CTP-UBP Hükümeti on gün önce bozuldu...
Cumhurbaşkanı Akıncı, yeni hükümeti UBP ile DP’nin kurabileceği yönündeki açıklamalar çerçevesinde görevi Hüseyin Özgürgün’e verdi...
Özgürgün hafta sonunda ‘durum değerlendirmesi’ yaptı...
Dün de Parti Meclisi’ni toplayarak, koalisyon müzakereleri için yetki aldı...
DP Genel Başkanı Serdar Denktaş, UBP ile koalisyon kurulması konusunun garanti olmadığını ifade etti...
Bunların tümü doğal şeyler!..
Demokratik bir ülkede yaşıyorsak, 8 ayda bir hükümet değişikliği yapmamız çok normal...
Arada bazı bakanları değiştirmek, yaşlıların yerine gençleri getirmek de doğal!...
Burası demokratik bir ülke!..
Merkez Bankası ve darphanesi yok ama iyi mevduat birikimi var...
Aynı şekilde tehlike sınırının çok üzerinde iç ve dış borcu var...
Bunlar da normal...
Global ekonomik kriz döneminde iflas eden ve satılığa çıkarılan İzlanda bile kurtulduktan sonra, KKTC’nin yüzdürülmesi çok daha kolay!..
Öyleyse demokrasiden taviz vermek yok...
Parti Meclisleri, hatta genişletilmiş meclisler, hatta Merkez Yönetim Kurulları, hatta Meclis Grupları toplanacak...
Her kafadan bir ses çıkacak...
Sonra Genel Başkan bu seslerden bir DVD yaratacak...
İhtiyaç duydukça bunları dinleyerek karar verecek...
İşimiz kolay değil
İşimiz kolay değil
KKTC’de hükümet kurmak kolay mı sandınız?..
Tüm örgütler günlerdir devrede...
Birisi “benim atı unutma” diyor; ötekisi “sakın bu horozu listeye koyma” diyerek, ültimatom veriyor...
Yapmazsan olacakları sen düşün...
atı alır giderim...
Nereye?..
Bir başka kaleye...
KKTC’de hükümetçilik oyununun öyle kolay olduğunu sanmayın...
Daha neler göreceğiz neler...
Bekleyin bakalım...
Örgütler toplantı üstüne toplantı yaparak ‘kırmızı çizgilerini’ belirleyecek...
Maliye’yi sakın Serdar’a verme...
O koltuğa ancak bizim atı koyabilirsin...
Bir diğeri İçişlerini, ya da piyangoların içinde olduğu bakanlığı isteyecek...
Demokrasi’den söz ediyorsak bunların tümü olacak...
İlk 100 metreyi aşabilirse Özgürgün; sıra üst kademe yönetiminin belirlenmesine gelecek...
İşte o zaman hep birlikte Diyalog TV’de yayımlanan Laurel and Hardy komedi filmlerini seyredeceğiz...
Keyfimiz yerine gelecek...
Piyasanın durgunluğunu, alacak-verecekleri, ev ve araba taksitlerini, işsiz çocukları; hepsini unutacağız...
Bir de Kıbrıs sorununu...
İşte, kafaların duvara vuracağı dönem, o dönem olacak...
Rumlar; çözümün ilk gününden itibaren 5 yıl sonrasına kadar tüm planları yapmışlar...
Her gün için yapılacak işleri tespit etmiş, ekipleri hazırlamışlar...
Güney’deki yaşamları devam ederken, Kuzey’deki faaliyetlerin projelerini tamamlamışlar...
Uyandığı zaman herşeyini kaybetme riski bulunan Kıbrıslı Türkleri de unutmamışlar...
Sünnetten sonra çocukların ağzına lokum soktuğumuzu bildikleri için o’nun siparişini de verdiler...
Bize göre Turkish delight...
Onlara göre; AB tarafından tescil edilen Aphrodite delight...
Acıyı unutturacak daha güzel bir hediye mi istiyoruz?..
Öyleyse ‘hükümetçilik oyununa’ devam!!!