Türkiye’de ilginç bir seçim süreci yaşandı; artık sonuna geldik.
Bu süreçte “Anadolu irfanının” nasıl bir şey olduğunu bir kez daha öğrendik. Her soruna ve her kişiye hoşgörü ile yaklaşmak, herkesi anlamaya çalışmak, her kişiye veya görüşe değer vererek yer açmak seçim yarışında Kılıçdaroğlu’nun başlıca meziyeti olarak ön plana çıktı. Yıllar önce müstehzi bir gülümseme ile karşıladığımız ve O’na “Türkiye’nin Gandi’si” yakıştırmasının yapılmasına neden olan Ankara-İstanbul yürüyüşü ne kadar anlamlıymış meğer? Ama O’nun KAPSAYICILIĞI ancak şimdi prim yapmış…
Buna karşılık “bölücülüğün” ne olduğunu da gördük… Herkesi terörist ilan etmek, insanlara korku salmak bir yere kadar işe yarıyor… Bu yöntemleri kullanarak iktidarda tutunmaya çalışan Erdoğan ve arkadaşları tam da bu nedenle kaybetmekteler.
Son haftadaki gelişmelere baktığımız zaman, Erzurum saldırısının, Kılıçdaroğlu’nu PKK liderleri ile aynı videoda göstermenin ve duvarları süsleyen sahte afişlerin Erdoğan’ın kaybedişini perçinlediğini söyleyebiliriz. Türkiye seçmeni, bu tür bir KABALIK veya ZORBALIK istemediğini gösteriyor.
Türk halkının bu feraseti, seçim sonuçlarını ortada dolanan seks kasetlerinden veya yayınlanan yolsuzluk iddialarından daha fazla etkileyecektir. Çünkü ihtiyaç olan dedikodu malzemesi değil, yaşama kaynaklık edecek olan yeni bir düzendir. Ayrıştıran, herkesi düşman ilan eden kendisi de ayrışacak ve soyutlanacak. Kapsayıcı davranacağına inanılan aday kapsanacak; kucaklanacak ve Türkiye’deki insanlara örnek olsun, insan ilişkileri bu örneğe göre yeniden yapılansın diye “başkan” yapılacak.

Anketler genel eğilimi yansıtırken “son gün kaymaları” anket sonuçlarında görülemiyor. Dün adaylıktan çekildiğini açıklayan Muharrem İnce’nin zaten ciddi miktarda oy almayacağı düşünülse bile bu hareketin yaratacağı etki de dikkate alındığı zaman Kılıçdaroğlu’nun seçimi ilk turdan kazanacağı rahatlıkla söylenebilir.