banner564

İnsan önlem almaz mı?

   Meteroroloji ‘kar ve soğuk’ uyarısı yaptığı zaman insanlar önlem alırlar...
   Evin ısısı, çocukların giysisi, geceleri kalın yorgan...
   Birçok insan, donma tehlikesine karşı, sadece kendi hayatını değil, aracını dahi korumaya alır...
   Şiddetli fırtınada gemiler yola çıkmaz...
   Otobüsün kapasitesi 40 ise, içine 50 kişi konmaz...
   Koyanlar risk alır, insanların hayatını tehlikeye sokar...
   Elektriklerin kesileceğini öğrendiğiniz zaman evinize, işyerinize mum alırsınız...
   Çok gerekliyse jeneratör  de alırsınız...
   Hayatı olumsuz yönde etkileyecek uyarılar ve gelişmeler karşısında önlem alırsanız pek sıkıntı yaşamazsınız...
   Uyarıları dikkate almaz, gerçekleri görmez ve önlem almazsanız ciddi sıkıntılar yaşarsınız...
   KKTC devletinin şu an itibarıyla çok ciddi sıkıntıları vardır...
   Sularımız içilebilir değildir...
   Ayrıca; eskimiş, çürümüz depolar ve asbes borular nedeniyle musluklardan akan su kullanım açısından da sakıncalıdır...
   Kullanım açısından sakıncalı olan sularla ağzımızı, yüzümüzü, vücudumuzu, sebzelerimizi, meyvelerimizi, çamaşır ve bulaşıklarımızı yıkıyoruz...
   Birçok yerde, özellikle de köylerde şebeke suyu ile ekmek üretiliyor...
   Yemekler asbes borulardan geçen sularla pişiriliyor...
   Ondan sonra insanımız kanser oldu diye feryat etmeye başlarız...
   Halbuki tüm bu olanların sorumlusu bizleriz...
   KKTC devletinin şu an yaşamakta olduğu sıkıntıların tümü, uzun yılların ihmalinin bir sonucudur...
   Daha da özeti ‘var olanı yok etme’ anlayışının ürünüdür...
Hizmet değil, siyasi yatırım
   Barış Harekatı’nın gerçekleştiği 1974 yılında, her şeyi hazır bulduk...
   Yılın 12 ayında akan pınarlarımız vardı...
   Derelerin önü açıktı...
   Yağmur yağdığında sel felaketi yaşanmazdı...
   Musluklardan akan sular içilebilir kalitedeydi...
   Ayrıca kesinti olmazdı...
   Harekat sonrasında Kuzey Kıbrıs’ı yönetenler, belediye hizmetini sadece ‘istihdam kapısı’ olarak gördüler...
   Su depolarını ve boruları yenileme ihtiyacı duymadılar...
   Ülkenin kalbi olan altyapıyı hiç önemsemediler...
   Sonra kuraklık gerekçesiyle suları nöbete bağladılar...
   Nöbet başladıktan sonra tüketim daha da arttı...
   Suyun birkaç saat içinde kesileceğini düşünen vatandaşlar, evlrinin bahçesine, apartmanların zemin ve çatı katlarına ‘ihtiyaçtan daha fazla’ depo koydular...
   Depolar zaman içinde paslanmaya başladı...
   Herkes bu paslı sularla elini, ağzını, sebze ve meyvelerini yıkadı...
   Nereden bakarsanız bakın tam bir skandal...
   İnsanlık açısından utanç verici...
Türkiye milyar dolar harcadı
   Diyalog dünkü manşetinde Değirmenlik’teki dev su depolarının görüntüsünü yayınladı...
   Her tarafı delinmiş depolardan akan paslı suların bir kısmı evlere, bir kısmı da boş arazilere gidiyor...
   Değirmenlik bir zamanlar ‘su cenneti’ olarak anılıyordu...
   Herkes bidonlarını alıp buraya gider, hem su doldurur, hem de piknik yapardı...
   Ne var ki; 50 yıldan beri yenilenmeyen su depoları artık patlamaya başladı...
   Şimdi merak edilen şudur:
   Acaba bu isyanı gören olacak mı?..
   Türkiye’den milyar dolarlık yatırımla su ayağımıza getiriliyor...
   Bizler de depo sorununu konuşuyoruz...
   Gerçekten çok üzücü...
YORUM EKLE

banner608

banner473