Kuzey Kıbrıs’ın sahillerinden yüzlerce mülteci ülkeye giriş yaptı…
   Kimisi yakalandı, kimisi fark edilmedi…
   Ercan Havaalanı’nın VIP salonunu kimler kullanmadı ki?..
   Nice çantalar geçti, gitti veya ülkeye girdi…
   Acaba o çantaların içinde ne vardı?..
   Merak eden oldu mu?..
   Bunları konu yapan bir kişi çıktı mı?..
   Çıkmadı!..
   Zaten çıkamazdı…
   Sınır kapılarının açılması sonrasında kuzey ile güney arasında binlerce araç giriş-çıkış yaptı…
   Bu araçların bagajlarında on binlerce çanta taşındı…
   Acaba çantaların içinde ne vardı diye merak eden ve soruşturma isteyen bir kişi çıktı mı?...
   Geçiş yapan insanlara şaibeli yaklaşan bir siyasetçi görüldü mü?..
   Bunlar gündem oldu mu KKTC’de?..
   Kesinlikle olmadı…
   Zaten olamazdı…
   Bizler de güneye geçiyoruz ve bagajlarımız açılmıyor…
   Koltuk üstündeki çantaların içine bakılmıyor…
   “Acaba bu insanlar para mı kaçırıyor, yoksa elmas mı?” diye merak eden, şaibeli yaklaşımda bulunan, daha da açık bir ifadeyle ‘saçmalayan’ biri çıkmadı…
   Peki şimdi bu ülkeye dünyanın önde gelen bir turizm yatırımcısı gelince mi çantalar merak konusu oluyor?..
   Lafa bak sen…
   Ercan’daki gümrük görevini yapmamış…
   İtfaiye kapısından geçirilen yatırımcının ve yanındakilerin çantalarında acaba ne varmış?..
   Kaç para getirmişler?..
   Ya da para dışında ne taşımışlar?..
   Bak bak bak…
   Zekaya bakın arkadaşlar…
   Bu kadar zeki insanların yaşadığı bir ülkede ekonominin nasıl çöktüğünü, insanların nasıl fakirleştiğini, devletin nasıl tanınmadığını, ambargoların neden kırılamadığını anlamak gerçekten çok zor!..
   Bu saatten sonra tüm dünyaya ‘kelle’ satışını başlatırsak inanın dünya zengini oluruz…
   Kelle üç okka…
   Beş de olabilir…