiye Elçiliği’ne başvurduk. Her gün insanımız kanser olur ama kimsenin umurunda değil. Kendimiz proje çıkardık, yaklaşık 800 bin TL’lik bir iş. Bakanlığa gittik, “bütçe yok” diyor, ihale oluyor deniyor ama olduğu yok. Daha nereye gidelim. Bu borudan akan suyu afedersiniz ama hayvanlar bile içmiyor. Seçimde hiçbir siyasi bu köye giremeyecek. Bu kadar duyarsızlık olamaz. Bir kez daha çağrı yapıyoruz hükümete ama yine karşılık görmeyeceğiz herhalde.. Artık bu haykırışa cevap versinler” ifadelerini kullandı.
Beyazhasan: Keşke belediyeye bağlanmasıydık
Alaniçi sakinlerinden Sermet Beyazhasan da başta asbestli su boruları olmak üzere köyde bir çok sıkıntı olduğunu ifade ederek, “bu köy belediyeye bağlı bir durumda mıdır acaba?” diye sorarak sözlerini şöyle sürdürdü: “Ben bu köyün eski muhtarıyım. Bence kapatsınlar belediyeleri, muhtarlıklara versinler ödenekleri ve hizmet satın alınsın daha iyi olacak. Şu an vicdanım sızlar, ben 12 yıl muhtarlık yaptım, köylerin belediyeye bağlanmasına da çok destek verdim o zamanlarda ama şimdi bin pişman oldum. Köylülerimden özür diliyorum…”
Demir: Halk sağlığı ile oynanmasın
Alaniçi köyünün bağlı olduğu Yeni Boğaziçi Belediye Başkanı Katip Demir, programa katılmasa da canlı yayından köy sakinlerinin isyanı sonrasında dün konuyla ilgili basın toplantısı düzenledi. Başkan Demir, köy sakinlerinin şikayetinde haklı olduğunu söyleyerek başladığı sözlerini şöyle sürdürdü:
“1954 ve 1964 yılında yapılan su boruları tamamen asbest borularla döşenmiş. Günümüzde asbest boru kullanan ülke yok. Akova- Alaniçi arasındaki boru asbest, sürekli patlıyor ve su kaybına neden oluyor. Bu durum belediyemiz açısından çok maliyet getiriyor. Biz 17 bin ton su alıyoruz ama bize fatura edilen su miktarı 63 bin ton, büyük bir maliyet sorunu oluyor. Ayrıca Mormenekşe- Yeni Boğaziçi arasındaki ana hattı da asbest borudur. Burada da sürekli su kaçakları oluyor. Buna dokunamadığımız için sürekli su kayıpları yaşıyoruz.”
“Maliyetten önce sağlık…”
Maliyetten önce sağlığa bakmak gerektiğini söyleyen Katip Demir, “Bu asbest borular artık tozlanmış durumda, patlayan alanlarda su dairesinin müdahale ettiğini, bizim de müdahale ettiğimizi, ama bunları tamir etmenin mümkün olmadığını görüyoruz. Bu borular toz haline geldiği için suya karışıyor. Dolayısıyla bu sulardan bazı vatandaşlarımızın içtiği malum. Bunun hastalığa ve kansere yol açacağından dolayı, defalarca ilgili Bakanlığa, Türkiye’ye, Devlet Su İşlerine, Ankara’ya yazışmalarla bildirdik. 2 aydır peşinden koştuk ama netice alamadık. Asbest boru sağlık açısından büyük bir sorun teşkil ediyor, bizi ciddiye almaları gerekmektedir. Halk sağlığı ile oynanmamalıdır. Bu boruların derhal değişmesi için basın yoluyla bunu dile getiriyoruz. İnşallah duyarlı olan herkes bu konuya parmak basar ve bu işe yardımcı olur, bu halkın sağlığını da korumuş olur” dedi
Güncelleme Tarihi: 08 Haziran 2017, 10:26