banner564

Kaleyi içerden çökertmek çabaları durdurulmalı

Seçilmiş ve atanmış yetkililerin anlaşılması zor hoşgörüsünden cesaretlenen bazı kişilerin, ülkeyi kaosa sürüklemek, ekonomiyi zayıflatmak, halkımızı anavatandan koparmak ve böylece Rum boyunduruğuna girmek zorunda bırakmak için, KKTC ile anavatan aleyhinde, çok profesyonelce, yoğun ve sistemli kötüleme kampanyası yürüttüğü görülüyor.
Anavatanın kurtuluş savaşında da yaşanan buna benzer böyle üzücü faaliyetlerin amacının, kalenin içerden çökertilmesi olduğu biliniyor.
 Ulu önderimiz K. Atatürk, emperyalistlerin halkları esaret altına almak için, kaleyi içten ele geçirmek seçeneğini kullandığını, bunu da içteki, ulusal bakış açısından yoksun işbirlikçilerden yararlanarak gerçekleştirdiğini ‘Nutuk’ta şöyle anlatıyor:
‘Önemli olan ülkeyi temelinden yıkan, ulusu tutsak eden iç cephenin çökmesidir. Bu gerçeği bizden iyi bilen dış güçler, bu cepheyi yıkmak için yıllarca çalışmışlar ve çalışmaktadırlar. Başarılı da olmuşlardır. Gerçekten kaleyi içeriden almak, dışarıdan zorlamaktan çok daha kolaydır. Bu amaçla aramıza giren arabozucu mikropların, araçların bulunduğu söylenebilir.’
Ulu önderimiz bu felaketten kurtulmanın yolunu da şöyle izah etmektedir: ‘Ülkeyi böyle yanlış yollarda dağılma ve yok olma uçurumuna sürükleyenlerin elinden kurtarmak gerekir. Bunun için de bir gerçek vardır, ona uyacağız. O gerçek şudur: Türkiye’nin düşünen kafalarını büsbütün yeni bir inançla donatmak. Bütün bir millete sağlam bir moral vermek.’
Yürürlükte olan 17/1986 Milli Eğitim Yasasının 5. mad. Genel Amaçlar başlığı altında: Kıbrıs Türk Toplumunun var oluş mücadelesini, kültürel ve manevi değerleri koruyan, toplumu ve yurdunu seven, Anavatan Türkiye’ye bağlılığı gözeten bilgiler doğrultusunda çocuklarımızın yetiştirilmesi öngörülmektedir. Bu görev de başında milli sözcüğü bulunan bakanlıkta görevli öğretmenlere yüklenmişti.
Devletimizin kuruluş yıldönümünde, bazı gençlere dayanaksız gerekçelerle TC-KKTC karşıtı eylem yaptırılması, eğitim sistemimizin, acilen anayasada belirtildiği şekilde millileştirilmesi gerektiği görüşlerini güçlendirmektedir.
Ayrıca anavatan yetililerine karşı sürdürülen yakışıksız söylem ve hakaretler, Fasıl 154 Ceza Yasasına göre suçtur.68. Madde: Yabancı Devlet yetkililerine hakaret suçunu düzenler: Her kim haklı bir sebep ve mazeret olmadan KKTC Devleti ile yabancı bir siyasi yetkilinin mensup olduğu ülke arasındaki dostluğu bozma kastı ile hareket ederek o ülkenin siyasi yetkilisini küçük düşürmek ve nefret yaratmaya yönelik yazı yazar, resim yaparsa bir suç işlemiş olur.
    Ayrıca devletimize karşı söylem ve eylemlerde bulunmak da suçtur. Fasıl 154 Ceza Yasamızın 47. Maddesi yıkıcı niyetle yapılan söz ve yayınlar, ağır suç sayılır.48. Madde yıkıcı niyetin tanımını düzenler. 48(a) madde. Yasalarca kurulu olan Devlete karşı nefret yaratma ve Devleti küçük düşürme,(f) KKTC deki toplum ve halk sınıfları arasında garaz ve düşmanlık duyguları yaratmak,
Bazı kişiler, milliyetçiliği ve anavatana bağlılığı gericilik; yabancıların hoşuna gidecek şekilde siyaset yapmayı, Kıbrıslılık kimliğini benimsemeği ve Rum’la bütünleşmeyi ise ilericilik gösteriyor. Ayrıca, ‘düşmanlık ve şovenizm aşıladığını’ ileri sürerek, Rumların geçmişte yaptığı barbarlıkların gençlerimize öğretilmesine karşı çıkıyor.
Böylece, geçmişte yaşananları bilmeyen gençlerimize; kimliksizleştirme, Kıbrıslılık kimliğini benimsettirme, KKTC ve anavatan düşmanlığı aşılanma kampanyalarının başarılı olması için uygun zemin hazırlanmıştır. 
Sonuçta bütün dünyayı aldatan Rumlar, bizim ataletimizden, bazı politikacıların Türkiye fobisinden, ideolojik saplantısından yararlanarak ve 5.kol faaliyetleri ile gençlerimizi etkilediği ve kendi tezlerini benimsettirdiği görülüyor.
 Hiçbir demokratik hukuk devletinde, ülkenin genel çıkarlarına zarar verilmesi ve düşmanla işbirliği yapılması, demokratik hak olarak yutturulamaz. Özgürlüklerin kötü niyetle, devletin yıkılması ve karşı tarafa hizmet edilmesi amacı ile kullanılmasına da göz yumulmaz. 
İşin ilginç yanı aynen anavatanın istiklal savaşı döneminde olduğu gibi, halen Kıbrıs Türk halkının ulusal mücadelesinde de, karşı tarafın davasına hizmet edenler, bir de halkımızın iyiliği için uğraştığını ileri sürüyor ve davamıza bağlı olanları suçluyor.
Kuşkusuz, Türkiye adada bulunduğu süre, adanın kuzeyinin de Yunanistan’a bağlanmasını mümkün değildir. Halkımızın ezici çoğunluğu da anavatana bağlıdır. Ancak bazı kişiler, gençlere anavatan aleyhinde eylem yaptırarak, dünyaya anavatanı istemediğimiz mesajının vermek çabasındadır.
Son zamanlarda dozu gittikçe artırılarak yapılan eylemler ve açıklamalar, artık Rumların kaleyi içeriden çökertmek tezgahının, geleceğimizi tehdit edecek boyutlara ulaştığını ve mutlaka bozulması gerektiğini gösterir. Aksi halde, çok geç kalınacak.

YORUM EKLE

banner471

banner473