Bir yerde tek başına yaşayan bir kişinin, herhangi bir hukuk kuralına uyması gerekmez. Çünkü davranışları ile kimseyi etkilemez, rahatsız etmez. Çiğneyebileceği bir hak olamayacağından, aykırı davranacağı bir yasa da yoktur.
Ancak insanlar, birlikte yaşadıkları ortamlarda diğer bireyler ile etkileşim içindedir. Bu nedenle toplumsal hayatın düzen içinde sürdürülebilmesi için, vatandaşlar, bazı kurallara ve yasalara uyulmak zorundadır.
Ancak dünyanın hiçbir uygar ülkesinde yasalara uymak, kişilerin hür iradesine ve keyfine bırakılmaz. Suç işlemenin de bilinçlendirme ve lafla önlenebileceği düşünülmez.
Bugün dünyanın en geri kalmış ülkesinden, Avrupa’ya giden bir kişi, oradaki yasalara uygun hareket eder. Çünkü yasalara aykırı hareket ettiği takdirde, bir bedel ödemek zorunda kalacağını ve canının yanacağını bilir.
İnsanlık tarihine bakıldığı zaman en ilkel toplumlarda bile, bireyler arasında bazı toplumsal kuralların benimsenip uygulandığı görülür.
Zaten, bir ülkede vatandaşların huzur, güven içinde olabilmesi, toplumsal düzenin sağlanabilmesi için, yürürlükteki yasa ve tüzüklerin duyarlılıkla uygulanması kaçınılmazdır.
Yasaların içeriğinde o toplumdaki örf ve adetlerin, ahlak ve adabın yansıtılması vardır. Bu nedenle, vatandaşlar hukuku bilmeden de ona uygun hareket eder.
Zaten bir ülkede, vatandaşların hak ve özgürlükleri, devletin yaptığı yasaların ve yönetmeliklerin uygulanması ile mümkündür.
Ayrıca, yasaların din, dil, ulusal kimlik ayırmadan tüm vatandaşlara eşit olarak uygulanması durumunda toplumsal düzen teminat altına alınabilir.
Yasaların uygulanmaması durumunda, güçlü olan kazanır ve ülkede kargaşa ve kaos hakim olur. Bu nedenle yasaların uygulanması, vatandaşların huzuru, mal ve can güvenliğinin teminatıdır. Siyasi iktidarların başlıca görevi de yürürlükteki yasaları uygulamaktır.
Ülkemizdeki duruma bakıldığı zaman, yürürlükteki bazı yasaların uygulanmadığı, bazılarının uygulanmasında da gereken duyarlılığın gösterilmediği görülür. Bu nedenle ülkemizdeki hukuksuzluk ve asayiş sorunlarından hükümet sorumludur.
Başka ülkelerinde hükümetler, vatandaşların yasalara uymasını ister. KKTC’de ise, vatandaşlar siyasi iktidarların yasaları uygulanmasını talep eder.
Normalde devletin ilgili kuruluşları yasalara uyulmasını sağlar. Yasaları uygulamayan devlet yetkilileri de cezalandırılır. Ancak şimdiye kadar yasaları uygulamayan devlet görevlilerinden hesap sorulduğu görülmedi.
Kısaca belirtmek gerekirse, yasalara uymamak demokratik hak değildir. Yasaların uyulmaması da devletin başarılı yönetilmemesi ve ülkenin kaos içinde olması demektir. Bu yanlış, ülkemizde demokrasi olduğu safsatası ile geçiştirilemez.
KKTC’de genellikle yasalara uyulmamasından vatandaşlar suçlanır. Vatandaşların kendi karar ve iradesi ile yasalara uyması istenir.
Bu hatalı görüş nedeniyle de yasaları uygulamakla yükümlü olanlar, sorumluluklarını yerine getirmeleri için baskı altına alınmazlar ve yasaların uygulanmasına önem vermez.
Yasaların uygulanması, halkımızın devletimize olan güvenini artıracak. Bunun sonucu devletimiz güçlenecek ve halkı koruma ve refaha kavuşturma görevini daha iyi yapacak.
Kişi başına dünyada en çok devlet memuru tekabül eden küçük ülkemizde istenmesi durumunda yasaların uygulanması ve adaletin erken tecelli etmesinin sağlanması zor değildir.
