Bütçesinin yüzde 85’ini maaşlara harcayan; üretimi dibe vurmuş küçücük bir ülke 2 yıl içinde 3’üncü kez seçim için sandık başına gidecek…
Ne büyük heyecan sormayın…
Şimdiki Cumhurbaşkanı aylar öncesinden çizmeleri giyerek köy köy dolaşmaya başladı…
Yolunu, sokağını bilmediği yerlere gidiyor; festivallere katılıyor, sergi açıyor, konserleri izliyor…
Aslında sosyal aktiviteleri önemsemek; halkın ayağına gitmek, alkışlanacak bir durumdur…
Ama 4 yıl geçtikten sonra seçim zamanı değil…
Özellikle kırsal kesimlerde yaşayan insanların perişan halini gördükçe hepimizin içi sızlıyor…
Hele 30 metrekarelik bir odayı 5 kişilik bir ailenin paylaşması ve bu insanlara yardım sağlamak yerine, örtülü ödeneklerin yaratılması hiç de hoş olmuyor…
Çizmeler giyildi
Neyse seçime dönelim…
Ana muhalefet CTP’nin genel başkanı Tufan Hoca Cumhurbaşkanlığı için aday gösterildi…
‘Yarının Kıbrıs’ını yaratmak için…
Eski bir partili bu gelişmeyi “Tufan Hoca çizmeyi giydi” diye yorumladı…
Elbette giyecek…
Çizmeyi giymek demek, o köy senin, bu köy benim demektir…
Hafta arası, hafta sonu yok…
Gitmedik yer kalmayacak…
Ne güzel…
Her yıl seçim yapmaya çok alıştık…
Seviyoruz bu seçim işini…
Çizmeler giyiliyor, bilinmeyen köyler geziliyor, kapanmak üzere olan meyhaneler yeniden ayağa kalkıyor, et ve tavuk satışları artıyor, alkol tüketimi tavan yapıyor…
Ne güzel bir ülkecik olduk?..
Ne güzel insanlar yarattık?..
Seçim, meyhane kültürü tavan yapıyor…
Üretim dibe vuruyor…
Üreten kalmayınca en değerli ürünlerimiz yok olma noktasına geliyor…
Sonra suçlu aranıyor:
“Ürünlerimizi almıyorlar, üretici batıyor” diyorlar…
Yalana dayalı bir siyaset kültürü yaratıyorlar…
Sırada kim var?..
Seçim çalışmalarını ‘dostların bağışlarıyla’ yürüten ve meyhane ziyafetlerini yerine getiremeyen Arif Salih Kırdağ da adaylığını açıkladı…
Halka sosyal medya hesabından müjde verdi…
Kutlamak lazım Kırdağ’ı…
Tam 40 yıldan beri tüm seçimlerde aday olma cesaretini gösterdi…
Sırada kimler var?..
Başbakan ve UBP Genel Başkanı Ersin Tatar…
Başbakan Yardımcısı ve HP Genel Başkanı Kudret Özersay…
YDP Genel Başkanı Erhan Arıklı…
Belki Sibel Siber…
Belki Serdar Denktaş…
Görüleceği gibi çok renkli bir seçim olacak…
Ankara nasıl bakıyor?
Herkeste bir başka merak daha var…
Tatar ile Özersay Ankara’ya neden çağrıldı?..
Ankara Tatar’ı mı destekleyecek, Özersay’ı mı?..
Ya da hangisine ‘otur yerine’ diyecek?..
Dedikoduyu çok seviyoruz…
Yalan olduğunu bilsek bile bazı konuları ‘üzerine ekleme yaparak’ yaymada üstümüze yoktur…
Ne yapalım yani?..
Yapacak iş olmayınca böyle oyalanıyoruz…
Nasıl olsa maaşlar garanti…
Öyle mi acaba?..
Yoksa ‘hiçbir şey eskisi gibi olmayacak’ mı?..
Uzatmayalım…
Tatar ile Özersay’ın ziyareti ‘Ankara’nın çağrısıyla’ gerçekleşmedi…
İkisinin görüşme talebinin bir sonucuydu…
Gündemde seçim yoktu…
Ama ‘para meselesi’ vardı…
2019 yılı için öngörülen 200 milyon hala gelmedi…
Maliyeci Başbakan bunun nedenini öğrenmek istedi…
Ayrıca 2020’deki ekonomik protokol için görüşme süreci ele alındı…
Peki 200 milyon gelecek mi?..
Bunu falcı Elmaziye dahi bilmiyor…
Cevabı zor bir soru…
2019 için imzalanan ekonomik protokolde yer alan birçok konuda adım atılmadığı için çok zor…
Öyleyse davullar, zurnalar durmadan çalsın…
Meyhaneler kapanmasın…
Nisan’dan sonra bir seçim daha görülüyor ufukta…
KKTC’nin seçim oyuncukları artık Guinness Rekorlar kitabında…
Ne büyük başarı…
Kutlu olsun…