Az yağışlı bir kış geçirdik...
Toprak kurudu, barajlar boş kaldı...
Yağmur, bizim gibi ‘pislik içinde yüzen’ ülkelerin temizlenmesi açısından da çok önemlidir...
Ama olmadı...
Dün güneşli, fakat rüzgarlı bir hava vardı...
Sokağa çıkanlar her nefes alışlarında toprak yuttular...
Sadece yüz, göz, saç, baş değil...
Ciğerler de toprakla örtüldü...
Herkese afiyet olsun!..
Başını dik tutmuyorsan
Rüzgarlı havalarda toprak yutmamızın ana nedenlerinden bir tanesi; boş arazilerde inşaat atıklarının olmasıdır...
Adam evinde tamirat yapıyor, işi bitince kullanılmayan toprağı ve çakılı kaldırmıyor...
Evinin biraz ötesine çekiliyor ve bırakıyor...
Peki bunu kim kaldıracak?..
Vatandaşa göre belediye...
Belediye ise her açıdan yetersiz...
İnşaattan kalan toprak ve çakıl yıllarca aynı yerde duruyor...
Rüzgar estikçe miktar azalıyor, ama tehlike devam ediyor...
Yoldan geçen veya evinde pencere açan herkes bunu soluyor...
Bir başka rezalet, çöplerin sokağa fırlatılmasıdır...
Sokağa fırlatılan çöpler, fırtınalı günlerde pis kokularıyla birlikte etrafa yayılıyor...
Oradan geçenler de bunu afiyetle soluyor...
Bir başka önemli nokta...
Bu ülkede ağaç kalmadı...
Her taraf betonlaşmış, toprak, çakıl, çöp yığını...
Ama hiç kimse başını yerden kaldırıp bu duruma ses çıkarmıyor...
Kanser hastalıklarının patlaması karşısında dahi kılını oynatan biri çıkmıyor...
Hak arayışı yok
Bir Allah’ın kulu da meydana çıkıp “bizi böyle yaşatmaya hakkınız yok” demiyor...
Toğrağı yutuyor, hastalanıyor, kusuyor, tuvaletten çıkmaz hale geliyor...
Yine de başını kaldırıp “n’oluyoruz kardeşim” demiyor...
Belediyelere bakıyorsunuz...
Haziran’da seçim var diye hizmet yarışına girmişler!..
Kendilerine yandaş gazetelerde durmadan ‘ihale ilanları’ yayınlıyorlar...
Kardeşim dört yıl süreyle uyuyan sen...
Yolu, kaldırımı, yeşili şimdi mi hatırlıyorsun?..
Kimse başını kaldırıp bu soruyu sormuyor...
Hepsinden vazgeçtim...
İnşaat atıklarının kaldırılmasını zorunlu hale getirecek bir yasa, bir tüzük de mi çıkaramıyor bu devlet?..
Avrupalı olmayı hangi yüzle istiyoruz anlamak gerçekten çok zor...