Kararsızlık çok kötü bir şey!
Bireysel kararsızlıklar insan yaşamında kimi zaman olumlu düşünülse bile oluşan tereddütlerin getirdiği boşlukları doldurmak çoğu zaman mümkün olmayabiliyor.
Hele bu kararsızlık devlet kademelerindeki uygulamalar içinde gerçekleşiyorsa, telafisi imkansız yaralar açılabiliyor.
Ülkedeki olumlu yapıları bertaraf edebiliyor!
2019 yılının son günlerinde Çin’in Hubei Eyaleti’ne bağlı Wuhan şehrinde kendini gösteren ve kısa zamanda dünyanın dört bir köşesinde milyonlarca insanın acı çekmesine, ölmesine sebep olan Coronavirüsü’nden nasibini, bir ada ülkesi olmamızdan dolayı en az alan ülkelerdeniz.
Her ülke kendi olanaklarıyla, sosyal yapısıyla, donanımıyla bu virüse karşı savaş açmış durumdadır.
KKTC olarak biz de savaş açtık ama namluyu odaklandıracağımız hedefi bir türlü kestiremiyoruz.
Papatya falına benzer uygulamalarla “açılalım mı, kapanalım mı” ikilemi arasında gidip gelmelerle zaman harcıyoruz!
Pandeminin insan sağlığı yanında en başta etkilediği başlık malum, sosyal yaşam ve ülkelerin ekonomileri olmuştur.
Ayakları üzerinde duran ekonomilerde bile pandeminin getirdiği olumsuzluklardan dolayı zorluklar yaşanmakta, hasarlar oluşmaktadır.
Bizde ise, normal şartlarda bile ekonomisi pamuk ipliğine bağlı, Türkiye’den sağlanan yardımlarla, inayetlerle ancak soluk alabilen yapılarda acınacak ortamlar meydana gelmektedir.
Buna bir de beceriksizleri ve de karasızlık tüten kararları eklediğinizde ülke yaşanabilir olmaktan çok uzaklara taşınmaktadır.
Ülkede Bakanlık sorumluluğu verilen kimseler yeteneklerine bakılmaksızın dama taşı konumunda oynatılır olarak görülmektedir!
Buna bir de siyasi yaklaşımlardan dolayı ehil olmayan kimselerin yönetici konumuna getirilmeleri, uzman kimselerin ise pasif duruma sokulmalarını eklediğimizde ülkede gidilecek yollar içinden çıkılamaz karmaşık bir hale getirilmektedir.
Bir türlü pandemiyle plan ve programlı mücadele vermek yanında, ekonomiyi en az hasarla ayakta tutabilecek formüller hayata geçirilmiş değildir.
Bana göre en büyük neden her gün şekil değiştiren beceriksizlik ve kararsızlıklar yanında ülkede birlik ve bütünlüğün var olmamasından, birlik ve bütünlüğü zorlayıcı yasaların eksiksizliğinden ya da yetersizliğinden kaynaklanmaktadır.
Seferberlik anlayışıyla mücadele etmek yerine, erk’i ele geçirme telaşında ve de “nasıl hata yaptırabilirim” anlayışında yaklaşımlar sergilenmektedir.
Ne acıdır ki bunun arayışı içinde olanlar “bizim bu ülkeden başka gidecek yerimiz yok” değişlerini slogan yapan kesimlerdir.