banner564

İki tarafın farkı

   Kıbrıs’ın Kuzeyi, 9 Aralık 2014 günü tarihe geçecek bir gün yaşadı...
   Yaklaşık bir saat devam eden şiddetli yağış nedeniyle 200’den fazla öğrenci okulda, bazı vatandaşlar ise araçlarının içinde mahsur kaldı...
   Çok sayıda ev ve işyerini su bastı...
   Yollar kapandı, trafik kilitlendi...
   Aynı miktarda yağış Lefkoşa’nın güney kısmında da görüldü...
   Ama orada hiç kimse aracın veya okulun içinde mahsur kalmadı...
   Güney Lefkoşa’nın ‘sadece bir bölgesinde’ su birikintileri yaşandı...
   Peki neden böyle oldu?..
   Güneyde sağlam bir altyapı var...
   Kuzeyde ise, şaibeli yatırımların sonucunda çökmüş bir yapının olduğu çok daha net bir şekilde anlaşıldı...
   Şaibeli yatırım bazı kimselere çok iddialı gelebilir...
   Ancak, geçmişten bugüne gerçekleşen belediye ihalelerine bir göz atılırsa, böylesi bir iddianın haklılığı kolaylıkla anlaşılabilir...
Vergas hapiste
   Adanın  kuzeyindeki belediyelerin çok büyük bir kısmı borç içindedir...
   Binlerce çalışanın sosyal güvenlik primleri yıllardan beri yatırılmıyor...
   Sosyal güvenlikten mahrum olan çalışanların hastanelerde tedavi hakkı dahi yoktur...
   Gelecekleri karanlıktır...
   Ne var ki; hiç kimse bu gerçekleri sorgulamıyor ve önlem almaya yanaşmıyor...
   Gidenler de, gelenler de, temelsiz bina üzerinde siyaset yapmaya çalışıyor...
   Şaibeli ihaleler yargıya taşınmıyor...
   Suçlular ortaya çıkarılmıyor...
   Ülkede ne yazık ki; tüm işler ‘ahbap çavuş’ ilişkisine veya siyasi çıkarlara göre yönetiliyor...
   Halbuki, karşımızda yine Güney Kıbrıs örneği var...
   Baf’ın Belediye Başkanı Savvas Vergas, arıtma tesisi ihalesinde 500 bin Euro rüşvet almakla suçlanıyor...
   Önceleri bu suçlamaları kabul etmedi...
   Soruşturmanın ilerlemesi üzerine de “evet yaptım” dedi...
   Kendisiyle birlikte, iki belediye meclis üyesinin de adını verdi...
   Sonuçta onların başı da belaya girdi...
Yapanın yanına kalmamalı
   Aynı adanın iki kesiminde iki farklı yönetim anlayışı vardır...
   Bir tarafta devleti ve vatandaşları koruma anlayışı...
   Dürüst siyasetin gereklerini yerine getirme...
   Suçluları yargılama...
   Diğer tarafta, ikinci kez tekrarlayacağım “ahbap çavuş” ilişkisi...
   Ve dünyada benzeri görülmemiş bir partizanlık...
   Ve tüm bu hareketlerin yol açtığı mali enkazın kaldırılması için sürekli Türkiye’den ‘ek kaynak’ istenmesi...
    Çözümden söz eden ve Birleşik Kıbrıs hayali kuranların, iki taraf arasındaki farkı ortadan kaldırmak için hareketsiz kalmaları ve her türlü yolsuzluk iddiasının üzerini örtbas etme girişimleri anlaşılır gibi değildir...
   Kıbrıs Türk halkının hak ettiği yönetim şekli bu değildir...
   Kıbrıs Türk halkının geleceği ile oynanmasına daha fazla müsade edilmemelidir...
   O nadenle bugünkü yazımı, Diyalog’un dünkü manşetinde yer alan başlıkla sonlandırmak istiyorum:
   “Son 40 yıl yargılanmalı...”  
YORUM EKLE

banner608

banner474