3’üncü Cumhurbaşkanı Derviş Eroğlu, Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı’nın yapması gerekenin BM’ye “Kıbrıs Türk Halkı’nın çok büyük bölümünün Rum uzlaşmazlığının kemikleştiğini düşünerek federasyonu mümkün görmediğini iletmek ve başka çözüm şekillerine kapı açılmasını talep etmek” olduğunu söyledi.
Eroğlu “Rum isteklerine boyun eğilerek gerçekleşecek bir anlaşma ise halkımız için çözüm değil 1974 öncesinden de beter bir duruma dönüş anlamına gelecektir” dedi
Cumhurbaşkanı Akıncı’nın önceki akşam BRTK’da katıldığı programda kendisine bazı noktalarda gönderme yaptığını kaydeden Eroğlu, “Benim egemenlik ve devletimizin varlığıyla ilgili tutumum ortadayken birilerinin kalkıp benim egemenliğimizden vazgeçtiğimi iddia etmesi abesle iştigaldir, yanıltıcıdır ve kendilerinin yanlışlarını örtme gayretidir” dedi.
Eroğlu, yazılı açıklamasında şunları kaydetti:
“Cumhurbaşkanı Sayın Mustafa Akıncı katıldığı televizyon programında bazı noktalarda bana göndermelerde bulunmuştur. Bu nedenle, yanlış algıları önlemek adına bazı konulara açıklık getirmekte fayda görüyorum. Öncelikle belirtmeliyim ki benim 14 Şubat 2014’te Rum lider Nikos Anastasiadis’le bir ortak açıklama yapmaktaki temel gayem Rum tarafını görüşme masasına çekmek, 22-23 Ocak 2012’de ABD’de Green Tree’de yaptığımız son zirve toplantısı öncesinde dönemin BM Genel Sekreteri Ban ki Moon tarafından bizlere bildirilen ancak Hristofyas tarafından reddedilen ‘end-game’, yani ‘son oyunun’ Anastasiadis’le oynanması ve Kıbrıs konusunda bir anlaşılamayacağının ortaya çıkması suretiyle bir nokta konulması idi. Benim egemenlik ve devletimizin varlığıyla ilgili tutumum ortadayken birilerinin kalkıp benim egemenliğimizden vazgeçtiğimi iddia etmesi abestle iştigaldir, yanıltıcıdır ve kendilerinin yanlışlarını örtme gayretidir.”
Egemenliğin kabul ettirilmesi
11 Şubat 2014’te Rum lider Nikos Anastasiadis’le imzaladıkları metinde egemenliğin de olduğunu belirten Eroğlu, şunları kaydetti:
“Ortak açıklama metninde, oluşturacağımız yeni ortaklığın Birleşmiş Milletlere üye diğer devletlerden daha faklı bir egemenliğe sahip olmayacağı ifade edilmiştir ancak diğer taraftan da bu egemenliğin Kıbrıslı Türklerle Kıbrıslı Rumlardan eşit şekilde kaynaklanacağı net bir şekilde kayda geçirilmiştir. Geçmişte buna benzer prensiplerin taraflar arasındaki tartışmalarda gündeme geldiği bilinmekle birlikte egemenliğin Kıbrıs Türkleri ile Kıbrıs Rumlarından kaynaklanacağının Kıbrıs Rum tarafına ilk kez bu metinle kabul ettirilmiş olması gözlerden kaçmamalıdır. Ortak açıklamada vurgulanan bir başka önemli husus da yeni ortaklıkta iki kurucu devlet olacağı ve bunların eşit statülerinin bulunacağıdır. Bunun kayda geçirilmiş olması da büyük önem taşımaktadır. Kurucu devletlerin yetki alanlarına giren konulara federal devletin müdahale edemeyeceğinin kabul edilmiş olması da ortak açıklama metnine olumlu yaklaşmamızı sağlayan önemli bir etken olmuştu.”
