Yıl 2004…
Annan Planı’nın referanduma sunulduğu 24 Nisan öncesinde plana destek veren kesimlere “Birleşmeye ve AB üyeliğine hazır mıyız?” diye sorulduğunda gür bir sesle ayağa kalkar ve koro halinde “evet hazırız” diyorlardı…
Yalana, hileye ve aldatmacaya dayalı siyaset anlayışımız böyledir…
Kurumlarımızın bir tanesi dahi birleşmeye hazır olmadığı halde, koro elemanları önce kendilerini kandırıyor, sonra halkı etkilemeye çalışıyordu…
Bugün aynı soruyu kendi kendimize sormalıyız:
“Birleşmeye hazır mıyız?..”
Mesela limanlarımız…
AB uzmanlarının 2003-2004 yıllarında yapmış oldukları inceleme sonucunda Gazimağusa Limanı’nın AB standartlarına uygun olmadığına ilişkin bir rapor hazırlamışlardı…
İddiaya göre limanın ‘AB standartlarına’ uygun hale getirilebilmesi için en az 3-4 yıllık bir süreye ve yaklaşık 250 milyon Euro’ya ihtiyaç vardı…
Limanın 3 yıl kapatılması ne demek?..
Kuzeydeki ekonomik faaliyetlerin; ithalat ve az da olsa ihracatın Limasol Limanı’na kayması demek…
Peki Girne Turizm Limanı, AB standartlarına uyuyor mu?..
Yine AB’li uzmanlara göre çözümün ilk günü Federal Devlet buraya el koyarak işlemleri durdurmalıdır…
Geriye Ercan mı kaldı?..
İkinci pisti bile yok…
ILS sistem hakkında ‘yetersizlik’ iddiaları var…
İtfaiye ve diğer gerekli örgütlenmeler AB standartlarına uyuyor mu?..
Sakin olup düşünelim
Niyetimiz olası bir çözüm durumunda ‘öcü korkusu’ vermek değildir…
Tam tersi, yaşam ve hizmet kalitemizin yükseltilmesidir…
Ama olmadı…
Güneyde, AB üyeliği öncesi 160 civarında mezbaha vardı…
Şimdi sadece 2 tanedir…
Diğerleri kapatıldı…
Bizde Lefkoşa’ya 10 yılda zar zor bir mezbaha yapıldı…
O da çalıştırılmıyor…
Veteriner kontrolünde olan ve olmayan 68 civarında mezbaha vardır…
Birçoğunda hayvanların nasıl kesildiği bilinmiyor…
Şimdi soru gelsin:
Avrupa’ya hazır olmak bu mudur?..
Elektriğimiz bir türlü düzelmedi…
Bakım-onarım gerekçesiyle hemen her gün bir farklı yerde saatlerce süren kesintiler Avrupa’nın hangi ülkesinde vardır?..
Birileri buna cevap vermeli…
Kesilen elektrikler geri geldiğinde, çoğu kez elektrikli aletlerimizi yakıyor, sistemleri çökertiyor…
Ve bu rezil durum hiç kimseyi rahatsız etmiyor…
Teknecik santraline yıllardan beri filtre takılmadığı için insanlarımız zehirleniyor…
Bölgedeki tüm canlılar zarar görüyor…
Denizimiz kirleniyor…
Kimin umurunda…
Hangi sektörler hazırlandı?..
Olası bir çözüme hazırlıklı olan herhangi bir sektörümüz var mıdır?..
Su, hellim, yoğurt, süt üretiminde “yes be annem” diyebilecek bir babayiğit var mıdır?..
Eğitimde mi hazırız?..
Federal devlet hizmetlerinde iş alabilecek düzeyde eğitim görmüş, lisanı kuvvetli kaç gencimiz vardır…
Haydi parmaklarla saymaya başlayalım…
My father is a barber, saçları keser everyday…
Neyse bugün Pazar…
Moral bozucu örnekleri uzatmayalım…
Kebap keyfini de bozmayalım…
Haydi mangal başına…