banner564

Hiçbir bütün olamadık!

Elli yılı aşkın bir zamandır Kıbrıs’ta yaşananlardan sonra nasıl bu denli zafiyet içinde olmaya devam edilir, doğrusu şaşıyorum!
Bu süreler içinde iki toplum arasındaki uzlaşıyı hep Rumlar ve Yunanlılar dinamitledi iddiasında bulunmuyorum. Zaman, zaman çomak sokan biz de olduk ama çomağın katmerlisi hep onlardan geldi.
Bunlar arasında 15 Temmuz darbesi de var! 
En son çomak Crans Montana’da kendini gösterdi. 
25 Kasım’da Berlin’de gerçekleştirilecek üçlü görüşmenin uzlaşı yolunda olumlu adımlara neden olacağını düşünenlere de hayretle bakıyorum. 
Yoksa perde gerisinde bilmediğimiz gelişmeler mi var? 
Her seferinde güreşe hazırlanan pehlivanlar gibi yağlanıyor, yağlanıyoruz ama üzerimizdeki yağla iki yumurtayı bile kızartamıyoruz. Hatta “Uzlaşı bizden sonraki nesillere kaldı” yorumunu bile yapabiliyoruz. 
İşin doğrusu aldatılmaya, oyalamalara enayi yerine konmalara aldırmıyoruz, ya da bilemediğimiz başka, başka hesapların kurbanı oluyoruz! 
Gerçekçi, ayakları yere basan bir bütünlük içinde olan yapıyı hiçbir dönemde sağlayamadık. Güneyde sağcısından, solcusundan zaman, zaman aykırı sesler çıksa bile hedefe varma konusunda hiçbir çatlaklığın bulunmadığını görmekten de ilham alamıyoruz.
Bir de 25 Kasım’daki görüşmelerle Berlin Duvarı’nın yıkılış tarihinin denk gelmesinde kehanet arayanlar yok mu? 
Alman ırkının arasına emperyalistler tarafından çekilmiş duvarın Kıbrıs’la nasıl bağdaştırıldığını doğrusu anlamakta zorlanıyorum.
Saflığın, ya da başka duyguların nasıl bu boyutlara getirildiğine şaşıyorum!
                              -------------------------------------
Büyük acı!
Geçtiğimiz hafta boyu İstanbul’da her sabah grilere uyandım. Sıkıntılı günlerdi. Nerdeyse Kıbrıs’a döndüğümde eğilip torağı öpecek kadardım.
Kıbrıs, hep bildik Kıbrıs, didişmeler, çekişmeler, dedim, dediler!
Bir de katlanılması zor, ağır gelen kederler.
 Havacılığa en az sevgili eşi Aysan’a olduğu kadar aşık olan Serkan’ın elim bir uçak kazasında vefatına yürekten, derinden üzüldüm.
Bir ay kadar önce “AySaNca BALYOZ “ mizah öykü kitabını bana Aysan hanım imzalayıp verirken böyle bir felaketle karşılaşacağı aklımızın köşesinden bile geçmiyordu. 
İçi dışı bir, yüreği insan sevgisiyle dolu sevgili Aysan her zamanki gibi heyecan yüklüydü.
Gülüyor, espriler yapıyor kendi ile ne kadar barışık olduğunu ortaya koyuyordu.
 İnsan başına bir saniye sonra neler gelebileceğini bilemez ki!
Aysan “Hiçbir adam onun kadar sevemez, hiçbir kadın bu kadar sevilemez” derken eşine duyduğu sevginin büyüklüğünü dile getiriyordu. 
Sevgili Aysan’a, iki kızına, tüm Özcezarlı ve Özertaş ailesine sabırlar dilerim. 
Serkan ve birlikte aynı akıbete uğrayan Hakan Çetinkaya’ya Tanrı’dan rahmet dilerim.

YORUM EKLE

banner608

banner473