banner564

İçimdeki Şeytan

N’olacaktı a be muhterem!, ne bekliyordun, harbiden bu dingillerden, misal kalbinden onca sarf ettiğin kitap gibi cümle, ilaveten, sabrettiğin onca meşakkatli bir hayli yol, onca mükellef olduğun koftiden davada, yitikliğime sunulan, cart! diye, -mühim, kafakoparan, iplemez, ağır bir  giyotin... Amma velakin olmadı-olamadı muntazaman herhangi sentezli bir başarı; fellik fellik koşturdun sonra etrafta meymenetsiz suratını kanırta kanırta... İnkâra yol açan herşeyi yasakladın hayatından, dehânı yırtarcasına, ne yapıp edip, şu sessizliğini bir nevi, şıppadanak, ayar ettirdin tabii. Çarşaf çarşaf gönlünden dökülen yazılarına ne ucubeymiş şeylermiş diye, şekli şemaline, bo.. püsürüne laf ettirerek alay ettirdin... 
Sana yalan söylemek deveye hendek atlatmaktan zor, velhasıl kendime ise çok kolay yalan söyleyebilirim, oldum olası işkilli işlere karışmam, bir bityeniği varsa eğer ilk önce kolaçan etmek lazım namussuzlukları diye kendi kendime sorarım... Hangi kafalar çuvallarda değil, hangi zihinler hayatın engin dehlizlerinde, hayat zınk diye hatırlatır dangalaklıkları, müstakbel karı-kocaya, anne-babaya, çoluğa-çocuğa; paso kaç öfkeye yenildik ve dilimiz bir çıngıraklı yılan gibi soktu! insanları, kıytırık fikirlerle helak olduk, rencide edilerek zıvanadan çıktık, daha ne olsun söke söke cilâladılar bizi havagazı parasına...
Bizde adabımuaşeret pek yok, goygoycu hepsi, vaziyet bu işte sizde giyin cicili bicili elbiselerinizi, hayat size güzel olsun, hepsi size... Gudubet bu ya, ya müptelası olursunuz sonra; lirizmine bakmayın bendenizin “lirizm yazarın katilidir.” Zumlasın, bakın görün bir, intikamınızı hüngürtüyle alın; şalteri atmış, çakma beyinlerde malumdur, mucidiyiz biz zaten onların... Alayı mütehassıs tüm alanlarda, topu topu bir avucuz şurda; ya işçiyizdir, ya da idamlık; nalları dikmesini de biliriz eğer nail olmadığımız bir yerde, mezatlarda!.. Caka satmasınlar bize, biz zulasında ilmiğimizden korkusuzluğumuzu artırdığımız, çivisi çıkmış bu dünyada, sadistlerin arasında, cellatların arasında; mülayim biri gibi, istifimizi bozmadan entrikalara göğüs gerdik ve bol kepçe terbiyesizliğe... Oh hem de mis gibi karşı geldik...
Sicilim temiz, hık mık demek yok, keşişler gibi gıdım gıdım yemek yiyorum; hercai güneşi zapt ederek. Hayatın cücüğünden beslendim, elâlemin değil, -mangırla işim olmaz-, dank eder her gün kafama dımdızlak olduğum ama yinede retroğini yaptım -utanmıyorum; öcülerin beni soyup soğana çevirdikleri gündenberi... Soykırımı hiç hazetmem evimde, prensipte anlaştıysak sorun yok sende benim evimde kalabilirsin, heyt be! voleyi beraber vurabiliriz, kibir yalnız nağmelerde, yalnız diyalektik var plâğın üzerinde... Bu camiada tufaya gelmemeliyim, ütülmemeliyim, herşey tıkır tıkır ilerlemeli, sarsak değil uçuçböcekleriyle...   