Büyük bir hata yapmıştır
“Bana göre, KKTC’nin tanınması mümkündür” şeklinde konuşan 3. Cumhurbaşkanı Derviş Eroğlu, şunları ekledi:
“ Sayın Akıncı’nı Crans Montana’da itiraf ettiği ancak sonradan inkar ettiği gibi son oyun İsviçre’de oynanmış ve beşli konferansta Kıbrıs’ta bir federal çözüme ulaşılmasının mümkün olmadığı ortaya çıkmıştır. Eğer biz bunda ısrar etseydik, Rum uzlaşmazlığı sonucu ortaya çıkan bu durumdan sonra dünyaya artık alternatifleri masada ele almak istediğimizi kararlı ve ısrarlı bir şekilde ortaya koysaydık BM bizim dediğimiz noktaya gelecekti. Ancak, Sayın Akıncı, Türkiye’nin bu yöndeki telkinleri ile Kıbrıs Türk Halkı ile KKTC Meclisi’nin büyük çoğunluğunun bu yöndeki iradesini dikkate almayarak büyük bir hata yapmıştır. Geç de olsa halen Sayın Akıncı’nın yapması gereken Rum liderin garantiler ve siyasi eşitliğimiz konusundaki netleşmiş olumsuz duruşunu gerekçe göstererek oynanan oyuna son vermektir.”
1974 öncesinden beter olur
Eroğlu, şunları da ekledi:
“Sayın Akıncı’nın yapması gereken BM’ye Kıbrıs Türk Halkı’nın çok büyük bölümünün Rum uzlaşmazlığının kemikleştiğini düşünerek federasyonu mümkün görmediğini iletmek ve başka çözüm şekillerine kapı açılmasını talep etmektir. Aksi takdirde gidilecek köy şimdiden görülmüştür. Rum tarafı sonuna kadar Türkiye’nin etkin ve fiili garantisini tamamen ortadan kaldırmak için uğraşacak, asla gerçek bir siyasi eşit olarak bizimle Devlet yönetimini paylaşmaya yanaşmayacaktır.
Rum isteklerine boyun eğilerek gerçekleşecek bir anlaşma ise halkımız için çözüm değil Kıbrıs Türk halkının büyük çoğunluğunun federasyonu istemediğini savunan Eroğlu, “Akıncı BM’den başka çözüm şekillerine kapı açılmasını talep etmeli” dedi
1963’e dönülemez
3’üncü Cumhurbaşkanı Derviş Eroğlu, Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı’nın yapması gerekenin BM’ye “Kıbrıs Türk Halkı’nın çok büyük bölümünün Rum uzlaşmazlığının kemikleştiğini düşünerek federasyonu mümkün görmediğini iletmek ve başka çözüm şekillerine kapı açılmasını talep etmek” olduğunu söyledi.
Eroğlu “Rum isteklerine boyun eğilerek gerçekleşecek bir anlaşma ise halkımız için çözüm değil 1974 öncesinden de beter bir duruma dönüş anlamına gelecektir” dedi
Cumhurbaşkanı Akıncı’nın önceki akşam BRTK’da katıldığı programda kendisine bazı noktalarda gönderme yaptığını kaydeden Eroğlu, “Benim egemenlik ve devletimizin varlığıyla ilgili tutumum ortadayken birilerinin kalkıp benim egemenliğimizden vazgeçtiğimi iddia etmesi abesle iştigaldir, yanıltıcıdır ve kendilerinin yanlışlarını örtme gayretidir” dedi.
Eroğlu, yazılı açıklamasında şunları kaydetti:
“Cumhurbaşkanı Sayın Mustafa Akıncı katıldığı televizyon programında bazı noktalarda bana göndermelerde bulunmuştur. Bu nedenle, yanlış algıları önlemek adına bazı konulara açıklık getirmekte fayda görüyorum. Öncelikle belirtmeliyim ki benim 14 Şubat 2014’te Rum lider Nikos Anastasiadis’le bir ortak açıklama yapmaktaki temel gayem Rum tarafını görüşme masasına çekmek, 22-23 Ocak 2012’de ABD’de Green Tree’de yaptığımız son zirve toplantısı öncesinde dönemin BM Genel Sekreteri Ban ki Moon tarafından bizlere bildirilen ancak Hristofyas tarafından reddedilen ‘end-game’, yani ‘son oyunun’ Anastasiadis’le oynanması ve Kıbrıs konusunda bir anlaşılamayacağının ortaya çıkması suretiyle bir nokta konulması idi. Benim egemenlik ve devletimizin varlığıyla ilgili tutumum ortadayken birilerinin kalkıp benim egemenliğimizden vazgeçtiğimi iddia etmesi abestle iştigaldir, yanıltıcıdır ve kendilerinin yanlışlarını örtme gayretidir.”
