Güney Kıbrıs’ın Cumhurbaşkanı Anastasiadis; seçimi kazandıktan sonra kendini ağır bir ekonomik krizin içinde buldu...
İçi sızlayarak, vatandaşlarının banka mevduatlarının yüzde 40’ının buharlaşmasına onay verdi...
Binlerce insanı işsiz bırakan Troyka önerilerine boyun eğdi...
Ancak bu ağır krizi atlatabilmek için de önemli girişimler başlattı...
Anastasiadis; başarılı bir işadamı olmanın avantajıyla, ülkesini krizden çıkarabilmek için ‘akıllı’ bir siyaset izliyor...
En önemli başarısı, İngiliz üs topraklarının önemli bir bölümünü ‘Kıbrıs Cumhuriyeti’nin denetimine geçirmesidir...
Buradaki mülklerin, yabancı yatırımcılara satılması veya uzun vadeli kiralanması sayasinde, bankalara önemli bir kaynağın aktarılması söz konusudur...
İkinci başarısı, Mısır’a yaptığı ziyaret sırasında, AB’yi ayağa kaldırmadan, gayet sakin bir şekilde ‘vatandaşlık’ ve ‘pasaport’ konusunu gündeme getirmesidir...
Mısır’ın varlıklı insanları, Avrupa’ya açılamıyorsa, buyursun Kıbrıs’a gelsin ve yatırım yapsın...
Yatırım sonrasında vatandaşlık ve pasaport sayesinde AB ile bütünleşmiş olurlar...
Müthiş bir taktik değil mi?..
Para kimde ise oraya
Anastasdiadis’in zekasına hayran olmamak elde değil...
Para kimde ise, oraya gidiyor...
Son durağı Katar oldu...
“Ey Emir, bizde para yok, uçak da yok” diyerek birkaç damla gözyaşı akıtması, ona büyük olanaklar sağladı...
Emir Şeyh Tamim bin Hamad Al Thani, özel uçağını kendisine tahsis etti...
Ve Rum lideri 90’dan fazla işadamını da yanına alarak bu ülkeyi ziyaret etti...
Yaptığı anlaşmalar arasında ‘doğal gaz ve petrolde işbirliği’, ‘denizden su arıtma’ ve ‘eğitim’ var...
Rum tarafına ciddi avantajlar sağlayacak 3 önemli başlık...
Bir de ‘kredi meselesi’ var...
Katar İslam Bankası’nın, Güney Kıbrıs’taki bazı yatırım projelerine yüklü miktarda kredi desteği sağlaması bekleniyor...
İnsan üzülmez mi?..
Anastasiadis’in yaptıklarına bakınca, ister istemez üzülüyor insan...
Adam, AB üyeliğinin sağladığı avantajları dahi öne çıkarmak suretiyle, ülkesine yatırımcı çekmeye ve mali krizi bu şekilde aşmaya çalışıyor...
Peki KKTC?..
Türkiye’den gelen yatırımcılara bile binbir zorluk çıkarıyor...
“Sana sadece bir dönümlük arazi hakkı veririm” diyor...
Büyük şirketleri buraya çekmek için kılını oynatmıyor...
Kendiliğinden gelenleri de akıl almaz zorluklarla bıktırıyor...
Ve bu yanlışlığı yaparken, kendini haklı göstermek için bazı çevreleri ‘yabancı düşmanlığı’ dürtüsüyle harekete geçiriyor...
Denktaş’ın vasiyeti neydi?
Halbuki; KKTC’nin kurucusu, rahmetli Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş’ın en büyük arzusu, buraya özellikle Türkiye’den yatırımcı çekmekti...
Sabancı ve Koç Grubu başta olmak üzere, Türkiye’nin önde gelen şirketlerine onlarca kez açık çağrı yaptı...
Onlar da KKTC’deki mevzuatlara dikkat çekerek, buna yanaşmadı...
Peki o mevzuatları kimler yapıyor?..
Veya yanlışları kimlerin düzeltmesi gerekiyor?..
Serdar Denktaş, Ekonomi ve Turizm gibi önemli iki bakanlığın sorumluluğunu omuzladığına göre; bu konulara ciddiyetle eğilmelidir...
Ve işe, aldatılmış, mağdur edilmiş İngilizler’den başlanmalıdır...
Parasını ödeyerek mülk alanların tümüne tapuları verilmeli, bu şekilde KKTC aleyhindeki kampanyalar durdurulmalıdır...
Bunun ardından yatırımlara kolaylık sağlayacak kararlar alınmalı ve uygulamaya konmalıdır...
Her sabah uyandığımızda yeni bir kriz haberi yerine, piyasaya canlılık getirecek yatırım haberlerini duymak istiyoruz...
Çeresizlik içinde kıvranmak istemiyorsak...
Başarılarla övünebileceğimiz ortamı yaratmalıyız...
deneme bonusu veren siteler - canlı bahis siteleri - kaçak bahis - casino siteleri - kaçak iddaa -