Hapır hupur bir şaklaban tarafından defterim dürüldü, zokayı yedim neonların en halis ışıklarıyla, züğürtüm artık tav olmuyorlar bana kolayına, çerçöpü rötuş yapsam bile katiyen olmuyor yine garibanım, yine repertuarım kendime, kendin çal kendin söyle... Zannetmem ki hinoğlu hin biri çıksın ve fenomenal bir şey icat etsin ve bu olayı da sabote etmesinlerde ben de ihtiyatla faydalanabileyim. Emsali yok bu bunaklığın, façası alınmış bir sosyetiklik -ihtimam gösterilmiş... Sen özene bezene kauçuk deriden yapılmış, afili bir yüreksin; kolay kolay bayatlamazsında, fiyakalısında maşallah, iftihar ediyorum senin gibi zımbırtılı ve matrak birinden...
Hilesiz hurdasız müstehcen kostümlerini giydin, peh ki ne peh, teşhircilik üzerinde sıkacaklar anlına ketum sövgüleri, yerleştirecekler kem gözlerini kıçıkırıklar üzerine... Ne teraneler okunacak fitilli arkandan, terennümü çok, yalnız sana müsemma; semirdikçe onlar seni, postu deldirmişlerdir; umumda muzaffer olabilmek için ‘alkış kıyamet!’ kopsun diye -yaygarayla, aşklısı meşklisi, sana tapanlar toplansınlar diye; biz aciz mahluklara istinaden, defolarını gidermek için ve fesatlarını, böbürlenmelerini; -meşum hakikat!, -sular seller gibi muhakkak!; onlar peydahlayıp içlerindeki nefreti taaruza geçmeden, celâllenmeden; morgdakilere haber salın horlamasınlar, oflayıp puflamasınlar; -müsaadenizle bizde bir gün geberip gideceğiz... Ne taktiklerde yapabilsek muhafaza ettiğimiz mağramızdan çıkarak biriktirdiğimiz stokları ekşite ekşite kullanacağız...
 İtirafsa itiraf ediyorum. Pisboğazlık etmeden, tırsakda davranmayarak, caka fiyaka satmadan, cafcaflı laflarda söylemeden, harala gürüle de değil, efsunlu sözler söyleyerek belki de, gıcır gıcır, yepyeni, şartsız şurtsuz, kelimeleri yamultmadan, muhteviyatı cümbüşlü fakat, kendimi yaka paça attırmadan, lagaluga etmeden, abidik gubidik etmeden, fasa fiso ve şap şup yapmadan, sanat ve kültürle uğraşan müzmin bir bekârım, melunlara karşı şapşal şapşal karşı duran, artık perti çıkmış, saftirik ve viran!... Herkesten mikron mikron iyilik yapacaklar diye bana medet uman, -kendimi menkul bir değermiş gibi görüp, bazen tıklım tıkış, tepeleme bilgileri yığdım beynime ve çokları gibi çok yaşadım izdiham... Mahşer günü gelmek üzeredir, hesap günü, ben şairim ya, burcum Oğlak filan... -Şeytanın ayrıntıdadır ya efektleri, her yanım tedavülden kalkmış bir skandal!, biraz daha terelelli yaparsam güruha ereceğim, şamataysa şamata! Marazlanmadan, fondipledim alkolsüz içkimi... Yine mi arıza, zatüre mi yoksa, hoppala!.. 


Haftanın Şiiri:

Yastık Yüzleri
Evrenin sonsuz derinliğine vasi kösnül kekeme yıldızlar,
kalbimin patikalarında otların secde ettiği güleç Tanrılar;
yeryüzü valslerine sürgündür memelerinin akıttığı zehir,
müjdelenir iblislerin geveze sesleri görklü mezarlığımdan;
perdahlanıyor mavi yangını şakaklarımda mücevherlerin, 
çarmıha gerili tüm kekre günışıkları ahker yalnızlığından; 
beyaz sürüsüdür elegeçmeyen cambuğusu ayakseslerinin,
sayfalarını fısıldayacaktır kafatasım avuçlarına senin’çin, 
ağız eskittim kederden yelkovankuşlarıyla bir limandan; 
havada altın kemerli bir kâse gibi salt diyalektik zaman,
henüz kalçalarına güz çürüğü dudaklarımı koymak için,
yazgısı dökülür efil efil geceliğin titreyen omuzlarından;
rekor âşklar istemiyordum hayatın mıknatıslı usundan,
annecik kokuşlu evcümen saf ve lirik bir eş istiyordum; 
kalbinde uzun zamandır yastık yüzlerinin kokusu olan.
YORUM EKLE

banner608

banner473