Enflasyonun ve döviz krizinin ilk dönemlerinde, bir kısım ekonomist ve siyasi ile onların yakınları, yurttaşa akıl satma yarışına girmişlerdi. Çok bilmiş bir eda ile vatandaşa, “geliriniz TL’dir, dövizle borçlanmayın ve lüks tüketimden kaçının, ayağınızı yorgana göre uzatın” demişlerdi. Tırmanma eğiliminde olan enflasyon ve döviz krizinin alacağı boyutu, tüm uyarılara rağmen dikkate almayan bu aklı evveller nedeni ile enflasyon, resmi olarak yıllık yüzde 98’i 5 ayda aştı. Gıda enflasyonu da yüzde 110’ları aştı. Geliriniz TL’dir, dövizle borçlanmayın diyenler, piyasadaki mal ve hizmetlerin maliyet ve fiyatlarının dövize endeksli olduğunu unutmuş gibi yaptılar. Yani gerçeğe dönük, ölü taklidine girdiler.
Sonuçta bu taklit de işlerine gelmedi. En nihayet, 5 ay sonra Meclise ek bütçe sunmak zorunda kaldılar. Yani döviz krizi nedeni ile yurttaşa aile bütçesi ve borcu için akıl hocalığı yapanlar, enflasyonun erittiği Devlet Bütçesini, ek gelir öngörüleri ile yeniden revize etmek zorunda kaldılar.
O zaman aklıma meşhur söz geldi. “Kendisi Himmete Muhtaç Olan, Himmet Dağıtamaz.”
Şimdi diğer noktaya gelelim. Vatandaş, işletmeler, esnaf, üretici, işçi, memur kendi aile bütçeleri için Devlet ve Hükümet kadar şansa sahip değildir. Çünkü enflasyondan onlar kaybederken, devlet ve hükümet gelir artırmaktadır. Enflasyona karşın devlet gelirleri ayda bir milyar TL oldu. Önümüzdeki aylarda da bu miktar daha da artacak. Yani devlet ve hükümetin, bu acı zamanda artan geliri ile ek bütçe hazırlama imkânı var. Ama aileler, işletmelerin büyük çoğunluğu yani vatandaş, bu imkâna sahip değildir. Yani enflasyon onlara gelir getirmiyor, aksine elindekini alıyor. Şimdi bir umut taşıyor çalışanlar. Hayat Pahalılığı ödeneği ve asgari ücrette artış... Ama bakın bu artışlar olduğunda da yine devlet kazanacak. Çünkü çalışanların vergi yükü artacak. Yani fıkradaki gibi. Nasreddin Hoca’nın ev sahibinin hoşafı kepçe ile içip, misafirlerine de içmeleri için çay kaşığı vermesi ve her kepçeden sonra, oh çekmesi üzerine ona, yahu o kepçeyi bizde ver de bizde bir oh çekelim demesi gibi. Yani Devlet, hükümet kepçe kullanırken, millet çay kaşığı ile uğraşıyor.
Unutmayalım ki bu yılbaşında, kamu görevlilerine ve asgari ücrete, “Tarihi Artış “ diyerek maaş artışları yapılmıştı. Ama 5 aylık sürede yaşanan “Tarihi enflasyon ve döviz krizi” bırakın artışı, ana parayı dahi tarihi olarak eritti. Şimdi Kamu görevlilerine yüzde 50 HP ödeneğinden ve asgari ücrete de buna yakın artıştan söz ediliyor. Evet, bu artışlar tarihi olacak. Ama bakın görün, bunlar yılsonuna doğru tarihi erimeye girecek. Çünkü zaten EK Bütçede enflasyonun yıllık öngörüsü yüzde 100. Yani resmisi böyle ise gayrı resmisi ne olacak? Bu nedenle esas olan enflasyona karşı mücadele olmalıdır. Almanya da enflasyon yüzde 8, ama asgari ücrete yüzde 22 artış yaptılar. Çünkü esas olanın vatandaşın reel gelirini artırmak ve gelişecek olan enflasyona karşı onu belli bir süre daha korumaktır.
Bu nedenle artık ölü taklidi yapmaktan vaz geçip, enflasyonun gerçek nedenleri üzerinde kafa patlatmak ve çıkış yolunu akıl yolu ile döşemeye el birliği ile girmek gerekir.
Himmette muhtaç, himmet dağıtamaz
- 30 Haziran 2022, 09:28
- 341
YORUM EKLE
Yorumunuz Onaylanmak Üzere Gönderildi