Sınır kapıları, Coronavirüs önlemleri çerçevesinde üç ayı aşkın bir zamandır kapalı tutuluyor…
Her fırsatta ‘adanın yeniden bütünleşmesinden’ söz edenler; diğer yandan ‘kendi toplumlarını koruma’ gerekçesiyle sınır kapılarını kapayarak ‘siyasi sloganlarını’ da çürütmüş oldular…
Güney Kıbrıs, kuzeyden gelecek virüsten korktu…
Kuzeydekiler de Rumlardan korktu…
Bizde hala “Güney tamamen temizlenmedi” gerekçesiyle, sınır kapılarının açılmasına karşı çıkanlar vardır…
Özellikle dün Metehan’da yaşananlar üzüntü vericidir…
Kuzeyde yaşayan Maronit ve Rumların geçişlerinde PCR test sonuçlarının İngilizce değil de Rumca belgelenmesi kabul görmedi…
Umutla evlerine dönmek isteyen insanlar sınır kapısından geri çevrildi…
Onlara “gidin noterden İngilizce tasdikli belge alınız” dendi…
Çoğu yaşlı olan bu insanlar Pazar günü noter bulup da sana İngilizce belge getiremezdi…
Bunu bile bile onlara zorluk çıkarılması hiç de insancıl değildir…
Üç günde bir test mi olur?
Rum tarafının sınır kapılarıyla ilgili ‘iki aşamalı’ uygulama kararı da saçmadır…
Kuzeyde yaşayan, ancak güneyde çalışanlara ‘belge ibraz etmek şartıyla’ sadece bir defalık PCR yapılacak…
Güneyde okuyan Kıbrıslı Türk öğrenciler ve kuzeyde yaşayan Maronitlerle, Rumlar için de öyle…
Peki işçi veya öğrenci olmayan Kıbrıslı Türkler ne yapacak?..
Onlar 3 günde bir PCR testi yaptıracak ve Rum polisine belge gösterecek…
Tam bir rezalet…
Büyük bir skandal…
İnsan haklarına tamamen aykırı, Avrupalı olmayan ırkçı bir yaklaşım…
Kuzeyde yaşayan Maronit ve Rumlar, güneyde çalışan Kıbrıslı Türk işçiler ve öğrencilerden sadece bir defalık PCR istiyorsunuz da; diğer insanlar Coronalı mı ki onlardan 3 günde bir PCR istiyorsunuz?..
Kuzeyde yeterli miktarda test kiti olmadığını biliyorsunuz…
Kıbrıs Türk basın haberlerinden her türlü bilgiyi alıyorsunuz…
Buna karşın “Ben anlamam arkadaş üç günde bir test yap da öyle gel” diyorsunuz…
Bunun anlamı “gelme” kardeşimdir…
Uzlaşı niyeti yok
Öyle görülüyor ki; aradan bu kadar yıl geçmesine karşın iki tarafın da ‘uzlaşı’ niyeti yok…
İki taraf da ‘katı kurallar’ koyarak, ayrımcılığı körüklüyor…
İki tarafın ‘gerici kuralları’ halkları birbirinden daha da uzaklaştırıyor…
İki tarafın uzaklaşması sonucunda çok sayıda işletme zarar görüyor…
Kıbrıs sorununun çözümüyle ilgili beklentiler umutsuzluğa dönüşüyor…
Avrupa Birliği’nin ‘serbest dolaşım’ ilkesi de bu adada geçerliliğini yitirmiş oluyor…
Yaşanan bunca olay karşısında AB’nin sessiz ve etkisiz kalması ayrı bir soru işaretidir…
Tümü kusurludur…
Bu kadar süre,birleşme hayalleri ile taviz üzerine tavizler veren çok bilmişler ne yapacaklar,merak ederim.İki ayrı Devlet olduğunu zaten Rum Tarafı kabul ediyor. Türk Tarafı içinde,aykırı düşünenler olabilir.