banner564

İyi ve kötü örnek

   İnsanlar kendilerini yöneten ve öncü konumunda olanların başarılı deneyimlerinden ve önerilerinden yararlanmak ister... 
   Bir toplumda baştakilerin tutumu bozuk ise onları kendine örnek alan insanların tutumu da bozuk olur...      
   Bu durumda toplumda her şey bozulur...
   Aynen bizdeki gibi...
   Bozulmayan bir şey kaldı mı bu toplumda?..
   Sevgi, saygı, dayanışma...
   Dürüstlük, sadakat, bağlılık, yardımlaşma ?..
   Temizlik, düzen, intizam?..
   Aklınıza ne gelirse gelsin, her şeyde bozukluk vardır...
   Aynen ‘Balık baştan kokar’ atasözünde olduğu gibi yöneten pozisyonundakiler ‘iyi örnek’ olamadıkları sürece, toplumun hemen her kademesinde bozulma olması doğaldır...   
   
Eğitim geriledi, kötü alışkanlıklar arttı

   Geçmişte, öğretmenler her fırsatta öğrencilerine sigaranın zararlarını anlatırlardı...
   Sigara içenleri de uyarırlar, düzelme yoluna girmeyenleri ‘disiplin notuyla’ cezalandırırlardı...
   Hiç unutamayacağım bir anımı aktarmak istiyorum...
   Hayatımda sadece 6 ay kadar sigara içtim...
   Lise çağında bir gün Lefkoşa’nın Köşklüçiftlik bölgesinde arkadaşlarla yürürken elimizde sigara vardı...
   İnanılmaz bir tesadüf sonucu yolda hocamızla karşılaştık...
   Korkudan sigarayı saklamaya çalışırken avucumun içini yaktım...
   Bir hafta süreyle büyük acı çektim...
   Bir süre sonra da sigaradan vazgeçtim...
   Bir daha elime almadım...
   Bugünün eğitim anlayışında benzeri bir durumu görebiliyor muyuz?..
   Elbette göremiyoruz…
   Tam tersi bazı öğrencilerin, öğretmenlerin yüzüne bakarak sigara içtiklerini duyuyoruz…
   Üzücü bir durum…
   Sigaranın öldürücü olduğunu hepimiz biliyoruz...
   Buna karşın bazı çok sevdiğimiz insanları dahi bu kötü alışkanlıktan vazgeçiremiyoruz...
   “Otuz yıl içtikten sonra bırakamam” diyenler vardır...
   Onlara çok kızıyorum...
   İnsan yeter ki istesin...
   Karar verdikten sonra her türlü zararlıdan kurtulma şansı vardır...
   İrade varsa bırakmak mümkündür...
   Kuşkusuz; sigaranın zararları her fırsatta anlatılmalıdır...

Yardımlaşma ve dayanışma

   Kıbrıslı Türklerin en büyük özelliklerinden biri de yardımlaşma ve dayanışma konusunda herkese örnek olmasıydı…
   Paylaşım anlayışı vardı…
   Ama zaman içerisinde bunu da kaybettik…
   Kötü siyasetin bir sonucu olarak; aile yakınları bile birbirinden uzaklaşmaya başladı…
   Bazı köylerde kahvehaneleri ayıranlar oldu…
   “Sen o partidensin, bizimle olamazsın” diyenler çıktı…
   Bu yılın sonunda yine seçim olacağı için bu konu üzerinde durulması çok önemlidir…
   Siyasete olan güveni yeniden kazanmak için, insanları birleştirici bir tavır içine girilmesini arzu ediyoruz…
   Niyet varsa başarılır… 