Egemenliğin kabul ettirilmesi
11 Şubat 2014’te Rum lider Nikos Anastasiadis’le imzaladıkları metinde egemenliğin de olduğunu belirten Eroğlu, şunları kaydetti:
“Ortak açıklama metninde, oluşturacağımız yeni ortaklığın Birleşmiş Milletlere üye diğer devletlerden daha faklı bir egemenliğe sahip olmayacağı ifade edilmiştir ancak diğer taraftan da bu egemenliğin Kıbrıslı Türklerle Kıbrıslı Rumlardan eşit şekilde kaynaklanacağı net bir şekilde kayda geçirilmiştir. Geçmişte buna benzer prensiplerin taraflar arasındaki tartışmalarda gündeme geldiği bilinmekle birlikte egemenliğin Kıbrıs Türkleri ile Kıbrıs Rumlarından kaynaklanacağının Kıbrıs Rum tarafına ilk kez bu metinle kabul ettirilmiş olması gözlerden kaçmamalıdır. Ortak açıklamada vurgulanan bir başka önemli husus da yeni ortaklıkta iki kurucu devlet olacağı ve bunların eşit statülerinin bulunacağıdır. Bunun kayda geçirilmiş olması da büyük önem taşımaktadır. Kurucu devletlerin yetki alanlarına giren konulara federal devletin müdahale edemeyeceğinin kabul edilmiş olması da ortak açıklama metnine olumlu yaklaşmamızı sağlayan önemli bir etken olmuştu.”
Büyük bir hata yapmıştır
“Bana göre, KKTC’nin tanınması mümkündür” şeklinde konuşan 3. Cumhurbaşkanı Derviş Eroğlu, şunları ekledi:
“ Sayın Akıncı’nı Crans Montana’da itiraf ettiği ancak sonradan inkar ettiği gibi son oyun İsviçre’de oynanmış ve beşli konferansta Kıbrıs’ta bir federal çözüme ulaşılmasının mümkün olmadığı ortaya çıkmıştır. Eğer biz bunda ısrar etseydik, Rum uzlaşmazlığı sonucu ortaya çıkan bu durumdan sonra dünyaya artık alternatifleri masada ele almak istediğimizi kararlı ve ısrarlı bir şekilde ortaya koysaydık BM bizim dediğimiz noktaya gelecekti. Ancak, Sayın Akıncı, Türkiye’nin bu yöndeki telkinleri ile Kıbrıs Türk Halkı ile KKTC Meclisi’nin büyük çoğunluğunun bu yöndeki iradesini dikkate almayarak büyük bir hata yapmıştır. Geç de olsa halen Sayın Akıncı’nın yapması gereken Rum liderin garantiler ve siyasi eşitliğimiz konusundaki netleşmiş olumsuz duruşunu gerekçe göstererek oynanan oyuna son vermektir.”
1974 öncesinden beter olur
Eroğlu, şunları da ekledi:
“Sayın Akıncı’nın yapması gereken BM’ye Kıbrıs Türk Halkı’nın çok büyük bölümünün Rum uzlaşmazlığının kemikleştiğini düşünerek federasyonu mümkün görmediğini iletmek ve başka çözüm şekillerine kapı açılmasını talep etmektir. Aksi takdirde gidilecek köy şimdiden görülmüştür. Rum tarafı sonuna kadar Türkiye’nin etkin ve fiili garantisini tamamen ortadan kaldırmak için uğraşacak, asla gerçek bir siyasi eşit olarak bizimle Devlet yönetimini paylaşmaya yanaşmayacaktır.
Rum isteklerine boyun eğilerek gerçekleşecek bir anlaşma ise halkımız için çözüm değil 1974 öncesinden de beter bir duruma dönüş anlamına gelecektir.”