banner564

İşin özü bu

  Kıbrıs Türk tarafı, çözüm konusunda her zaman gereğinden çok fazla heyacan yarattı...
  Özellikle son 12 yılda ‘bir adım önde’ siyaseti izlendi...
  Rumların ‘perde gerisinde ne düşündüklerini’ ve ana hedeflerinin ‘ne olduğunu’ iyice hesaplamadan halka ‘kısa vadede çözüm’ mesajları verildi...
  Özellikle de İkinci Cumhurbaşkanı Mehmet Ali Talat, sık sık ‘kısa vadeli çözüm tarihleri’ vermişti...
  Fakat bunların hiçbiri gerçekleşmedi...
  Sonuçta; Kıbrıslı Rumlara “Ne yapayım yani sizin için apartmanın üzerine çıkıp, aşağıya mı atlayayım?” diyerek, üzüntüsünü dile getirmişti...
  Yukarılardan, aşağılara atlamak, hayatı sonlandırmak anlamına gelebilir...
  Rumların bizden beklentileri ise ‘hayatımızı sonladıracak’ adımlar atmaktır...
  Önümüze koyacakları her türlü şartı kabul etmektir...
  Şimdi benzeri bir süreçten geçiyoruz...
  Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı; çözümün kısa sürede gerçekleşmesi için müzakere masasında gayet iyi niyetle hareket etti...
  Geçmişte, Türk tarafının ‘kırmızı çizgisi’ olan bazı talepleri de kabul etti...
  Mülkiyette ilk sözün mal sahibinde olmasını ve garanti sisteminin değiştirilmesini kabul eden ilk ve tek KKTC lideri oldu...
  Şimdi, toprak ve haritayı görüşmeye hazırlanıyor...
  Hedefi 2016 sonuna kadar çözümü başarmaktı...
  Baktı ki olmuyor ve olmayacak, 2017 ortalarından söz etmeye başladı...

Sen misin bunu yapan
 
  Akıncı’nın kararlı duruşunu Rum tarafındaki egemen güçler beğenmedi...
  Önce muhalefetteki partiler, ardından kilise devreye girdi...
  Komünist AKEL bile 8 tane ‘kırmızı çizgi’ açıkladı...
  Garantörlükler tamamen sonlandırılmadığı takdirde, çözüme destek vermeyeceklerini açıkladı...
  Ve söz sırası Başpiskopos Hrisostomos’a geldi...
  Başpapaz çözümün şartlarını şöyle özetledi:
  -Türk askeri gidecek...
  -Burada evlenenlerin dışındaki tüm TC kökenliler de gidecek...
  -Herkes mülkünü geri alacak...
  -Dönüşümlü Başkanlık olmayacak...
  Bizim tarafta hala uyuyan bazı siyasiler, şu veya bu kentin ‘federal bölge’ olmasından söz ediyor...
  Onlar da er veya geç “tümünü alacağız” diyor...
  Onlar ne istediklerini biliyor ve hedefe varabilmek için milim sapma yapmadan mücadeleyi sürdürüyor...
  Ya bizim taraf?..
  İkiye bölünmüş bir cephe oluştu...
  Bir taraf “Hiçbir şey olmaz, hiçbir şey alamazlar” diyerek yan gelip yatmış uyumakta...
  Diğer taraf “Çözüm olmazsa yanarız, batarız, biteriz” diyerek, dünyadaki birçok şey gibi Kıbrıslı Rumların da değiştiği ve bizlerle ‘ortaklık yapabilecekleri’ hayaliyle kafa ütülüyor...
  Üzücü bir durum...
YORUM EKLE

banner608

banner474