banner564

Kanunsuz hayatı, bizim “çok kanunlu düzenimiz” davet ediyor aslında!

Kanuncu veya devletçi olmak çok iyi bir şey değil; bunu herkes biliyor artık. Çok kanun, o kadar çok kanunsuzluk demektir… Her şeyi düzenlemeye kalkışmak, sonuçta kanun yapıcıların keyfine göre yaşamak demektir. 
Ne kadar az düzenleme olursa o kadar çok özgürsünüz demektir. Özgürlüğün sınırı ise bellidir: Başkalarının özgürlüklerini tehdit etmediğiniz kadar özgürsünüz! En iyisi budur sanırım!
Kanun yapıcıların seçimle belirlenmiş olması da yeterli bir meşruiyet kaynağı oluşturmuyor. Kanunları meşru görmeyen insanların “kanunsuzluklarının” çığ gibi büyümesi de bundan olmalıdır. Seçimlerin nasıl yapılıp nasıl sonuçlar verdiğini de herkes biliyor sonuçta.
Örneğin KKTC, boyundan büyük işlere kalkışıyor ve her şeyi kanunlar ile düzenlemeye çalışıyor. Sonucu görüyoruz ama; tam bir fiyasko! KKTC’de hiçbir kanun uygulanamıyor; etrafımız kanunsuzluktan geçilmiyor.
İhale dosyalarını yanlış veya belgelerde oynayarak hazırladılar diye iki müteahhit hakkında soruşturma açıldı. Bedeli bir milyar TL’ye kadar çıkacak çok önemli bir ihaleden söz ediyoruz… Sonuç ne olur bilinmez ama en iyi iki teklifi verdikleri yetmezmiş gibi şimdiye kadar onlarca büyük ihale almış iki müteahhit şirketten söz ediyoruz. Bilançoları gerçeğe uygun değilmiş veya sundukları belgeler gerçeği yansıtmıyormuş… Böyle şeylerin sıradan olaylar olduğunu hepimiz de biliyoruz aslında. Bu ihaleye girmiş veya girmemiş olsun benzer şirketlerin bilançolarını bilinçli olarak değerlendirecekler aynı olguları rahatlıkla gözlemleyeceklerdir. Bu defa ne olmuşsa olmuş, polisin soruşturma yapası tutmuş… 
Hatırlarsınız; doktorlar ve eczacılar fırtına gibi bir operasyona tabii tutuldular… Çok sayıda doktor ve eczacı kanunsuzluk yapmakla suçlandı; sigortalı hastaların ilaç katkısı yok edildi ama zarar görenler gördükleri ile kaldı… Ne kanunlar uygulandı ne de suçlu varsa bulunabildi!
Haftalık adli haberlerde en çok okuduğumuz şey, başka nedenlerle tutuklanan yabancı uyruklu kişilerin çok uzun bir süreden beri adada kaçak olarak yaşadıklarının ortaya çıkmasıdır. Bu konudaki rekora da tanık olduk galiba. Ses şikayeti nedeniyle bir eve giden polis, 25 yaşındaki Ganga Sherpa'nın 2 bin 75 gündür kaçak olarak KKTC’de yaşadığını tespit etti. Kadın işsizmiş de üstelik… Belki de kanunsuzluk sadece Sherpa’nın adada kayıtsız kalışında değildir. Belki de asıl hikaye bunun içindedir. Sherpa, bunca zamandır ne yemiş, ne içmiştir; kirasını nasıl ödemiştir? Ev sahibi kimdir; kirasını alamamışsa kadını evden çıkarmaya neden teşebbüs etmemiştir? Bunun gibi daha onlarca soru sorulabilir… Sherpa’yı hayatta tutan her şeyin “kanunsuz” olması kuvvetle muhtemeldir.
Biz artık çok kanunla ama tam anlamıyla kanunsuz olarak yaşıyoruz. 
Bunca çok kanunsuzluk elbette bunca çok kanun olmasından ve KKTC devletinin kendini her şeye muktedir saymasından kaynaklanıyor.
Biraz olsun sadeleşmenin zamanı geldi de geçti ama geçmiş de geçmiştir… Sadeleşmeye bir an önce başlamak KKTC’deki hayatı az da olsa güzelleştirecektir.


Her taşın altından kanunsuzluk çıkıyor. Bunun nedeni, durmadan kanun icat etmemizdir. Biraz olsun sadeleşmekte yarar vardır!
 

YORUM EKLE

banner608

banner474