Türkiye’nin ekonomik büyümesinde merhum Cumhurbaşkanı Turgut Özal’ın rolü büyüktür...
Başbakan olduğu Aralık 1983’ten önceki Türkiye ile sonrasındaki Türkiye’nin ekonomik durumuna bakılması halinde; Özal’ın gerçekleştirdiği reformların önemi daha kolay anlaşılabilir...
Özal; Başbakanlık görevine 17 Aralık 1983’te getirilmişti...
KKTC’nin ilanı ise 15 Kasım 1983’tür...
Merhum Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş, askeri yönetimin son günlerinde ‘ayrı devlet’ ilanı konusunda yetkiyi aldığı zaman, Özal buna tepki göstermişti...
Çünkü; bu adımla ambargoların sertleşeceğini ve herhangi bir tanımanın olmayacağını düşünüyordu...
Özal’ın, ayrı devlet ilanına tepkisi çok uzun sürmedi...
İlerleyen aylarda adaya gelerek, KKTC ekonomisinin güçlenmesi için çok ciddi önerilerde bulundu...
Serdar Denktaş’ın dünkü Diyalog’ta yer alan açıklamasını okuyanlar bilecek...
Özal; 1986 yılında KKTC’nin tümüyle ‘serbest bölge´olmasını, böylece her türlü gümrük duvarının ortadan kaldırılmasını önermişti...
Gümrük duvarlarının kalkması ve ucuzluğun gelmesi halinde, tanınmayan bu küçük ülke milyonlarca turist ağırlayabilecek bir duruma gelebilirdi...
Dubai’nin şimdiki halini, yıllar öncesinde KKTC alabilirdi...
Ne var ki; buna engel olan KKTC’nin verimsiz ve başarısız siyasetidir...
Yeni fikirler üretmek ve ülkenin kalkınmasında öncü rol oynamak yerine; popülizmle siyaset yapanların eline verilen bu güzel ülke dıştan gelen yatırımcılar ve Türkiye’nin akıttığı milyarlar sayesinde bazı alanlarda ilerleme gösterebildi...
Ancak; brçok alanda sıkıntıların arttığını da görebiliriz...
Habuki; KKTC’nin tamamı serbest bölge olsaydı bugün Rumlardan çok daha güçlü bir ekonomiye sahip olabilirdik...
Mutsuz insan kalmazdı...
Maaş ödemek için her ay avuç açılmazdı...
Ama olmadı...
Özal’ın önerisini reddetme başarısını gösterenler sayesinde KKTC bugün birçok Avrupa ülkesinden daha pahalı hale geldi...
Sadece elektronik eşyalarda değil; birçok zorunlu tüketim maddesinde İngiltere’den de pahalı bir ülke olduk...
Siyasilerin buna hakkı olmamalı
Güney Kıbrıs, tanınan bir devlet olarak başta Avrupa Birliği olmak üzere dünyanın birçok ülkesinden yardım alıyor...
Barış Harekatı sonrasında projelendirilen çift şerit yolların yapımı için Kuveyt’ten bile para aldılar...
Ekonomik krize girdikten sonra Avrupa fonlarından akıtılan paranın miktarı 30 milyar Euro civarındadır...
AB üyesi ülkelerden ithal edilen ürünlerde gümrük yoktur...
KKTC ise; Türkiye’den ithal edilen ürünlere bile fon, stopaj koyarak rekabeti de, burada yaşamı da zorlaştırıyor...
Böylesi katı bir rejimin bir nedeni memur maaşlarını ödeyebilmektir...
Maaşlar ödendikçe daha çok istihdam yaptılar...
İstihdamlar arttıkça, devletin sırtındaki kamburu daha da büyüttüler...
Sonunda şu küçücük ülke borç batağına gömüldü...
İnsanlar, güzel bir ülkede mutsuzluğa itildi...
Binlerce kişi göç etmek zorunda kaldı...
Gelinen noktada yanıt arayan soru şudur:
Şans eseri bir dönem bakan veya milletvekili veya kurum yöneticisi olan insanların bir ülkenin kaderiyle oynama hakları var mıdır?..
Üniversite mezunumuz rekor düzeyde
Okuma-yazma oranı yüksek olan bir ülkedeyiz...
Ama okuma-yazma oranının yüksek olması kültürlü, görgülü ve ileri görüşlü insanlarımızın olduğu anlamına gelmiyor...
Hayali hesaplarla bu ülkenin tek kurtuluşununn çözüm olduğunu söyleyenler de vardır...
Basit bir hesap yapmasını bilseler; konuşmalarını düzeltmek zorunda kalacaklar...
Burada 40 bin asker, 60 bin de TC vatandaşı öğrenci varsa, toplamı 100 bin eder...
Bunların her biri ayda bin TL harcıyorsa, aylık tutarı 100 milyondur...
Kişi başı harcama ortalaması 2 binin altında değildir...
O zaman aylık gelir 200 milyon TL’dir...
Sadece bu geliri kaybetmek, binlerce iş yerinin kapanması ve binlerce işsiz demektir...
Çözüm olsun; Kıbrıs’ta artık savaşlar olmasın, askerlik sona ersin, silahlar kaldırılsın istiyoruz...
On binlerce insanımızın yeniden göçmen olacağı Annan Planı’nı kabul eden bizleriz...
Ancak; halkımızı yeniden tehlikeye atacak, EOKA’nın yerini alan ELAM teroristlerinin saldırılarıyla yüzleştirecek, üstelik bir de şimdiki gelirlerimizi yok edecek ve bizleri 1974 öncesindeki fakirlik ve açık sınıfına görtürecek bir çözüm istemiyoruz...
Ayrıca; şartlar oluşuncaya kadar kendi devletimizi güçlendirmek, kendi insanımızı mutlu etmek zorundayız...
Daha güzel, daha temiz, daha düzenli, daha zengin bir ülkede yaşama hakkımız vardır...
Ve bu hakkı elimizden almak isteyenlere daha fazla izin vermemeliyiz...
Ambargolar altında inleyen bir ülkede üç-beş kişi geleceğimizi karartamaz, insanlarımızı uçurumun kenarına itemez...
Her alanda yeni bir sayfa açmalıyız...
İstersek, Akdeniz’in Singapur’u olabiliriz...
Aynen ama kimlen.