Türkiye’nin 3 yılda KKTC’ye vereceği katkı payı 3 milyar 300 milyon TL’ye ulaşacak...
Bugünkü döviz kurundan yaklaşık 1.5 milyar dolar...
Bu paranın büyük bir kısmı yatırımlarda, reel ve özel sektörün desteklenmesi projelerinde kullandırılıyor...
Ayrıca, kamu maaşlarını ödemede zorlanan KKTC maliyesine bir miktar katkı veriliyor...
Türkiye yardımlarının 300 milyon TL’si ise, iki ülke arasındaki işbirliği protokolüne son anda eklenmişti...
Yılda 100 milyon TL ile, KKTC’nin, kamu bankalarına olan borç ‘faizlerinin’ ödenmesi amaçlanıyor...
Ne var ki; yılda 100 milyon TL, KKTC devletinin kamu bankalarına olan borçlarının faizlerini dahi karşılamaya yetmiyor...
Ayrıca KKTC hükümeti kamu bankalarından borçlanmaya devam ediyor...
Ve bu uygulamanın devam etmesi, KKTC’deki kamu bankalarının sadece ‘kağıt üzerinde’ alacaklı olması anlamına geliyor...
Eğer bir devletin altın veya petrol rezervleri yoksa, borçlandığı paraların garantisi de yok demektir...
Gelmiş ve geçmiş hükümetler, bu gerçeği bilmelerine karşın ‘devlet garantisinde borçlanma’ kararı aldılar...
Tek kuruşluk kaynağı olmayan bir devletin vermiş olduğu garantinin herhangi bir anlamı yoktur...
Sonuçta, yine Türkiye’den daha çok kaynak isteneceği kesindir...
Protokol delindi
Türkiye, bugüne kadar Kıbrıslı Türklere yönelik desteğini hiç esirgemedi...
En sıkışık dönemlerde dahi Kuzey Kıbrıs’ın yatırım harcamalarını karşıladı...
KKTC maliyesi maaş ödeyemez duruma geldiğinde yardımdan kaçınmadı...
Ancak son protokolde, kamuya istihdamlar konusunda bir şart koştu...
“Emekli çıkan her 4 kişinin yerine sadece bir kişi istihdam edilecek” dendi...
Ne varki; protokolü imzalayan eski hükümet buna uymadı...
Kurultay hesaplarıyla istihdamlar devam etti...
İşe alınan gençler, yeni hükümet döneminde evlerine gönderildi...
Ve o gençlerin psikolojileri bozuldu...
Bankalardan borç alanlar krize sürüklendi...
Çözümden sonra ne olacak?
Şimdi herkesin merak ettiği konuya geçelim:
Kıbrıs sorununun çözülmesi halinde Türkiye, Kuzey Kıbrıs’a aynı şekilde mali yardım yapacak mı?..
Bir görüş ‘yapmaz’ diyor...
Daha doğrusu, AB üyesi bir ülkeye yardım yapmaması gerektiğini düşünüyor...
Bir diğer görüş; çözümün ‘iki bölgeli’ olması ve kuzeyde yaşayanları ‘Türk oluşturucu devletçiğinin’ yönetmesi halinde bu yardımlar devam etmeli!..
Etmezse ne olur?..
Kuzeydeki ‘oluşturucu devletçik’ maaş ödeyemez...
Veya kamudaki personelin büyük bir kısmını evlerine göndermek zorunda kalır...
Ya belediyeler?..
Şimdiki durumda kendi ayakları üzerinde duramayan Kıbrıs Türk belediyeleri, çözümden sonra ne yapacak?..
Her fırsatta “biz kendi kendimizi yöneteceğiz” demekle olmuyor bu işler...
Bunu isterken, nasıl yöneteceğimizi de ortaya koymalıyız?..
Türkiye; AB üyesi olmuş bir ülkeye mali yardımı durdurursa, batmış belediyelerin personeli nasıl ödenecek?..
Yanıt bekleyen daha birçok soru vardır...
Şişmiş, patlamış birçok kamu kuruluşunda çalışanların durumu ne olacak?..
Onlar hangi sektörlerde istihdam edilecek?..
Bu konularda kafa yoran ve proje üreten bir birim var mıdır?..
Varsa ortaya çıkmalı!!!