banner564

Kibrianu ve gaz, AB gibi bölen olmamalı

 Türkiye - AB Karma Komisyonunun raporu yayınlandı. AP'nin aldığı karardan sonra gerçekleşen bu Karma Komisyon Toplantısında önemli mesajlar var. 
Sayın Çavuşoğlu'nun Türkiye adına katıldığı Karma Komisyon toplantılarından Türkiye - AB ilişkilerinin eski olumlu ortamına benzer bir sonuç çıkmadı. Ancak Türkiye ile AB arasındaki ilişkileri geliştirme niyeti raporun içinde var.
Bu ortamda Atina'yı ziyaret eden AKEL Genel Sekreteri Sayın Andros Kiprianu, Yunanistan Başbakanı Sayın Jipras ile yaptığı görüşmeden sonra bölge ve Kıbrıs sorunu ile ilgili önemli uyarılar yaptı.
Sayın Kibrianu'nun bu uyarıları, geçtiğimiz günlerde Yunanistan'ın eski Dışişleri Bakanı Sayın Kocias’ın yaptığı ve makalemde işlediğim gibi akıl dolu gerekçelerle yüklü idi.
Sayın Kibrianu, önümüzdeki günlerde İsrail'de gerçekleşecek ve ABD Dışisleri Bakanı’nın da katılacağı söylenen Kıbrıs, Yunanistan ve İsrail zirvesi ile ilgili olarak da ciddi uyarılar içeriyor.
Sayın Kibrianu'nun açıklamasındaki ana mantık,  “ Türkiye’yi Doğu Akdeniz’deki ticari faaliyetlerden (gaz) dışlamak bölge barışına yardımcı olmaz” diyen Sayın Kocias'in ifadelerine benziyor. Bu yüzden bu aşamada, kendisi açısından cesur ve akıl dolu bir açıklamadır bu.
Sayın Kibrianu, Sayın Jipras ile yaptığı görüşmeden sonra konuyu basın önünde şöyle ifade etti.
“Biz Türkiye'nin Doğu Akdeniz’deki enerji planlarından dışlanması çabalarını tehlikeli ve başarısızlığa mahkum görüyoruz.” diyen net bir ifade kullandı. İsrail’deki zirve içinde şunu ifade etti.
“Olumlu unsurlar içeriyor ancak eğer Türkiye’ye mesaj, planlara dahil olmadığı ve görüşmelerin dışında tutulduğu ise bu hareket bölgedeki barış çabalarına hizmet etmez” .
Bunlar gerçekten Kıbrıs sorunun çözümü, Türkiye ile Yunanistan arasındaki barış ile Doğu Akdeniz’de barış ortamının gelişmesini arzulayan herkesin ortak tespitleri olmalıdır.
Bu bakımdan Doğu Akdeniz'deki gaz nedeni ile üstünlük arayan Kıbrıs ve Yunanistan’daki bağnaz çevrelere, dünü, yani AB sürecini hatırlatmak isterim.
AB Süreci birleştiren değil, bölen oldu...
AB Genişleme politikası bağlamında Türkiye’nin AB üyelik görüşmelerine başlaması ve bu temelde gelişmelerin olması ile Ege Denizi’nde ve Doğu Akdeniz’de barış ve huzur dolu günler yaşadık. Ayrıca Türkiye’de ciddi demokratik gelişmeler de yaşandı. 
Ayrıca, Kıbrıs sorunun çözüm sürecinde en olumlu ve ciddi gelişmeleri de o dönemde yaşadık.
Fakat Yunanistan’ın AB üyeliğinin yanına eklenen çözüm olmadan Kıbrıs'ın AB üyesi olması olgusu, Kıbrıs’ta ve Yunanistan’daki bağnaz çevrelerde güç zehirlenmesine yol açtı. Bu ortaya çıkan olanağa yaslanarak, Türkiye ve Kıbrıslı Türkleri köşeye sıkıştırabilecekleri yanlışına gittiler. AB'de “iki devlet, bir millet“ mantığı ile bu güç zehirlenmesinin milliyetçi sarhoşluğuna uğradılar. 
Bu nedenle Avrupa’da Türkiye’nin AB üyelik sürecine şaşı bakan muhafazakâr çevrelerin desteği ile Türkiye’nin AB üyelik sürecini, Kıbrıs sorununda maksimum taviz alacakları hayali ile tıkamaya çalıştılar.
Kendilerine bu konuda destek olan Avrupa’nın muhafazakâr ve aşırı sağcıları idi. Ancak Yunanistan ve Kıbrıs’ın yaşadığı ciddi ekonomik kriz içinde bunların, kendilerine hoyratça davrandığını da gördüler.
Yani Kıbrıs sorunu çözülmeden ve Türkiye ile Yunanistan arasında barış gelişmeden gerçekleşen AB üyeliği,  Yunanistan’a ve Kıbrıs’a huzur getirmedi. Çünkü o ekonomik krizi tetikleyen unsurlardan biri de böyle bir barış ortamı gelişmediği için askeri harcamalarındaki artış oldu.
Şimdi Doğu Akdeniz’deki gaz konusunu da AB konusunda olduğu gibi, aynı üstüncü ve kibir dolu anlayışla tek yanlı bencil hesapların içinde ele alırlarsa, hele Türkiye ile çelişkisi olan İsrail ve ABD'nin kısa vadeli hesaplaşmalarının cazibesine kapılırlar ve Doğu Akdeniz’de, Türkiye ve Kıbrıslı Türkleri dışlayacak oldubittilerle sonuç alacaklarını hayal ederlerse, hem kendilerini hem de Kıbrıslı Türkleri yakacaklar. Türkiye ve Yunanistan halkları da acılar yaşayacaklardır. Bölge barışını bozmak isteyen dış odaklara yardımcı olacaklardır.
 Sayın Kibrianu ve Sayın Kocias'ın uyarıları yerindedir. Bu dönem, ana dili Türkçe veya Yunanca olan sağduyulu Barış Güçleri, cesaretle, akıl dolu yaklaşımları geliştirmelidir.

YORUM EKLE

banner471

banner474