Crans Montana’da gerçekleşen 5’li konferans sonrasında “Bitti, gitti... Son şans da yitirildi” derken; son günlerde yeni bir denemeden söz ediliyor...
Hemen herkes, kuzeydeki seçimlerden sonra gayrı resmi 5’li konferansın toplanacağını iddia ediyor…
Kıbrıs’ın garantör ülkelerinden olan İngiltere’nin Yüksek Komiseri de bu yöndeki beklentisini dile getirirken, Kıbrıslı Rumlara önemli bir uyarıda bulunarak şöyle diyor:
“Kıbrıs sorununa doğru çözümün Kıbrıslı Türklerin izole edilmesiyle olacağına inananlar yanlış yapıyor…”
Bu son derece anlamlı bir mesajdır ve Rumlar tarafından iyi değerlendirilmelidir…
Özellikle de federal çözüme karşı çıkanlar, kendilerini Kıbrıs’ın tek sahibi olarak görenler ve Türkiye’nin ‘olası bir krize’ girmesi halinde adayı yeniden ele geçireceğini hayal edenler, bu hastalıktan kurtulmalıdır…
Kıbrıs’ın iki sahibi olduğu; iki toplumun ortaklığına dayalı bir çözümden başka bir seçenek olmadığı Rumlara her fırsatta anlatılmalıdır…
Aksi halde yeni bir konferans denemesinden de sonuç çıkmaz…
KKTC yönetimi ne yapmalı?
Kuşkusuz son derece kritik bir süreçten geçiyoruz...
Böylesi bir dönemde yapılması gereken nutuk atmaktan daha çok, ivedilik gerektiren sorunlara odaklanmak ve çözmektir...
Halkı stres altında yaşatmak yerine, rahatlatmaktır...
Ne var ki; tam tersi icraatlar yapılıyor...
Altyapı olmayan yerlerde kırsal kesim arazisi veriliyor, bazı kesimlere olmayan paralar dağıtılıyor, sonra da maaş ödemeleri için borçlanma yapılıyor...
Yeni bir Crans Montana denemesinde uzlaşı olması ve bu yıl içinde referanduma gidilmesi halinde, KKTC’yi AB standartlarına yükseltebilmek için gerekli adımlar atılmalıdır...
Devlet hızla küçülmelidir...
Savurganlıklar sona erdirilmelidir…
Bu konuda bir örnek verelim…
Güney Kıbrıs’ta Resmi Hizmet Aracı yoktur...
Bizde sayıları 5 bin dolayında hizmet aracı vardır...
Ruhsat, yakıt, sigorta, bakım-onarım masraflarını Karpaz’ın tüm eşeklerine yükleseniz kaldıramaz...
Peki neden satılmıyor bu araçlar?..
Burası Brunei Sultanlığı mıdır?..
Makam sahiplerine özel hizmet aracı tahsis edilecek diye, kendi ayakları üzerinde duramayan bir devletin 5 bin tane resmi hizmet aracı bulundurması hangi aklın ve mantığın bir sonucudur?..
Bırakacaksınız, tümü satılacak...
Hem gelir elde edecek, hem de bu kadar aracın akaryakıt ve bakım giderleri son bulacak...
Bunları görelim ve bir yandan devleti küçültürken, diğer yandan kendi evimizi temizlemeye başlayalım...
Önlem almak ve sorunları asgariye indirmek yerine, belirli kesimlere kızarak, öfke ile hatalı kararlar
alma alışkanlığından vazgeçelim...
Seçim kazanma uğruna halkı bölmeyelim…
Eleştiri yapmasını bildiğimiz gibi, işbirliği yapmasını da öğrenelim…
İyi haftalar…