YORUM EKLE
YORUMLAR
Hasan Nuri
Hasan Nuri - 6 ay Önce

Geçmişteki muazzam Kaliteli Eğitim alan Kıbrıslı Türklerin Genellikle Yurtdışı Başarılarını bilmeyenimiz yoktur ! Bugün KKTCnin dökülen Eğitim sistemi ile Sahte Diplomalarının kapışıldıgı Eğitimimizdeki Üniversite mezunlarımız Yurtdışında maalesef pek de Başarı Sağlayamıyorlar ! Bir zamanlar yatırımları ile İngiltere’nin 29. Zengini olmayı başaran Asil Nadir gibilerimizi artık mumla arayacağımız kesindir ! Eğitimsizlikten dökülen Ülkemizde Üniversite mezunu gençlerimizin bugün iki Cümle İngilizce bilmemesini nereye bağlayabiliriz ki ? Ben Her şeyi Bilirim diyenlerimiz ile yönetilen Ülkemizin Bugünkü Hali içler acısıdır , Kırk yıldır geçmişte UNSPOİLT NORTH CYPRUS denilen Ülkemizde var olanı yok ermekten başka ne yapabildik ki ? KTHY da dahil ne yapmışsak OLMADI ‘ her geçen gün daha da kötüye giden KKTCde neden bu günlere geldik sorusunu Soranımız mı var ! Eğitimin dibe vurduğu KKTCde
Eğitimsizlikten ve Yönetimsizlikten dökülen Ülkemiz Gençlerimize ne gibi bir gelecek verebiliriz ki ! Bugünün Ülkemiz Üniversite mezunlarımızın Yarınlarda Güneyde veya Avrupa’da ancak Bulaşıkçı veya Kapıcı olabilecek olmaları bizleri neden Üzmüyor acaba ?

Öz
Öz - 6 ay Önce

1974 öncesi insanlarımız Kıbrısın her yerinde Türk semti denilen bölgelerde yaşıyorlardı.Her bölge kendi kendini idare ediyordu. Başta sancaktarlıklar, Lefkoşa’da Bayraktarlık vardı. Sancaktarlıklar, Bayraktarlığa bağlı idi. Otoriter bir yönetim olmasına rağmen, daha fazla güvenlik konuları ile ilgilenirlerdi. Halkı siviller yönetir, sancaktara sorumlu olurlardı. Sancaktarlar iyi yetişmiş, çoğu dürüst çalışkan ve lider kişilerdi. Aileler, komşular, mahalleliler, aynı semtte oturanlar ve nihayetinde her bölge, küçük birimden büyüğe doğru, içerisinde yaşayanlarda, samimi bir bağlılık vardı. Mahalleden başlayarak, semt ve bölgelerde yaşayanların güvendiği, sevdiği önder kişiler vardı ve herkes bu kişilere saygıda kusur işlemezdi. İşte bu yapılanma idi birlik ve beraberliği sağlayan. Adalet en temel unsurdu. 1974 ile bu bölgesel yönetim bozuldu. Benzer bir idare şekli yerine, Türkiye’nin ülke yapısındaki çok kültürlülükten dolayı oluşturduğu kuvvetli merkeziyetçi yapı aynen alınıp uygulamaya sokuldu, Bu yapıda insan faktöründen çok, parti ön planda olduğu için, partizanlık yükseldi. Artık, mahallede, aynı semtte, aynı bölgede yaşayanların sevdiği saydığı, güvendiği kişilerin partizanlık karşısında etkinliği kalmadı. Liyakat ve ehliyetsizlik partidaşlıkla kapatıldı. Yolsuzluk, usulsüzlük, nepotizm yönetimin olmazsa olmazı oldu. Toplumsal adalet diye bir şey kalmadı. Halkdan uzak, meclis ve yönetimler oluştu. Halkın gerçek liderleri değil de, parti içinde çeşitli hesaplarla yükselenler liderlik yapmaya başladılar. Aşağıdan yukarıya olan yapılanma, partilerden aşağıya doğru şekline büründü. İşte her şeyin berbat olmasının nedeni bu. Bu yapı düzeltilebilir mi? Mevcut durumda statüko buna izin vermez. Ancak statüko yıkılıp yeniden organize edilirse mümkün. Merkezi yapı çok zayıflatılıp, yerel yönetimlerin güçlendirilmeden, halkın kendi gerçek temsilcilerini seçmeden hiç bir şey düzelmez. Sadece maaş veren bir yönetim devam eder.

Tamer Karadeniz
Tamer Karadeniz - 6 ay Önce

Kamu hizmetinde çalışanlar mesai alabilmek için işlerini yapmiyorlar. Patlak Su Borusunu değiştirmek için işlerini ağırdan aliyor, özellikle bitirmiyorlar. İlk sordukları soru: E bize ne mesai yazılacak oluyor. İki saat derlerse kusuyor, tam gün mesai yazılacak denirse seviniyorlar. Yine de yarın da mesai alalım diye çalışmıyorlar. O yüzden özel sektör ikinci ve üçüncü ülke vatandaslarini calistiriyor... KAMUDA MESAİ UCRETLERİ DERHAL KALKMALİDİR...!

banner471

banner474