banner564

Kendi kendini kandırmak

   Ticaret Odası, geçmiş yıllarda olduğu gibi ‘uzmanlar tarafından’ hazırlanan ‘Rekabet Edebilirlik Raporu’nu açıkladı...
   Buna göre; Kuzey Kıbrıs 144 ülke arasında 114’üncü sırada...
   Yani, başka ülkelerle hemen hemen rekabet edebilecek bir gücü yok...
   Buna kimse şaşırmadı...
   Bu kadar kötü siyaset, böyle kötü bürokrasi, böyle ‘hep bana kafası’ ile rekabet edebilmek asla söz konusu değildir...
   Ve olamaz da...
   Güney Kıbrıs’a bakalım: 58’inci sırada...
   Türkiye 45, Yunanistan 81’inci sırada...
   Raporun doğru olduğunu kabul edelim ve konuşmaya başlayalım...
   KKTC’deki ekonomik sistemin adını bilen var mı?..
   Bazıları ‘Liberal’ diyor...
   Gerçekten öyle mi?..
   Bazıları, bugünkü durumdan kurtulabilmek için ‘tek yolun’ çözüm olduğunu söylüyor...
   Acaba öyle mi?..
   Ticaret Odası Başkanı da öyle diyor...
   Halbuki; yarın bir çözüm olması halinde ‘Bir tane KKTC şirketi ayakta kalmaz’ diyen uzmanlar var...
   Kalmak için çırpınanları da yok ederler...
   Balina gibi anında yutarlar...
Strateji nedir?
   Neden yutarlar?..
   Çünkü sende kaliteli üretim yok...
   Sende AB kurallarına uyan yok...
   Hayvanların mikrop yuvalarında kesiliyor...
   Yoğurtların (büyük ölçüde) hijyenik yerlerde üretilmiyor...
   İthal edilen malların ‘kar oranlarında’ insaf yok...
   İşe başlayan adam 6 ay sonra Mercedes’e binmek istiyor...
   Peki nereden çıkaracak bu parayı?..
   İnsanları kazıklayarak değil mi?..
   Binlerce Kıbrıslı Türk’ün güneydeki mağazalara akın etmesinin ardındaki gerçek nedenlere niye bakılmıyor?..
   23 Nisan 2003 yılında kapılar açılmamış olsaydı, Kıbrıslı Türkler bugün birçok ithal gıda maddesini güneyden 5 kat daha pahalı fiyatlardan yiyecek değil miydi?..
   Peki ne oldu da kapılar açıldıktan sonra bizdeki fiyatlar birden aşağılara düştü?..
   Korkudan ve panikten değil mi?..
   Bugün hala birçok malın fiyatı güneyden yüksek olsa bile, geçmişe oranla daha insaflı olduğunu söyleyebiliriz...
   
...
Çözümsüz Kıbrıs’ın kuzeyi
   Bir de bugünkü duruma bakalım...
   Yani çözümsüz Kıbrıs’ın kuzeyine...
   Türkiye’den ithal edilen malların fiyatları bile, adaya girinceye kadar ikiye katlanıyor...
  Gümrük memurları ‘fazla mesai’ istiyor... 
   Ödemezsen malı TIR’dan indirtmiyor...
   Ona vereceksin...
   Gümrük komisyoncusuna, navluna, stopaja, KDV’ye...
   Ver Allah ver...
   Mal dükkana girdikten sonra da kar hesaplaması yapılacak...
   Koy gitsin kardeşim, güneye geçebilen Kıbrıslılar almazsa, iki yüz bin TC uyruklu var...
   Onlar alacak...
   Bindir de korkma!!!
   Sonunda bir bakıyorsun fiyatlar can yakıyor...
   Böyle rekabet olabilir mi?..
   Bir bakanın tüm suçu halka yüklemesine gelince...
   “Halk bakanın kapısında, Meclis’te iş beklediği sürece olmaz” diyor...
   Halkı buna kim alıştırdı acaba?..
   Bakanlıkları, daireleri kimler doldurdu?..
   Halk senin gösterdiğin yoldan gidiyor bakanım!..
   Biliyor ki bakanlığın kapısında oturmadığı sürece ‘enayiler sınıfında’ kalacak...
   Açlık çekecek...
   Çocukları hep işsiz kalacak...
   Öyleyse dayanıyor kapıya...
Ticaret Odasının görevi
   Ticaret ve Sanayi Odaları, bütün bu yaşananlarda payı olan örgütlerdir...
   Birçok ‘Başkan’ kendi özel işçikleri bozulmasın, hatta birkaç defa katlansın diye siyasilerin önünde el pençe divan olmadı mı?..
   Yapılan birçok yanlışlığı görmezden gelmedi mi?..
   “Bana dokunmayan bin yaşasın” siyasetinin yaratıcısı kimlerdir?..
   Sanayi Odası Başkanı hala “Bizdeki hellimin kalitesi Rumlardan daha iyidir” diyorsa ben “Teslim bayrağını çekerim” arkadaş...
   Denesin bakalım hangisi daha iyi?..
   Kuzeydeki üreticinin bizzat kendisi “Zaman zaman süt tozu kullanıyoruz” diyor...
   Ama Sanayi Odası Başkanı ‘Bizdeki hellimin daha iyi olduğunu’ iddia edebiliyor...
   Halbuki yapılması gereken, bu ülkede artık kişilere göre değil, dünyadaki uygulamalara göre bir ekonomik politika belirlemektir...
   “Kıbrıs’ta üretilenler ithal edilmemeli” kafasında gitmeye devam ederseniz, gidebilenler güneye gidip oradan alacaklar...
   Kuzeydeki fiyatlar aşağıya inmeyecek...
   Sende rekabet gücü hiç olmayacak...
   Halkını kazıklama anlayıcı hiç bitmeyecek...
   Ve olası bir çözümde tümüyle ‘Tumba’ olacak...
   O kadar iddialı bir söz...
   Herkese iyi pazarlar... 
YORUM EKLE

banner608

banner474