banner564

İstemeden ‘evet’ diyebilmek

  Kuzey Kıbrıs tanınmamış küçük bir ülkedir...
  Üretimi yok denecek kadar azdır...
  Gelirlerinin büyük bir kısmını üniversitelerden ve turizmden sağlıyor...
  Altyapı sorunlarının tamamını Türkiye karşılıyor...
  Hatta cari harcamalara ayda 100 milyon TL kadar katkı yapıyor...
  Yani maaşların ödenebilmesini sağlıyor...
  Ekonomik durumun özeti budur...
  KKTC’yi yönetenlere düşen görev ise; planlı ve programlı bir çalışma ile gelirleri artırmak, böylece kendi ayakları üzerinde durabilen bir sistem yaratmaktır...
  Ama bugüne kadar olmadı...
  İktidarda denenen partiler, popülizme ağırlık verdikleri için kalıcı tedbirler alamadılar...
  Özellikle kamu kuruluşlarını verimli hale getiremediler...
  Eğitimde ve sağlıkta tam gün uygulamasını başlatamadılar...
  Zarar eden kuruluşları elden çıkarma becerisini göstermediler...
  Tam tersi zararın üstüne zarar eklemeyi tercih ettiler...

Bu şekilde gidemez
 
  Ekonomik, sosyal ve kültürel alanlarda sorunların sürekli artmasının temel nedeni, siyasetin verimsizliği ve başarısızlığıdır...
  Dağları, denizleri aşarak adaya getirilen içilebilir kalitedeki suyun hala bazı bölgelere ulaştırılamaması, narenciye alanlarının susuzluktan kurutulması, yönetim yetersizliğinin en somut kanıtlarından biridir...
  Basit işlerin dahi bürokratik engellere takılması görmezden gelinirken, kamuda aşırı istihdam politikalarının devam etmesi ve bu şekilde devletin sırtındaki kamburun büyümesi kabul edilebilir değildir...
  Kendi ayakları üzerinde duramayan ve 700 metre mesafedeki bir köye ‘kaynak yetersizliği’ gerekçesiyle su götüremeyen bir devletçiğin; diğer yandan ‘müşavirler ordusu’ yaratması, her ay bir milyon lirayı bu ordu için harcaması, yüzlerce kamu görevlisinin hiç iş yapmadan maaşa bağlanması
akıllara durgunluk veren bir çelişki değil midir?..
  Buna hakkımız var mıdır?..
  Gençlerin geleceğini çalarak siyaset yapılmasını kabul edebilir miyiz?..
  Elbette edemeyiz...
  Yılda neredeyse 2 kez hükümet değişikliğinin yaşanması nedeniyle ortaya çıkan maddi sorunların yanı sıra, hizmetlerin daha da gerilemesini de kabul edemeyiz...
  İşte o nedenle, erken seçimin masraflı olacağını bilen ve arzu etmeyen insanlar dahi artık “olmalı, yapılmalı” diyorsa, bundan kaçış yolu yoktur...
  Seçim Yasası’nın demokratik, pratik ve anlaşılabilir bir şekilde yeniden düzenlenmesiyle birlikte mümkün olan en kısa sürede seçime gidilmesi gerekiyor...
  Seçimle birlikte halkın Kıbrıs sorunuyla ilgili düşüncelerinin saptanması da gündeme alınmalıdır...
  Rum tarafının ikide bir oyun bozancılığı karşısında artık halkımıza açık açık sorulmalı ve ortaya çıkacak sonucun ilgili tüm yerlere bildirilmesi doğru olandır:
  “İki bölgeli federasyon görüşmelerine devam mı, tamam mı?..”
  Halk “tamam” diyorsa, o zaman KKTC’nin ileri taşınması için tam bir seferberlik anlayışı içinde çalışılmalıdır...
YORUM EKLE

banner608

banner474