banner564

İSİAS, Tatar ve Mazeret ile Kabahat

6 Şubat depreminin yıl dönümü geldi.  O depremde kaybettiğimiz Şampiyon Melekleri, öğretmenleri, velileri ve İSAS denen cinayet mahallinde, yaşamlarını yitiren Türkiye vatandaşlarını ve deprem yaşanan kentlerde ölen  on binlerce Türkiye insanının acılarını yine yaşadık.
Bu olayın yıl dönümünde deprem günü gibi yine, sağlık sorunum nedeniyle Hastanenin yoğun bakımında idim. Dolayısı ile Anma Törenine katılamadım. Ancak TV’ lerden depremin anma törenlerini izledim. KRT TV de izlediğim bir haber program beni çok etkiledi. Adıyaman’daki İSİAS Hotelin enkazı önünde çelenkler ve pankartlarla anma yapılıyordu. Muhabir şunu anlattı. ‘İnsanlar arabaları ile buraya geliyor. İnip, çiçek koyup, saygı duruşu yapıyor. Yaşamlarını  yitiren Kıbrıslı Şampiyon Meleklerin ailelerinin  ve Kıbrıslı insanları başlattığı Adalet arayışına destek oluyorlar. Bu yalnız onların davası değil, Ortak Davamızdır diyorlar’  dedi.. Bu beni çok etkiledi. Çünkü rant hırsı, bilimden kaçmak ve çıkarlar için kural dışılık, bu acının kökeninde yatan nedenlerdir. 
Ancak gerçekler bunlar iken Kıbrıs’ ta düzenlenen Anma etkinliklerinde konuşan Cumhurbaşkanı Sayın Tatar’ın konuşmasını okudum ve üzüldüm. O konuşmayı okurken akılıma, Namık Kemal ve Padişah arasında geçtiği söylenen bir fıkra geldi.  Padişah, Namık Kemal’e, işlediği bir kusur nedeni ile “bana bir şey söyle ki mazeretin , kabahatinden  büyük olsun” demiş. Sayın Tatar’ın bu anma etkinliğinde söylediklerini, brtk.net’ten aktarıyorum. “Ülke gençlerinin izolasyon ve ambargolar nedeni ile Türkiye’den başka bir yerde spor yapamadıklarını dile getiren CB Tatar, Şampiyon Meleklerin de Şampiyon olduktan sonra Türkiye’ye gittiklerini belirten Tatar, o gençler geri dönmedi” dedi. Sonrasında, “ Dünyanın haksızlık yaptığı ve kısıtladığı o yavrular o gece oradaydılar ”dedi. 
İşe bakın. Yani izlasyonlar ve ambargolar kalktığında biz Türkiye’ ye adım atmayacak mıyız? Yani, bugün kurduğumuz her ilişki, “ zorunluluk doktrini” gibi mi? Bu acı üstünden, siyasal sorunu, bu kaybın  sebebi gibi  göstermek mazereti, kabahatinden  büyük... Evet, spor dahil uygulanan izolasyonlara karşı çıkmak ve kalkması için siyasi mücadele  gerekir. Ama bunun yeri orası değildi. Üstelik Sayın Tatar;  o cinayet gibi elim olayda yaşamlarını kaybettiğimiz çocuklarımızın bir kısmını annesi, babası veya dedesi yada   ninesi, Türkiye doğumlu olduğu ve ebeveynleri    evliliklerini Kuzey Kıbrıs’ta yaptıkları için, binlerce insanımıza, Kimlik Kartı ve Pasaport konusunda  uygulanan ayrımcı uygulamanın da mağduru idiler. İnsan haklarına aykırı bu uygulamaya karşı verilen mücadeleye destek için bir kelam kesmezken, buna gözünüzü kapamanız da kabul edilemez. Hele cebinde bunları taşıyanların suskunlukları, asla kabul edilemez. 
İSİAS davasını devam ettiği bu aşamada olayın esası yerine, bunu böyle dar bakışlı bir siyasi mazerete sokmak yanlıştır. Tüm toplumun ortak davası olan bu meseleyi, kısır bir siyasi cendereye sokmak son derece yanlıştır. Ayrıca İSİAS Davası, Türkiye insanın da ortak davası olmuştur. Bu nedenle, “eğer Ambargolar olmasa bizim oralarda işimiz olmaz” anlamı çıkacak olan söylemler;   iki ülkenin halklarının ortak yaklaşımına ihtiyacın önde olması gereken bu  dönemde, büyük hatadır. İSİAS Ortak Davamızdır. Bunu bozmamak gerekir. Rant uğruna yalnız bizim çocuklarımızı değil, on binlerce Türkiye insanını da yedi kat yer altına gömen bu mantığa karşı, hukuk savaşını, dar siyasi söylemlerle sakatlamamak gerekir. Sayın Tatar, bu davaya destek, toplumsal ortak paydayı gözetmekten geçer. 

YORUM EKLE

banner608

banner474