Tarihe not düşmek açısından bazı hayati konularda ‘uyarıcı’ yayınları sürdürmek zorundayız…
Bunlardan biri iki toplumlu mülkiyet meselesidir…
Basit bir örnek verelim…
‘Kermiya bölgesi’ olarak adlandırılan Lefkoşa’nın Metehan Sınır Kapısı’na yakın bölge, bundan 15-20 yıl öncesine kadar kuru bir ova şeklindeydi…
Sonrasında siyasiler, Rumlardan kalma bu arazileri şehit çocuklarına verdiler…
Adamın cebinde inşaat yapacak para yoksa bu arsayı ne yapar?..
Doğal olarak satışa çıkarır…
Önceleri burada bir dönümün altındaki bir arsanın fiyatı 5 bin Sterlin’di…
Parası olan 5 bini bastırıp arsayı satın aldı…
Bir gün gelecek ve arsanın gerçek sahipleri buradan yüklü miktarda para talep edecek diye bir endişeye kapılmadan, Şehit Çocuğu arsaları üzerinde lüks yüzlerce villa yükseldi…
Ne güzel…
Bizde “Onun var da benim neden olmasın” diye bir anlayış olduğu için; ilerleyen yıllarda Şehit arsalarına talep patlaması oldu ve fiyatlar 5 binden 100 bine yükseldi…
Bölgede villa yapımları devam ediyor…
İyi güzel de; ileride bu binaların durumu acaba ne olacak?..
Düşünen var mıdır?..
Bu arazilerin güneyde karşılığı yok…
Güneyde karşılığı olmayınca veya bir eşdeğer hak sahibinden satın alınmadıysa, ileride bunların bedelini kim, nasıl ödeyecek?..
İşte bu gibi ince hesapları yapmayan siyasilerin yüzünden önümüzde ciddi kriz beklentileri vardır…
Taşınmaz Mal Komisyonu çalıştırılmadığı sürece, kuzeydeki tüm Rum mülklerinin geleceği karmaşıktır…
Komisyonun çalıştırılsaydı, hiç olmazsa Rumların satmak istediği mülkleri kurtarabilirdik…
Ama bunu da beceremedik…
Kırsal kesim arazileri
Bir başka ilginç uygulama ise Kırsal Kesim arazileriyle ilgilidir…
Yıllardan beri her seçim döneminde iktidardaki partiler tarafından gençlere yüzlerce arazi dağıtıldı…
Bunların önemli bir kısmının yolu, elektriği, telefonu yok…
Yine arazi alan gençlerin büyük bir çoğunluğunun konut yapacak parası yok…
İşin üzücü yanı; bu gerçekleri herkes bildiği halde yanlış bir uygulamada hala ısrar edilmesidir…
Halbuki; ihtiyaçlı kişi ve bölgelere göre projeler üretip, toplu konut inşasına girişmek ve evsiz gençleri düşük maliyetlerle mülk sahibi yapmak çok daha mantıklıdır...
Ne var ki; ülke yöneticileri uzun yıllardan beri sosyal konut ihtiyacını görmezden geliyor ve kırsal kesim arazisi dağıtımıyla vatandaşlardan oy toplamaya çalışıyor…
Gelinen aşamada bu tür icraatların artık ülkeye ve insana fayda yerine zarar getirdiğini görmeli ve doğru yolu bulmalıyız…
Doğamızı ormanlarımızı yok ettik , Üretim ve İhracat can çekişiyor, Turizm ve Ekonomi rakamlarla İflas noktasında Yollara çıkmaya Marketlere girmeye korkar olduğumuz yatalak KKTC’de ne mi yapabiliriz ? Bu halimiz ve Yüce meclisimiz ile Allahtan Ümit Kesilmez ‘ demekten başka ne yapabiliriz ki ?