Devletimizin ve halkımızın çıkarlarını korumakla yükümlü olan atanmış ve seçilmiş yetkililer, anlaşılması zor bir tutumla içerden çökeltilmemize dönük faaliyetler karşısında, gerekeni yapmıyor.
Rum ulusal tez ve davasını savunanlar, ulusal mücadelemizi, TMT’nı, liderlerimizi, devletimizi, ana vatanımızı olduğundan farklı gösterenler; haksızca ve dayanaksızca suçlayanlar cezalandırılmak yerine, korunup, ödüllendiriliyor.
Sonuçta ülkemizde anavatana ve yetkililerine hakaret etmek, işgalcilikle suçlamak, devletimizi yakışıksız sıfatlarla aşağılamak salgın bir hastalık gibi günden güne yayılmaktadır.
Halen ülkemizde sürdürülen ana vatan karşıtlığının alt yapısının; geçmişten günümüze, güneydeki yönetimin yoğun propagandası, dış güçlerin sistemli çalışmaları ve çeşitli nedenlerden dolayı bunlara yardım eden içimizdeki işbirlikçiler tarafından hazırlandığını tahmin etmek için kahin olmak gerekmez.
Ülkemizdeki bu üzücü olaylar karşısında, Amerikan diplomatlarının raporlarını açıklayan WikiLeaks kurucusu Julian Assenge’nin, uyduruk gerekçelerle tutuklanması ve susturulmasına çalışılmasından, demokrasiyi yanlış yorumlayan KKTC’deki politikacı ve entel liboşların gerekli dersi alması gerektiği görüşündeyim.
Özellikle, en küçük olaylar karşısında demokrasi koruyucusu kesilen Avrupa Birliği’nin, WikiLeaks yöneticilerine karşı yapılanlar karşısında sessiz kalması, düşündürücü ve ibret vericidir. Bu gerçek, batılıların, ulusal çıkarların her şeyin üzerinde tutulduğunu gösterir.
Ülkemizde halen ana vatan karşıtlığına öncülük edenlerin çoğunun, devletten aldıkları maaşlarla, gelecek kaygısından uzak, refah içinde yaşayanlar olduğu biliniyor.
Son zamanlarda yapılan ve doğru olmadığını düşündüğüm açıklamalar, eylemler ve gerçeklere aykırı olarak ulusal tezlerimizi kötüleyen ve Rum tezlerini savunan kitaplar karşısında, anayasamız ve yasalarımızdaki ilgili maddeleri hatırlatmakta yarar görürüm:
Milletvekilleri KKTC anayasamızın 82. maddesi uyarınca ‘devletin varlığını ve bağımsızlığını, yurdun ve halkın bölünmez bütünlüğünü, halkın kayıtsız şartsız egemenliğini koruyacağına dair ant içer;
Anayasamızdaki siyasal partilerin uyacakları ilkeler madde 71
(1) Siyasal partilerin tüzük, program ve çalışmaları, devletin ülkesi ve halkı ile bölünmez bütünlüğüne, insan haklarına, halk egemenliğine, demokratik ve laik cumhuriyet ve Atatürk ilkelerine aykırı olamaz.
(6) Siyasal partiler, yabancı devletlerden nakdi yardım alamaz, bunların Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin bağımsızlığı ve ülke bütünlüğü aleyhine kararlarına katılamaz.
(7) Bu maddedeki kurallara aykırı hareket eden siyasal partiler, cumhuriyet başsavcısının açacağı dava üzerine, anayasa mahkemesi olarak görev yapan yüksek mahkemece temelli kapatılabilir.
Ceza yasamızın 36. ve 39. maddeleri, devlete karşı hıyanet suçunu düzenler: ‘Her kim devlet egemenliğini ortadan kaldırmak fiilini amaçlayan bir niyet doğrultusunda hazırlanmış bir yazıyı yayınlarsa ağır suç işler ve müebbet hapis cezasını geçmeyen bir cezaya mahkum olur.
Ceza yasamızın 47. ve 48. maddeleri devlete karşı nefret yaratmak ve devleti küçük düşürmek, adaletin tecellisine karşı nefret yaratma, itaatsizliğe yol açmak ve KKTC uyruklular arasında huzursuzluk ve düşmanlık yaratmaya yönelik ifade ve fiiller ağır suç oluşturur ve 5 yılı geçmeyen bir cezaya mahkum olur.
Yürürlükte olan 17/1986 Milli Eğitim yasasının 5. mad. genel amaçlar başlığı altında Kıbrıs Türk Toplumu’nun varoluş mücadelesini, kültürel ve manevi değerleri koruyan toplumu ve yurdunu seven, Ana vatan Türkiye’ye bağlılığı gözeten bilgiler doğrultusunda çocuklarımızın yetiştirilmesi öngörülmektedir. Aynı yasanın 83.maddesinde ‘öğretmenlerin yabancı ülkelerde görev alacak öğretmenlerin bakanlar kurulundan izin almakla yükümlü olduğu belirtilir. (Bu maddeye aykırı hareket edenler hakkında işlem yapmayanlar da suç işlemiş sayılır.)
25/1985 sayılı öğretmenler yasasının 20 ve 27.maddeleri öğretmenlere ulusal değerlerin kökleşmesini sağlama yükümlülüğü verir
Bu yasaya göre; KKTC bağımsızlığı ve egemenliğini sorgulamak, sahte, uydu tanımlaması ile aşağılamak ve işgal altında olduğunu yazılı ve sözlü olarak belirtmek suç oluşturmaktadır.
7/1979 sayıl Kamu Görevlileri Yasasının 9 Maddesi: Kamu görevlilerinin anayasa ve yasalarımıza bağlı kalmayı öngörür. Bu yasa hükümleri siyasi demeç ve faaliyetleri de suç sayar.
Bizi düşman kabul eden Rum-Yunan –AB-BM’ in bilinen niyetleri karşısında, B.Trakya ve Leymosun’daki Türk’lerin kaderini paylaşmamak için devletimize ve egemenliğimize sahip çıkmalıyız.
İçerden çökertilmemiz faaliyetlerine seyirci kalınmamalı
- 14 Nisan 2021, 09:58
- 77
YORUM EKLE
Yorumunuz Onaylanmak Üzere Gönderildi