En nihayet binlerce insanın çalıştığı hoteller de kapılarını kapattıklarını ilan ettiler. Merit Hoteller Grubu Genel Müdürünün açıklamasını okuduk. Bundan bir müddet evvel Sayın Dimağ Çağıner’in yakında tüm hotellerin kapanacağı ile ilgili uyarısını okumuştuk. Zaten küçük, büyük, orta ölçekli bir hayli hotel kapılarını kapatmıştı. Şimdi bunlara sektörün büyükleri de eklendi.
 Hal böyle olunca bu sektöre bağlı varlık sürdüren Turizm ve Seyahat Acenteleri, Rehberler, ulaşım sektöründe, taksicisi otobüsçüsü bunlara mal ve hizmet sunanlar da bundan doğrudan etkilenecek.
Yani doğrudan etkilenen yalnız bu hotellerde çalışan insanlar değildir. Bu sektörle bağlantılı bir hayli alan bu durumdan doğrudan etkilenmektedir. Üstelik bu olumsuz durum; tarım, sanayi, ticaret sektörlerini ve esnafı da olumsuz olarak etkilemektedir. Hem de direkt olarak. Geçtiğimiz günlerde Sanayi Odası Başkanı Sayın Avunduk; pek çok üretim biriminin %50 kapasite kaybı içine girdiğini açıkladı. Hellim, süt ürünleri, piliç, yumurta ve işlenmiş ürün üreten pek çok hafif sanayi alanı turizmin bu çıkmazından direkt olarak etkilendi. Yeşil gıda, et, et ürünleri üreticileri de bu olumsuzluktan direkt etkilenenler arasındadır. Aynı şekilde bu tesislere ürün tedarik eden ticaret erbabı da bu halden doğrudan olumsuz etkilendi.
Bunun yanı sıra üniversitelerinde uzaktan eğitim vermeleri nedeni ile ülkeden ayrılan binlerce öğrenci olması yüzünden turizmdeki bu kayba bu da eklenince halimiz tam bir çıkmaza dönüyor. 
Ancak bu hal içinde iken sağlık ile ekonominin ciddi bağı ve ilişkisini hala kuramadık. Toplumsal ortak paydayı yakalayamadık. Şimdi şunu düşünmek gerekir. Bu büyük hotel ve diğer işletmeler kapılarını kapatmak zorunluluğu içine girdiler. Eğer bu konuyu sağlıklı olarak ele almazsak bilin ki bir müddet sonra bu tesisler el değiştirmek durumuna girecek. İşte en kötüsü de bu olacak. Çünkü bu tesisleri oluşturanlar yerli veya dış yatırımcı olarak bunları bir nevi sıfırdan yaptılar. Üstelik bunları siyasi statüsünde belirsizlik olan bu ülkeye yaptılar. Bu sürecin içinde bu ülke ve insanı ile bağlar kurdular. Sevilsinler veya sevilmesinler bu çekişmelerle bir birimizi tanıdık. Biz onların, onlarda bizim güzel yanlarımızdan aldı. Yani gelecek umudu ve bu toprakların var olan sorunlarla birlikte hem hal olduk. Şimdi bakıyorum ve üzülüyorum. Kimisi bu duruma “bugüne kadar kazandıklarına saysınlar” deyip duyarsızlıkla bakmak eğiliminde. Kimisi de bu yorumlara bakarak “bak ne vefasız insanlar” deyip artık bu ülkede kalmanın anlamı yok duygusallığı içine girip, buradan ayrılma düşüncesini akıllarına düşürmeye başladı. İşte bu gelecek için en kötü sonuçtur. Çünkü en nihayetinde bu para meselesidir. Bu nedenle yabancı bazı odaklar parayı bastırıp bunları alırlar. Bazısı sana mı düştü derdi diye söyleyebilir. Evet düşer. Çünkü sıfırdan başlayıp, bin bir acı, tatlı olayla bu tesisleri oluşturanların,  ülkeye topluma bu süre içinde bir aidiyeti gelişir. Ama parayı bastırıp gelecek olanın aidiyeti aynı olamaz. Bu nedenle toplumun geleceği için farklılıkların ortak paydasını geliştirmek zorundayız. Aynı şekilde sağlık endişesi ile ekonomik yaşamın sorunlarının da ortak boyutunu bulmak zorundayız.
Ama bunu “harçlara zammı kamu görevlilerini ödemek için yaptık” diye açıklama yapan, böylece Özel Sektör ile Kamu Çalışanları farklılığına benzin döken bir siyasi anlayıştan beklemek mümkün değildir. Burada sorumluluk, bu memleketin ve insanının geleceğinden endişe duyan sol, liberal, demokrat veya muhafazakar duyarlı kesimlere düşer. Bunun için emek ve sermaye dünyasının toplumsal sorumluluk duyan tüm kesimleri, bu toplumsal kriz döneminde ön yargılardan uzak düşünce derinliği ve genişliği üretmelidir. 
Hotellerin kapanması, üniversitelerin bugünkü hali ile toplumsal geleceği ve sağlığı değil ileriye götürmek, tümümün varlığını dahi riske atarız. Bu dert tümümüzün derdidir.