banner564

İkinci sınıf değiliz

   Avrupa Parlamentosu Başkanı Martin Schulz; Kıbrıs sorununun çözümüne güçlü destek vermek amacıyla adaya geldi...
   İki günlük ziyareti sırasında, Kıbrıs Türk tarafına bir saatten daha kısa bir süre ayırdı...       
   Cumhurbaşkanlığı sarayı dışında hiçbir yere gitmedi...
   Cumhurbaşkanlığı sarayına giderken de sırf Rumları memnun etmek amacıyla makam aracındaki AB Forsunu da kapattı...
    Belki küçük bir ayrıntı ama Anastasiadis’e ‘altından tepsi’ hediye ederken, Akıncı’ya seramik tabak verdi...
   Tıpkı mali yardımlardaki gibi, Türk tarafını küçümseyen bir tavır sergilendi...
   Son 12 yılda Kıbrıs Türk tarafına 350 milyon Euro dolayında yardım yapan Avrupa Birliği, Güney Kıbrıs’a 20 milyar Euro civarında para akıttı...
   Bunun dışında güneydeki tüm ekonomik kuruluşların yenilenmesine maddi katkı sağladı...
   Rusya’ya satış yapamayan Rum narenciye üreticilerine tazminat ödedi...
   Halbuki 2004 referandumunda kapsamlı çözüm planına ‘hayır’ diyen tarafı cezalandıracaklarını söylemişlerdi...
   Ama bunun tam tersini yaptılar...
   Ambargo altında tuttukları Kıbrıslı Türk narenciye üreticisine tek kuruşluk destek sağlamadılar...
   Hastalıklı hayvanlarımızı iyileştirmek için kaynak ayırmadılar...
   Hellim üreticilerimize, veteriner hizmetlerimize maddi destek vermediler...
   KKTC’nin, çok ciddi sorunlar yaşadığını ve teknolojik eksiklerinin bulunduğunu bildikleri halde, öncelikle bunları düzeltmek yerine; aylar içinde çözümün öneminden söz ediyorlar...
   Bugünkü yapımızla, aylar içinde çözüme gidilmesi halinde başımıza nelerin geleceğini bilmiyorlar mı?..
   Elbette biliyorlar...
   Ne var ki; baş döndürücü girişimlerle, Kıbrıs Cumhuriyeti’nin egemenliğini ada geneline yaymaya çalışıyorlar...

Güvenlik çok önemli
   
   Sayın Schulz, adaya gelişine saatler kala yaptığı açıklamada, Kıbrıslılar için en önemli güvencenin AB olduğunu söyledi...
   Kıbrıslı Türklere ‘Türk garantisinin gereksiz olduğu’ mesajını verdi...
   Allahın işine bakınız...
   Adaya geldikten birkaç saat sonra Mısır uçağı Larnaka’ya kaçırıldı...
   Rum tarafı bunun bir terör olayı olmadığını açıkladı...
   Ama 60’dan fazla insanın hayatını tehlikeye sokan bir girişimdi...
   Bir ülkenin en önemli havaalanını 6 satten fazla süreyle kilitleyen bir operasyondu...
   Böylesi bir durumda etkin bir güvenlik gücüne ihtiyaç duyulduğunu dün herkes bir kez daha öğrenmiş oldu...
   Havaalanı Rum ve Yunanlı askerler tarafından kuşatıldı...
  Gerekmesi halinde uçağa müdahale edilmesi söz konusuydu...
   Kısacası her ülke için kendi güvenliğini sağlaması önemlidir...
   Ve bu kural AB’nin kalbi Brüksel için de geçerlidir...
   Geçtiğimiz hafta yaşanan terör saldırısı sonrasında kapatılan Brüksel Havaalanı ve tren istasyonu hala açılmadı...
   Havaalanı ve tren istasyonunda silahlı askerler vardır...
   Doğal gaz olayı sonrasında Kıbrıs’ın güvenlik ihtiyacı bir o kadar daha arttı...
   Öyleyse bu ihtiyacı adanın güneyinde Rum ordusu ve savunma konusunda ortaklık anlaşması yaptıkları Yunanistan, kuzeyde ise Kıbrıs Türk ordusu ve Türk ordusu karşılayacak...
   Bunun dışındaki güvenlik vaadleri geçersizdir...
   Kıbrıslı Türkler açısından, Türkiye’nin garantörlüğünü terk etmek intihar demektir...
   Kimse bizden bunu istemesin...      
YORUM EKLE
YORUMLAR
Özdemir Aydıntan ...Mehmetcik
Özdemir Aydıntan ...Mehmetcik - 9 yıl Önce

Çok doğrudur.kimse kıbrıs Türkünün çektiği acıları unutturmaz.vede aldatmaz İşte diğer müslümanlara Avrupalılar neler yaptıklarını görüyoruz .başka söze gerek yoktur.

Emine Hacı Musa
Emine Hacı Musa - 9 yıl Önce

Bütün bu gerçeklere rağmen dayatma bir çözümle karşımıza gelinirse 'işte şu şöyledir, bu böyledir' diyerek ki bu tip bir argüman son günlerde dillendirmeye başlandı, o zaman ne olacak çok merak ederim. !

banner608

banner474