banner564

5’li konferans olacak

“AB garantisi Kıbrıslı Türklere yeterli gelmiyor” diyen Akıncı, kuzeyde mülkü bulunan Rumlara tazminat verilmesinden söz etti

5’li konferans olacak
banner598
Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı,garantiler ve mülkiyet konusunda Türk tarafının düşüncelerini bir kez daha ortaya koydu. Akıncı “sokaktaki adama sorduğunuz zaman Türkiye’nin garantisinin bir şekilde devamını istiyor” dedi ve bu konunun 5’li konferansta ele alınacağını söyledi.
   Akıncı, mülkiyet konusuna değinirken  “bizim çabamız, bunca yıldan sonra insanları yerlerinden söküp göçmen yapmak değildir. İnsanlarımızı huzur içinde yaşatmak istiyoruz. Ama ilk mülk sahiplerinin de bir şekilde haklarını adıl bir şekilde almasını istiyoruz. O da nedir? Büyük oranda tazminattır” dedi.
   Akıncı, İstanbul’da Kadir Has Üniversitesi’nde verdiği konferansın ardından, NTV’ye açıklamalarda bulundu.   Cumhurbaşkanı Akıncı’nın, NTV’nin sorularına verdiği yanıtlar şöyle:
   Soru: Son dönemlerde gündemde olan konulardan biri garantiler. Rum yönetiminin garanti sisteminin değişmesini istemesi bir sır değil. Türk tarafının yaklaşımı nedir? Kıbrıslı Türkler için kabul edilebilir bir garanti sistemi nedir?
   Akıncı: Garanti sistemi herşeyden önce bilinmelidir ki 1960’dan gelen ve uluslararası niteliği olan bir anlaşmadır ve dolayısıyla ben istemem demekle bu garantiler ortadan kalkmıyor ya da üç garantör ülkeden bir tanesi, örneğin Yunanistan ben artık çekildim, vazgeçtim dolayısıyla bu iş bitti demekle olmuyor. Bunun üç tarafı vardır. İki de toplum tarafı vardır. Dolayısıyla biz garantileri, önce neyi garanti edeceğimizi ortaya çıkardıktan sonra yani garanti ve güvenlik başlığı dışında diğer beş başlıkta yeterli mesafeyi alıp da artık üç aşağı beş yukarı neyi garanti edeceğimiz konusunu berraklaştırdıktan sonra beşli toplantıda ele alalım diyoruz.  Buna üç garantör ve iki toplum  dahil olsun diyoruz ve şu anlayışı ete kemiğe büründürebiliriz egzersizine girelim diyoruz. Nedir o? Elbette şu anda geçmişte olmayan bir gerçeklik var. Bulacağımız çözüm iki kesimli bir çözüm olacak. O anlamda da iki kesimliliğin geçerli olacağı bir anlaşma arıyoruz. Nedir iki kesimlilik? Kıbrıslı Türklerin nüfus ve mülkiyet çoğunluğu bağlamında kendi bölgelerinde yani kendi idare edecekleri bölgede çoğunlukta olmalarını istiyoruz.  Bu geçmişte olmayan 1960 anlaşmalarında olmayan birşeydi. Biliyorsunuz Kıbrıslı Türkler adanın her tarafına dağınık vaziyette yaşıyorlardı. Şimdi iki kesimde, bir tarafta Rumlar bir tarafta Türkler. Yüzde yüz Türk yüzde yüz Rum demiyoruz, bu çağda böyle şey olmaz.  Ama ağırlıklı olarak Kıbrıslı Türklerin çoğunlukta olacağı ve mülkiyetin de çoğunluğuna sahip olabilecekleri kendi bölgelerinde yönetimde olacakları bir yapı ek bir güvencedir. Ancak yine de sokaktaki adama sorduğunuz zaman Türkiye’nin garantisinin bir şekilde devamını istiyor. Rumların bir tehdit algısı yaşamayacakları Kıbrıslı Türklerin de kendilerini güvencede hissedecekleri bir formül üretilebilir anlayışındayım ancak bu dediğim gibi neyi garanti edeceğimizi önce ortaya çıkarmamız lazım. Ondan sonra bu konu beşli bir konferansta ele alınacak.  

Mülkiyet sorunu

   Soru: En karmaşık konulardan biri mülkiyet; siz de değindiniz. Rum tarafından bazı açıklamalar oldu. İlk sözün, ilk mal sahibine verileceği şekilde. Bu da Kıbrıs Türk kesiminde tedirginliğe neden oldu. Bu konuda gelinen nokta nedir?

   Akıncı: Mülkiyet konusunda Rum tarafı bazen kendi işine geleni ön plana çıkarıyor ve yanlış anlamalara neden oluyor. İlk söz sahibi olmak başkadır, ilk müracaat hakkına sahip olmak başkadır. Konuşulan, 1974’te olan tapu sahiplerinin, ilk müracaat hakkının olmasıdır, bu da çok doğaldır. Yani bir mülk sahibi ortaya çıkacak ve benim mülküm var, işte belgem diyebilir. Şu talebim var diyecek. Ya iade istiyorum, ya tazminat istiyorum, ya takas istiyorum, ya kısmı takas ya da alternatif mülk gibi bir seçenek sunacak. Ama bunu kendi arzusuna göre alabilecek demek değildir. Çünkü orada 41 yıldır devam eden bir yaşam var. O insan da oraya gelmiş, yeni bir hayat kurmuş, yeni bir yaşam şekillenmiştir. Dolayısıyla biz daha ilk günden hem ilk mülk sahibinin hem de kullanıcının hak sahibi olacağını tescilledik ve bunu açıkladık. Bir de AİHM’de Demopulos davası var. O mahkeme kullanıcıların da yıllar içinde oluşan hakları olduğunu tescilledi. Orada kriterler söz konusu olacak. Yani Mülkiyet Komisyonu havaya bakarak karar vermeyecek. Elinin altında bir takım kriterler olacak. Şu anda yapmaya çalıştığımız, bu kriterleri müzakere edip belirlemektir. Geldiğimiz aşama budur. Ama bizim çabamız, bunca yıldan sonra insanları yerlerinden yeniden söküp göçmen yapmak değildir. İnsanlarımızı huzur içinde yaşatmak istiyoruz. Ama ilk mülk sahiplerinin de bir şekilde haklarını adıl bir şekilde almasını istiyoruz. O da nedir? Büyük oranda tazminattır. 

Güncelleme Tarihi: 12 Aralık 2015, 10:33
YORUM EKLE
SIRADAKİ HABER

banner608

banner474